UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Kelebek Etkisi

01 May 2013
Mehmet Sürücü

15.17.42_Hacı Muhittin, dükkânın önüne, her zamanki yerine çıkardığı limon dolu sandığı, o gün bir karıncayı ezmemek için bir iki karış ileri, sokağa doğru koydu.

15.17.44_Kadime ana sırtındaki kuru dallar limon sandığına değmesin diye yolun ortasına doğru kayarken, içinden, girizgâhı Gavur Hacı’lı uzun bir küfüre başladı.

15.17.47_Aliko, tepeleme soğan yüklediği katırı, küfeler Kadime anaya çarpmasın diye yolun karşı yanına iyice yanaştırdı.

15.17.47_Hacı Muhittin, yolun karşısındaki yüklü katıra doğru yürüyen kör Halil’i gördü. “Halil kenara kaç!” diye bağırdı.

15.17.52_Telaşla yolun kenarına kaçan körün tozlu, dikişleri atmış ayakkabısının altında üç karınca ezildi.

Kategori:

Re: Kelebek Etkisi

"Hacı Muhittin, dükkânın her zamanki önüne çıkardığı limon dolu sandığı, o gün bir karıncayı ezmemek için bir iki karış ileri, sokağa doğru koydu."

Mehmet Bey, cümlede sıkıntı var. "Dükkanın her zamanki önüne..." kullanımı yanlış olmuş. Gözden kaçmış sanırım.


Re: Kelebek Etkisi

Teşekkür ederim. Biraz cümleyi kısaltmaya çalışmıştım. sanırım şimdi oldu.


Re: Kelebek Etkisi

Buradan kıssaya yaslanarak bilgiçlik yapan öyküleri sevmediğim sonucunu çıkarıyorum.


Re: Kelebek Etkisi

bu öykünün nasıl kıssaya yaslanarakn bilgiçlik yaptığını anlamadım.


Re: Kelebek Etkisi

Belki öykünün adı "kelebek Etkisi" değil de örneğin; 42 ile 52 arası olsaydı o "bilgiçlik" daha katlanılabilir olurdu belki de.


Re: Kelebek Etkisi

oktay dedi ki:
bu öykünün nasıl kıssaya yaslanarakn bilgiçlik yaptığını anlamadım.

Kıssa üslubunu kast ediyorum aslında. İbret/ ders çıkarılacak bir öykü anlatır gibi anlatmayı; bu öykü için, "Bak gördünüz mü, hayatta her şey olacağına varır", "Olacakla öleceğin önüne geçilmez", "Kaderin işine karışılmaz yoksa başınıza daha fenası gelir"... gibi kıssalar çıkarılabileceğini, bunun da en hafifinden bilgiçlik taslayan bir yönü olduğunu vurgulamaya çalışmışsam demek ki...


Re: Kelebek Etkisi

Kelebek Etkisi adlı çalışmada, kader, ibret, ders çıkarılacak gibi kavramları kirpik ucu kadar düşünmeden bir şeyler yazmaya çalışmıştım. Ben kadere, dine, tanrıya inanmıyorum. Sadece günlük yaşamımızdaki rastlantı zincirinin bir silsilesinin olabildiği zamanların varlığını hedeflemiştim. Öyküyü yazanın "günah çıkarması" galiba. Özür dilerim.


Re: Kelebek Etkisi

Özür dilenecek bir şey yok Mehmet Bey. Hatta sizin hedeflerinizin bunlar da olması gerekmiyor. Benim konuşmam öyküyle.


Re: Kelebek Etkisi

Bence de öykücüyü değil öyküyü okuyoruz ve anlamaya çalışıyoruz Sontag'ın da tam dediği gibi. Yani tanrıya inanmayan bir öykücü, kaderci bir öykü pekala yazabiliyor.