UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Islık

09 May 2009
hasanparlak

Kendini bildi bileli hep özendiği, hatta bir güç belirtisi saydığı şeydi. Şöyle olabildiğince tiz, pürüzsüz ve epeyce uzaklara ulaşabilen ıslıklar çalabilmek. Yaşı on bire gelmiş, arkadaşlarının bazılarının başarabildiği bu hüneri hâlâ elde edememişti. Mesela, kıl payı kaçırmakta olduğu bir minibüs veya otobüsü anında yerinde mıhlayacak çok yararlı bir yol değil miydi? Ya da sesini duyuramayacağı uzaklıktaki arkadaşına varlığını haber vermek. Ya o ıslıkla haberleşip, birbirlerine basitçe de olsa meramlarını anlatabilen çok gıpta ettiği köylüler. Hani televizyonda izlediği o görüntülü haber.

Birkaç çalma şekli vardı. Ama o yapabileceği en kolay olan, iki işaret parmağın kullanıldığı yöntemi bir kez daha denemeye karar verdi. Parmaklarının iki ucunu birleştirip dilinin ucunu geriye katladı. Derin bir soluk aldı. Nefesini, olanca gücüyle gerilmiş avurtlarından parmak uçlarına üfledi, üfledi...

Durum öncekilerin akıbetinden farklı değildi. Etrafa saçılan tükürük zerreciklerinin eşliğinde cılız bir "pıfff" sesi çıkarabilmişti bizimkisi.

Çaresiz, dudaklarından çektiği parmaklarını pantolununda kuruladı. Bulunduğu yer, evlerin seyrek olduğu açıklık bir alandı. Başı önünde birkaç saniyelik düşünmenin arkasından, elini arka cebine soktu. Oradan üstü kromaj kaplı ışıl ışıl bir bekçi düdüğü çıkardı. Dudaklarına götürdü. Gözlerini, görebileceği en uzak noktaya dikmişti. Nefesinin bütün gücünü harcayarak yoruluncaya kadar çaldı, çaldı...

Kategori:

Re: Islık

Çok sıcak bir öykü. Çocuk dünyasına dair çok hoş bir ayrıntı ıslık meselesi. Başarısız ıslık çalma denemelerimi anımsadım. Bana bu tarifi daha önce veren olmamış ki bir daha denedim.

""
Parmaklarının iki ucunu birleştirip dilinin ucunu geriye katladı. Derin bir soluk aldı. Nefesini, olanca gücüyle gerilmiş avurtlarından parmak uçlarına üfledi, üfledi...
Gene olmadı.

Öyküde sanki baqzı şeyler biraz daha işlense daha iyi olurdu. Örneğin, bizimkisi' biraz daha ete kemiğe büründürülseydi. Gerçi ben büründürdüm kafamda.
Öte yandan kromaj kaplı ıslık kafamı karıştırdı. Olmasa mıydı? Niye Bilmiyorum. Ya da olması iyi mi oldu?


Re: Islık

Nurten Hanım, öyküm için yaptığınız değerlendirmeler için teşekkür ederim. Değindiğiniz hususlar, tabii ki öyküye daha bir renk ve zenginlik katar. Ben düdük meselesini, bir hınç alma duyarlılığıyla, gösterişli bir malzemeyle kullanmak istedim. Çünkü, çalınamayan bir ıslığın karşısına daha tiz sesli ve ışıltılı görünümüyle cazip bir araçla çıkmak fikrini işlemeye çalıştım. İlginiz ve öyküye katkınız için tekrar teşkkür ederim. Selamlar.


Re: Islık

Böyle bir öyküyle aramıza katıldığınız için çok teşekkürler.

Kısa öykünün tüm vuruculuğunu, yoğunluğunu, dilsel tutumluluğunu taşıyor öykünüz. Şöyle ki; bize eşgali verilmeyen öykünün kahramanının portresini anlık bir durum üzerinden çıkartabiliyoruz. Evet, diyoruz, tam da böyle; ukte, tüm yaşıtları arasında, hep birlikte koşup oynarken, kendini ben olarak ortaya koyacakken; o ıslığa dil olacakken...

Öyküde özellikle çemberin tamamlanışı çok yerinde kullanılmış. Başta, çocukluğunda, güç belirtisi saydığı edim, sonda gelip onun baskın kimliği olarak mesleğiyle, bekçilikle eşitleniyor. Kişiliğin geçirdiği dönüşüm ya da epey uzun bir roman zamanı boyunca biçimlenecek olan kimliği böylece çok küçük bir eskiz çizgisiyle kuruluveriyor.

Bu arada dilsel seçimleri de çok beğendiğimi söylemeliyim.

""
Mesela, kıl payı kaçırmakta olduğu bir minibüs veya otobüsü anında yerinde mıhlayacak çok yararlı bir yol değil miydi?

Burada "mıhlamak" yerine başka bir ifade kullanılsa derdi bu kadar iyi anlatamazdı (Tekrar bekçi kimliğiyle özdeşleşme).

""
Etrafa saçılan tükürük zerreciklerinin eşliğinde cılız bir "pıfff" sesi çıkarabilmişti bizimkisi.

Burada anlatıcı üçüncü tekil şahsı kullansa da, "tükürük zerrecikleri"ne dikkat çeken açı kahramanın optiğini çok içten yansıttığından tanrı anlatıcının tuzaklarından ustaca kurtulunuyor.

""
Oradan üstü kromaj kaplı ışıl ışıl bir bekçi düdüğü çıkardı.

Buradaki "kromaj"ı da çok sevdiğimi söylemeliyim. Islığın doğallığına karşı bekçi kimliğiyle elde edilen ses çıkarma gücünün çocukluktaki o parıltıyı asla tam olarak ele geçiremeyeceğini, ancak taklit edebilceğini çok güzel göstermiş. Üstelik başta arkadaşlara seslenmek için çalınmak istenen ıslıkla içinde bulunulan andaki yalnızlık, "ıssız alan" etkisi de müthiş güzel betimlemiş buradaki yarayı.

Öyküyü ikinci okuyuşumdan sonra "birbiriyle ıslıkla haberleşen köylüler" kısmının çok gerekli olup olmadığını, öykünün dokusu için vazgeçilmez olup olmadığını sordum. Açıkçası buna net bir yanıt bulamadım.

Son olarak öyküde küçük sözcük yanlışları var.

""
Yaşı onbire gelmiş, arkadaşlarının bazılarının başarabildiği bu hüneri hala elde edememişti.

""
Yaşı on bire gelmiş... hâlâ...

""
Bir kaç çalma şekli vardı.

""
Birkaç...

""
Durum öncekilerin akibetinden farklı değildi.

""
Durum öncekilerin akıbetinden...

Öykü için tekrar ellerinize sağlık. Teşekkürler.


Re: Islık

Öncelikle öyküyü beğendiğimi söyleyeyim.

Barış, öykü kahramanımızın ıslık çalamayışından ve belki de benzer eksikleri sonucunda bekçi olduğunu, böylece anltıcının çemberi tamamladığını yazmış. Ben kahramanımızın hâlâ çocuk olduğunu düşünmüştüm. Gözlerini uzağa dikip düdüğü öttüre öttüre yürüyüşünü gözümde canlandırdığımda o hâlâ bir çocuktu. Belki de yanılıyorum.

Kahramanımız ister çocuk olsun ister bekçi, öykünün bir bütünlük taşıdığını ve çemberin

""
Nefesinin bütün gücünü harcayarak yoruluncaya kadar çaldı, çaldı...
sözleriyle güzel bir biçimde tamamlandığını düşünüyorum.

Hasan Parlak' a bu güzel öykü için teşekkürler...


Re: Islık

Nurten Ak:

""
Barış, öykü kahramanımızın ıslık çalamayışından ve belki de benzer eksikleri sonucunda bekçi olduğunu, böylece anltıcının çemberi tamamladığını yazmış. Ben kahramanımızın hâlâ çocuk olduğunu düşünmüştüm.

Ben de böyle düşündüm. (Bekçi olsa da olmasa da ben de öykünün kendini tamamladığını düşünüyorum. )Ve o yüzden gerçek ıslık mı çalsaydı/ çalabilseydi diye duygusal bir talepte bulundum ( o zaman öykü değişirdi tabii) Islık çalamayan çocuğun ilgi çekme, yarışma duygusuna uygun bir telafi yolu kromaj kaplı düdük. Gene düdükten önce son bir deneme yapılması ise ukte duygusunu çok güçlendiren bir durum.


Re: Islık

Merhaba Barış Bey,

Sitemize üye olma kararımda, buradaki displin etkili olmuştu. Öykü konusuna son derece seçici yaklaşımlar ve ciddi bir titizlik gösteren siz değerli dostlarım, beni yanıltmadınız. Kısa bir öyküye daha bir derinlik kazandıran yorumlarınız sizdeki birikimin de bir göstergesi oldu.

Sözcük hatalarının inceltme işaretli olan "hala" sözcüğünü yazım programımda uygulayamadığım için öyle yazmak durumunda kaldım. Bu konuda ben de dikkatli olmaya çalışırım. O sözcükleri düzeltebilirseniz memnun olacağım.

Nurten hanımın dediği gibi, ben bekçi olan bir büyüğü hiç düşünmemiştim. Benim anlattığım son kısım, yine çocuk kahramanın durumuyla ilgiliydi. Ama sizin bu yöndeki algılamınızı da hayli ilginç ve bu yönüyle de işlenmesi mümkün, hatta daha güzel olabilecek bir seçenek olarak düşündüm. Çünkü bu yöndeki yorumunuzda konuyu daha zengin bir zemine oturtan düşünce pırıltıları var.

Sizlerle, çok yararlı çalışma ve paylaşımların yapılacağı inancındayım. Değerlendirmelerinizle gelişim kaydedecek çalışmalarımı sizlere zaman içinde sunacağım.

Edebiyata verdiğiniz emek ve gösterdiğiniz ilgi için samimi teşekkürlerimi sunuyorum.