UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Heidegger'in 1933 Yılı Söyleşisi

24 Ağu 2008
Barış Acar

Martin Heidegger'in YKY'den çıkmış "Profesör Heidegger 1933'te Neler Oldu?" kitabı geçti geçenlerde elime. Kitap, Heidegger'in 1933 yılında Nazi iktidarı sırasında üniversite rektörlüğüne getirildiği dönemi konu alan filozofla yapılmış ve "der spiegel"de yayımlanmış bir söyleşinin metni.

Çok ilginç yorumlar vardı metinde. Kimilerini paylaşmak istedim.

Teknik konusunda:

""
S: Bununla beraber, size safiyetle şöyle karşı çıkılabilir: burada neyin gemlenmesi söz konusu? Sonuç olarak herşey çalışıyor. Durmadan daha çok sayıda elektrik santralleri inşa ediliyor. Üretim tıkırında gidiyor. Dünyanın, tekniğin ileri bir gelişme gösterdiği kısımlarındaki insanlar gereksinimlerini çok iyi karşılıyorlar. Bolluk içinde yaşıyoruz. Sonuçta burada eksik olan ne?

H: Herşey çalışıyor. Rahatsızlık verici olan da asıl bu, çalışıyor olması, ve işleyişin her zaman yeni bir işleyişi peşinden getirmesi, ve de tekniğin insanı hep daha çok topraktan koparması, orada köksüzleştirmesi. Bilmiyorum bu sizi dehşete düşürüyor mu ama beni, her türlü şıkta, artık aydan yeryüzüne fotoğraflar gönderildiğini görmek, dehşete düşürdü. Artık atom bombasına ihtiyacımız yok, insanın köksüzleşmesi şimdiden burada. Artık yalnızca, düpedüz teknik koşullarda yaşıyoruz. Bugün artık insanın üzerinde yaşadığı bir toprak değil. Bu yakınlarda Provence'da Rene Char'la uzun bir konuşmamız oldu, bildiğiniz gibi şair ve Direniş sa-vaşçısıdır o. Provence'da şu sıralar füze üsleri konuşlandırılıyor, ve doğa düşlenemeyecek biçimde kırılıp geçirilmiş bir halde. Duygusallık içinde ya da bir idili kutlama çabasında olduğunu herhalde söyleyemeyeceğimiz şair bana dedi ki; eğer düşünce ve şiir, kendi iktidarları olan şiddetsiz iktidara bir daha ulaşamazlarsa, burada ortaya çıkan insanın köksüz-İeştirilmesi sonumuz anlamına gelir.

Tanrının yokluğu için boşluk:

""
S: Pekâlâ. O zaman bir soru, doğallıkla gündeme geliyor: ister istemez ortaya çıkmak zorunda olan bu olaylar dokusu üzerinde insanın hâlâ bir etkisi olabilir mi, yoksa bu durumda felsefenin mi bir etkisi olabilir, ya da, felsefenin bireyi veya birçok bireyi tanımlanmış bir eyleme girişmeye yöneltmesi ölçüsünde, her kişinin be¬raberce mi etkisi olabilir?

H: Kısa ve belki biraz yoğun, ama uzun bir düşünümlemeden kaynaklanan bir yanıt vermeme izin verirseniz: felsefe dünyanın mevcut durumunu bir anda değiştirecek etki üretemez. Bu yalnızca felsefe için değil, ama insan açısından kaygıların ve özlemlerin konusu olan her şey için geçerlidir. Yalnızca bir tanrı bizi hâlâ kurtarabilir. Tek olabilirlik olarak, düşüncede ve şiirde, tanrının tecellisi ya da sönüşümüz içinde tanrının yokluğu için bir boşluk hazırlamak kalıyor bize; olmayan tanrının karşısında sönelim.

Yeniden teknik üzerine (Detaylarına çok hakim olmamakla birlikte, teknik oluşu dünyanın "bir"e gitmesi ve bu anlamda ancak totaliter/ bütünlükçü bir program tarafından üstesinden gelinebileceği şeklinde bir şeyler söylüyor Heidegger. Üçüncü Reich'i, komünizmi ve ABD'yi bu anlamda aynı potada ve gerekli gördüğünü de sözlerine ekliyor):

""
Dünya insan varken, nasıldıysa öyle olarak ve olduğu gibi olabilemez, ancak insansızken de olabilemez. Bu, bana göre, çok uzaklardan gelmiş ve bugün artık yıpranmış olan bir sözcükle, benim "varlık" adını adını verdiğim şeyin kendini göstermesi, esirgenmesi ve biçimi bakımından insana gereksinecek biçimde olması olgusuna bağlıdır. Tekniğin özünü, ben, Ge-stell adını verdiğim şeyde görüyorum, bu çoğu zaman gülünçleştirilen ve belki de sakarlaştırılan bir deyim. Gestell'in saltanatı şu anlama geliyor: insan tekniğin özünde kendini gösteren ve kendisinin egemen olmadığı bir gücün kesin talimatı, talebi ve denetimiyle karşı karşıyadır. Bizi bunu görmeye ulaştırmak: düşünce daha fazlasını yapma iddiasında değil. Felsefe sonuna geldi.

""
S: Bizler, siyasacılar, kısmen siyasayla ilgilenenler, yurttaşlar, gazete¬ciler vb., hiç durmadan herhangi bir karar almak zorundayız. İçin¬de yaşadığımız sistemle uyuşmak zorundayız, onu değiştirmeye çalışmak zorundayız, bir evrime açılan dar kapıyı, bir devrime açı¬lan çok daha dar kapıyı gözetlemek zorundayız. Filozofun yardıma koşmasını bekliyoruz, elbette dolaylı bir yardım, dolaylı yollardan bir yardım. Ama siz kalkıp, ben size yardım edemem, diyorsunuz.

H: Çünkü bunu yapamam.

S: Bu, filozof olmayanın cesaretini kırmaktan başka bir sonuç vermez.

H: Bunu yapamam, çünkü sorular öylesine zor ki, bu, düşüncenin bir tür resmi açıklama yapmak, öğüt vermek, ve de sonra ahlâk notlarmı dağıtmak şeklindeki o ödevinin tam tersi bağlamda olurdu. Belki şunu söyleme cesareti gösterilebilir: tekniğin düşünülmemiş varlığının gezegen ölçeğindeki hegemonyasının gizine uyan şey, bu düşünülmemişin arayışına koyulmaya çalışan düşüncenin geçici ve belirsiz niteliğidir.

Altını çizdiğim yerler beni uzun uzun düşündürdü. Hem filozof hem de dünya hakkında...

Heidegger ve felsefesi hakkında daha detaylı bilgi için bkz.: Felsefe Ekibi

Kategori:

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Baris'a bu uzun pasajlari aktardigi icin tesekkur ederim. Felsefe, her ne kadar hep cekici gelmisse ve ucundan kiyisindan sularinda yuzmek icin cabaladigim bir alan olmussa da, herhangi bir alaninda kapsamli bir dusunceye sahip oldugum bir "sey" olmadi. Heidegger de gectigimiz yuzyilin iz birakan filozoflarindan biri olarak benim bu nanemollaligimdan payini aldi. Yine de hakkinda okudugum tek kitabin bir roman olmasi garip karsilanabilir: Martin Heidegger'le Ask ve Suc Yasamim. Simdi de Baris'in aktardiklarindan ozellikle bir kisim cok ilgimi cekti:

""
"insan tekniğin özünde kendini gösteren ve kendisinin egemen olmadığı bir gücün kesin talimatı, talebi ve denetimiyle karşı karşıyadır. Bizi bunu görmeye ulaştırmak: düşünce daha fazlasını yapma iddiasında değil. Felsefe sonuna geldi."
Burada ben de durup dusundum. Felsefenin bitisini boyle bir noktada tespit etmek, hem de Aristoteles'in olumunden 2255 yil sonra boyle ifade etmek bana cok hazin gorundu acikcasi. Bunu zamanin (1930'lu yillarin hizla modernlesen Almanya'si) bas dondurucu teknik ilerlemesinden, mukemmellige giden yolun acildigi inancindan ayirmak pek mumkun olmasa da filozof (ve ne yazik ki yasadigi donem ve o dusuncelerin o donemde ustlendikleri rol) acisindan oldukca talihsiz dusunceler olarak gorunduler bana. Sozunu ettigim romanda Heidegger'in insanin iki yuzlulugune ve evlilik kurumunun iki sacmasapanligina yapilan vurgular Heidegger'i o donemde cekici bir filozof yaptiysa da sanirim okumaya baslayip hakkinda kapsamli bir fikir edinme cabasina girisecegim ilk filozof olmayacak kendisi.

Unutmadan; bir de sarki biliyorum Heidegger'e ilgili, nakarati soyleydi:

""
Heidegger benimle ol, oturup yildizlardan
Bakalim dünyadaki neslimize
Ordaki sevgililer özenip birer birer
Gün olur erisirler ikimize

Ne Heidegger'mis arkadas, koskoca Sezen Aksu'ya sarki besteletmis. Tüh!


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Laughing out loud

Heidegger'de tekniğin ilgini çekeceğini düşünüştüm nedense. İyi tahmin çıktı. Şöyle bir şey de diyor aynı söyleşide;

""
Henüz tekniğin varlık'ına uyan hiçbir yola sahip değiliz.

Tartışma da bu noktadan sonra düşüncenin yapabilecekleri ve felsefe üzerine odaklanıyor. Asıl, "Varlık ve Zaman"a bakmak gerek tabi. Henüz Türkçe'de yok.

Yine de ilginç bir söyleşiydi okuduğum. Belki ingilizce metni internetten bir yerden bulunabilir. Heidegger'in faşizm suçlamalarıyla ustaca yüzleşmesi de hoşuma gitti.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

barisacar dedi ki:
Asıl, "Varlık ve Zaman"a bakmak gerek tabi. Henüz Türkçe'de yok.

Varlik ve Zaman Aziz Yardimli cevirisiyle Turkce'de varmis (tabii Aziz Yardimli'nin konustugu dilin Turkce oldugunu varsayiyorum bunu soylerken Laughing out loud). Ancak kitap ideefixe'te tukenmis gorunuyor. Belki sahaflardan ya da kutuphanelerden edinilebilir.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Kitap, yayımlandığının ilk haftası toplatıldı. Salak gibi almamıştım o arada. Telif haklarıyla ilgili bir sorun diye söylenmişti. Hala da ses seda yok.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

barisacar dedi ki:
Kitap, yayımlandığının ilk haftası toplatıldı. Salak gibi almamıştım o arada. Telif haklarıyla ilgili bir sorun diye söylenmişti. Hala da ses seda yok.

O zaman emniyete basvurmak gerekecek, desene Smile