UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Kapı

05 May 2011
oktay

Çocuk der “Baba, bak! Şimdi kapıyla konuşacağım.” Sufi sessiz, izler. Çocuk : “Kapııı... Kapıı.. açılsana!” Kapı açılmaz. Çocuk :“Dost, dosta açmaz mı hiç kapı; yoksa sen benim dostum değil misin kapıı?” Sufi düşünür, deriiin; çocuk kapıyı açar.

Kategori:

Re: Kapı

Oktay Bey'i bu azami sözcükle oluşturduğu düşünsel kuyu için kutlarım. Bir an, Oruç Aruoba'nın bir sözünü anımsattı bana;
"Gerçek yürüme, bir yol açmadır."
İletisinin dolaylı gerçekçiliğini (belki de banim algım; gerçeküstü, doğaüstü edinimlere, daha basit ve dolaysız, bir kapı kolunu çevirmeyle ulaşılabiliyorsa bu uğraşılara, çabalara ne kadar gerek var?) "takdire şayan" buluyorum.


Re: Kapı

Mehmet Sürücü dedi ki:
belki de banim algım; gerçeküstü, doğaüstü edinimlere, daha basit ve dolaysız, bir kapı kolunu çevirmeyle ulaşılabiliyorsa bu uğraşılara, çabalara ne kadar gerek var?)

sevgili mehmet sürücü öyküdeki sufi gibi dalmış, bir veledin sözcelerinin "derinliğine" ; korkuyorum sığ sulara dalış yapan her dalgıç gibi kafasını vuracağından. Smile


Re: Kapı

Yapılan eleştiri, bazen, hatta çoğu zaman, çocuğunun haksızlığa uğradığını düşünen bir annenin korumacı yaklaşımıyla biricik yavrusunu sarıp sarmalaması gibi bir duruma neden oluyor. Yazarın eleştirilere karşı siper olmasına neden olsa da ben düşünülenin, hissedilenin yazılıp söylendiği eleştirileri seviyorum.
Öyküde benim gözüme çarpan sorun şu: Kapı, çocuğun gözünde kendi başına hareket edebilen bir varlıkken, "dostun dosta kapı açması" deyimiyle bu özelliğini yitiriyor. 'Dost dosta açılmaz mı' filan dense çocuğun iletişim kurduğu kapı varlığını sürdürecek, bu cümleyle bu özellik kayboluyor.


Re: Kapı

Biraz metinle oynamak istiyorum;

Çocuk der “Baba, bak! Şimdi kapıyla konuşacağım.” Adam sessiz, izler. Çocuk : “Kapııı... Kapıı.. açılsana!” Kapı açılmaz. Çocuk :“Dost, dosta açmaz mı hiç kapı; yoksa sen benim dostum değil misin kapıı?” Adam düşünür, deriiin; çocuk kapıyı açar.

Neyin derinliği değişti metinde?


Re: Kapı

""
Çocuk der “Baba, bak! Şimdi kapıyla konuşacağım.” Sufi sessiz, izler. Çocuk : “Kapııı... Kapıı.. açılsana!” Kapı açılmaz. Çocuk :“Dost, dosta açmaz mı hiç kapı; yoksa sen benim dostum değil misin kapıı?” Sufi düşünür, deriiin; çocuk kapıyı açar.

"kapı", "kapının açılması", "dost" gibi ifadelerin mistik gelenekteki bağlamlarını gözardı etmezsek "sufi" sözcüğünün öyküdeki potansiyeli üzerine daha yetkin bir şekilde düşünebiliriz.

öte yandan, elif çınar'ın çocuğun konuşmasında yaptığı küçük değişikliğin çok yerinde olduğunu düşünüyorum. elif çınar'ın bu küçük değişikliği öyküyü daha açık kılıyor. öyküde tercih edilen anlatım ise, ironiyi açıklığa tercih etmekte.

öykü bir oyun : çocuğun kapı ile oynadığı oyun gibi. oyunda derin anlamlar arayan ise sufi (çocuğun babası). çocuğun konuşmalarındaki "mistiklik" - ki burada bir mistisizm söz konusu değil, aksine hermetik okumaya bir muhalefet var- ile derinleşiyor.

öykü üzerine yapılan birbirinin zıttı iki yoruma bakarak iyi bir öykü ortaya çıktığına kanaat getirdim. yorumlar öyküdeki iki karakterin -sufi ve onun çocuğu- perspektifini tekrarlayarak öykünün bir parçası oldular. mehmet sürücü ve elif çınar'a bunun için içtenlikle teşekkür ediyorum.


Re: Kapı

Oktay'ın öyküsüne karşı Mrozek'in Sinek'ine bire beş veriyorum.

Sufi için yapılan "...deriiin..." vurgusuyla Sinek'in anlatıcısının korkusu arasında benzerlikler görüyorum.