UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



İncir Reçeli

07 Ağu 2011
gokseltuzun

Cast görüşmelerindeki dayak yiyen çocuk olabilirim şu an, sırf holivıd havası vermek için neredeyse kimsenin bilmediği bir yiyeceği kızın çok sevmesi gerçekten çok (ya da çocuk gibi diyeyim: çok aptalca

Şubat ayı civarında cebimdeki son paralarla dolaşırken incir reçeli filmini görmüş , afişini iki dakika incelemiştim. Pek izlenir bulmasam da filmi, bilet almak istediğimde paramın yetmediğini görüp çıkmıştım afemeden. (bugün şükrediyorum ki iyi ki o gün yetmemiş param)

Ama bu ay boyunca çevremdeki çoğu insanın “çok güzel süper izle ağla as kendini, AIDS ol” gibisinde çağrılarına kulak vererek açtığım film ,ister gıcık olun ister “ farklı olmak için bunu diyor” deyin-

Gerçekten rezil ötesi bir şeydi ve zamanıma gerçekten acıdım artık hayatımın o iki saati geri gelmeyecek.

Öncelikle az biraz karakterlere değinelim bakalım ufaktan büyüklere doğru.

Filmdeki harika Türkçe kullanarak İstanbulllll diye şarkı söyledikten sonra indiği sahneden bok gibi bir Türkçeyle hayatına devam eden LİSA ablamız filmin en gereksiz karakteriydi.

Bu kadın niye gelmiş İstanbul’a ne işi var niye barda çalışıyor ayrıca bu kadar kolay mıymış başka bir ülkede bu kadar rahat takılabilmek uzun yıllarca?

Filmin sonunda Erol’un edemediği ilanı aşkına verdiği cevaptan hiçbir bok anlamasak da kızın Metin abimizin kıvır kıvır saçları için İstanbul’da kaldığını anlar gibi oluyoruz- bu sırada aklımıza acaba METİN abimiz Hakkari’de yaşasaydı LİSA ablamız yine kalır mıydı gibisinden bir soru da gelmiyor değil hani.

Sonuçta kadın aşık olmuş gelmiş saygı duyalım.
Duyalım duymasına da neden film boyunca LİSA ablamızı birkaç kere görebiliyoruz?Nasıl aşk lan bu? madem o kadar klişe koydun filme sok LİSA’yı da iki avrat arasında gidip gelsin adam klişe budur.

Buradaki netice: ilk olarak filmdeki en gereksiz yan karakter LİSA.

Gelelim EROL abimize. Eline aldığı Nikon D300’üyle sınıfındaki kızlara hava atan liseli zekasındaki abimizin çektiği fotoğrafların tırt olduğunu METİN abimizin ilk fotosunda arkada DUYGU ablamızın görünmesiyle anlıyoruz ve daha sonra Erol’un daha fotoğraf kursuna gittiğinden bu kadar rezil bir foto çektiğini anlayınca ses çıkarmıyoruz.

EROL abimiz filmdeki bir diğer gereksiz insan modeli. Yine holivıdda var olan esas oğlanın en yakın arkadaşı tipinde kullanmışlar EROL abimizi

Ne yazık ki bu kullanım en klişe şekilde vücut bulmuş:
Çok gereksiz konuşan ne yaptığı işi mesleği bilinmeyen yalnızca METİN abinin arkadaşı olan bir tipe benziyor .onu pek tanıyamadık keşke hiç tanımamış olsaydık.

METİN’in kafayı sıyırma sahnesinde arkadaşının bir “siktir git” sözüne bakıp çıkıp gitmesi de, gerçekten kötü bir arkaddaş olduğunun göstergesi.Bizim tanıdığımız Türk insan modeli gerekirse METİN’i orada döver yine “bu halin ne oluuum?” gibisinden bir şeyler adamı günlük hayata sokmaya çalışır ya da hacıya hocaya ve üfürükçüye götürerek arkadaşlık için üzerine düşen görevleri yerine getirirdi.

Belki de filmde işe yarar tek kişi –başroller dışında- kapıcıydı. Ben yönetmenin yerinde olsam madem bu kadar klişe şey yaptım, filmin bir yerinde yine uçak yapardım incir reçeli senaryosunu ve toplatırdım kapıcıya ve filmi çeken kapıcı hem DUYGU yengesine hem de METİN abisine bir sürpriz yapmış olurdu.

Gelelim filmin en önemli kişilerine:
Önce METİN abimizden başlayalım:
Saç baş dağınık ben her boku bilirim ve üniversiteli kızlar bende gizem arar modeliyle karşımıza çıkan METİN abimiz
ilk görüşte –bana- halktan –bizden- birisi görünümünü verse de daha sonraları tırt bir cihangir- galata sakini olduğunu belli ediyor.

Sürekli içen sıçan ve sinema sektöründeki kişiler görüntüsünü veren abimizin skeç yazdığını anlıyoruz ilerde –aslında kapıcının ilk sözünden onu oyuncu zannediyoruz ama daha sonra yerine oturuyor-

Abimiz LİSA ablamızın aşkını göremeyecek derecede başı kalabalık birisi olsa da DUYGU ablamızın kılına dokunmadan sevebilecek tarzda da bir adam hakkını da yemeyelim.

Gelelim süratle bahtsız bedevi DUYGU yengemize- abla değil artık yenge-

AİDS değil “yarı pozitif” olduğunu üzünçlükle öğrendiğimiz yengemizin 2003 model Asmalı Konak Nurgül Yeşilçay konuşması beni film boyunca rahatsız etti beni.

Ablamız deli dolu 25 yaşında olsa da daha 17 17 17 imiş şarkısı eşliğinde 20li yaşlarda gösteren “ölümü cebine koyup ölümsüzlüğü” isteyen birisi.

Ve genç olsa da konuşmalarından buram buram kültür sıçtığına şahit oluyoruz ve adam da ne anlatıyorsun sen deyip tepki vermiyor. O da anlıyor gariptir.Tam bir entel aşkı ve kültür sokuşması olsa gerek.

Ama tanıdığım hiçbir entel evinde sevgilisiyle çırılçıplak karşılıklı orturmaz, o kadar da değil yani.

Şimdi gelelim genel yorumlara

Yeni Nesil Türkiye sinemasında can sıkan klişelerden birisi de;
olgun erkek- kaçık kız( nil karaibrahimgil ablacımızın modelinden) çiftleşmesi.

Kız hadi daha küçük genç yaşayacak uzun süresi vardır da

Bu adam kimseleri mi bulamadı bu güne kadar be kardeşim?

Dedirten bu tanışma birleşme ya da çiftleşmeleri
Acı Aşk,Asmalı Konak ve diğer ağa dizileri dahil olmak üzere çoğu yerde gördük.

Filmdeki insanların yaşamlarının uzaktan yakından ne Türkiye halkı yaşamın yansıttığına ne de Tophane Cihangir Galata halkını yansıttığına inanmayanlardanım.

Kızla tanışmaları eh biraz kabul edilir olsa da ikinci gecedeki direk adamın yanına sokulması –ee hadi uzun süredir adamı barda takip ediyor diyelim- adam açısından inandırıcı gelmedi.

Çünkü; Yanılmıyorsam adam kıza ilk görüşte aşık olmadı yani bu yüzden ikinci gece yatağa atlayan kıza “hooop bacı nabıyon” demesini beklerdim.
-adam sürekli cam kıran bir tip olsa anlardık tepkisizliğini ama öyle biri olmadığını anladık-

Film sözde AIDS gibi bir hastalığa değiniyor gibi kalıyor ama berbat aşk konusu yanında o da yan karakterler gibi çok cılız kalıyor.

Aklıma gelmişken bunlar nikahsız düğünsüz şıpbadanak sevişip yalaşmaya başladılar ve kız adamı durdurdu ve filmin başlarında öpüşme ile hastalığın bulaşmadığı anlattı
peki adam neden prezervatif kullanmadı?

Yönetmen filmde bizlere en acıklı sahne olarak o saçma bardak kırılma olayının yanında, bu aşıkların sevişip sokuşamama ve insani ihtiyaç gördükleri seksten mahrum olma durumunu o kadar acıklı anlattı ki Bolu ve Kastamonu’da görev yapan birkaç kamyoncu mektup yollamış o derece

“AIDS’in önemli olmadığı gerekirse ölüm pahasına DUYGU yengemizle sevişebilir ve ölmeden istediği yerine getirebilir ve bizlerle onunla birlikte ölebiliriz.”diyen mektup halkımızın duyarlılığına bir delil olsa gerek.

Madem başka bir geçiş yolu yok cinsel ilişkiden başka onu da kondomla engelleyebilirdi METİN abimiz.. Tuğba Ekinci ablamız boşuna mı birkaç yaz öncesinde bağırıp durdu dünyaya kondom diye? Biz de film boyunca üzüldük cıbıl cıbıl gördüğümüz aşıkların zevkin doruğuna ulaşamamalarına.

(Hayatım boyunca filmlerdeki sevişme sahnelerini anlamış değilim [filmin seyrine bir etki etmediği sürece ne gerek var ki böyle mahrem bir şeyi sahnelemeye?Çok gerekliyse porno çekin o da sinemanın bir dalı] Sonra da insanlar neden sinemaya gitmiyor derler, sinemacıların unutmaması gereken birkaç şey var:

1-Türkiye’de yaşayan insanların çoğu ailesiyle birlikte film izlemek istiyor ve bu tarz sahneler rahatsız ettiğinden aileleri filmlere korkuyla gidip bunları görünce de soğuyorlar sinemadan.

2- Daha cinsel kimliği oturmamış çocuklar bile bu tarz filmleri izliyor ve filmi günlük hayattan ayırt edemediğinden saçma sapan şeylere kalkışmış olabiliyorlar.)

Bu tarz filmlerde bir de ISSIZ ADAM modeli çıktı karşımıza:

Bu adamlar genelde nedendir bilinmez 60lı 70li yılların müziğini dinliyor oluyorlar ve kızlar da dinliyor.

Benim tanıdığım Anadolu ve İstanbul kızları “bu ne boktan bir şarkı?” deyip şarkıyı kapatır ama bu filmlerdeki kızlar müziği mi takmıyor çok mu seviyor bilinmez ses çıkarmıyorlar.

Filmin senaryosu sanırım yıllar almış çünkü filmin başında tanıdığımız DUYGU Amelie modelinde ona benzetilmeye çalışılmış bir kız – zaten o sahnelerdeki birkaç müzik bunu destekliyor-

Ama daha sonra öyle olgun bir kız oluyor saçları boyayınca beynin de değişebileceğine inanıyor insan- bu arada saç renginin bile SİL BAŞTAN filmine bir gönderme ortada çok benzer şeyler vardı-

Filmde beni en çok rahatsız eden şey ise hiç şüphesiz; gelmeyen sahneyi önceden tahmin edebiliyor olabilmemdi.

Buradan senaryonun kötülüğünü görmüş olsak da acıdığım nokta:

Adam kızın babasını sevgili zannedip dövüşgenlik yaparken ona, ev boş olduğunda kadının “aa kızı DUYGU …” derken adamın şaşırma sahnesinin biz seyircilere – ya da bana- geçmemesi ne acı.

Ev sahipleri ev badana yaparken neden evde durur o da sorulacak soru.

Zaten adamın kızın babası olduğu daha kız eve birkaç kez girerken belli oluyor ve METİN abimiz eve girince de “ tahmin doğru” diyorsunuz.

Eee peki filmde hiç mi iyi sahne yok?

Nuri Bilge Ceylan’ın Üç Maymun’unda giriş sahnesindeki arabanın kaybolmasını andıran yürüyen merdiven sahnesi.

Bir de jim Carrey abimizin gey filmindeki afişindeki ayakların birbirine el gibi birleştirilmesi –yatarlarken- az biraz güzel olmuş dedirten sahneler.

Kızın ölüm sahnesi ile gerçekten berbat.o şekilde ölen insan mı olur?Hele o an çalan müzik ne?

Ölümüne ağlamayacaklar bari müzikle korkutarak ağlatalım mı dediler ne?

O kadar hasta bir kızı hangi hastane dışarı çıkarır acaba? Bu da ayrı konu.

En en önemli sözüm burada şu:

Filmi sevenler Amerikan yapımı “ Onu Çok Sevdim” (Fall) filmini izlesinler bakalım acaba son sahneler ve filmin geneli ile benzerlikleri var mı?
Daha çok uzatmadan özetleyelim.

Eğer filmi izlemediyseniz izlemeyin zamanınıza yazık daha iyi filmler var.

Yok izleyip de herkes gibi “aaa ağladım” “bbbb süperdi” gibisinden yorum yapan kişilerdenseniz kusuruma bakabilirsiniz ben filmi beğenmedim ve bi boka da benzetemedim.

Ama bunu çekenlere güvenimiz tam belki ileride daha iyi şeyler de çekebilirler.

Unutmadan gerçek şu ki İNCİR REÇELİ --nedir nerede satılır vallahi filmi izleyene kadar bilgim bile yoktu bundan sonra da pek farkı olmaz sanırım-- hiç çekici gelmedi bana

Şunu keşfettim: bence filmi TÜRKİYE İNCİR REÇELCİLER BİRLİĞİ projesi kapsamında çektiler,

AIDS’in bu kadar geri plana atılmasından her şey belli oluyor zaten.

saygılarımla...

Kategori:

Re: İncir Reçeli

Sevgili gokseltuzun, cümle paragraf değildir!


Re: İncir Reçeli

yok onun nedeni benim bilgirayarım gibi bilgisayara sahip olanlarda site birbirine giriyor, onu engellemek için yaptım.
İlginiz için teşekkürler.


İncir Reçeli

Bence gayet guzel bi filmdi. Sizin goruslerinize de saygim var ama adi ustunde ''film'' bu! ve hersey mantiga dayali olmasi gerekmiyor, gereksede ''filmde kizin olme sekli''ni sorgulayacak kadar yargilanmamali, heleki bu film duygusal agirlikli ise. Zaten eminim kimsenin gozune bu kadar batmamistir bu solediklerinz. Eger her en ince detayi mercek altina alirsak izledigimiz filmleri zaten o tadi o drami alamazsin. Gayet hos bi filmdi, lutfen emege saygi...