UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Gece Masalı

02 Mar 2009
Barış Acar

Murathan Mungan
Kaf Dağının Önü
Metis Yayınları
İstanbul
2002
s. 75-124.

Son indirilme tarihi: 17 Mart 2009

İndirmek için tıklayın:
Öykü forumdan kaldırılmıştır (Bkz: Forum İşleyişi).

Kategori:

Re: Gece Masalı

Yeni öykümüz Wink

Keyifli okumalar...


Re: Gece Masalı

"Kaf Dağının Önü" ilk olarak 1994'te yayımlanmış ve üç öyküden oluşuyor:
Suret Masalı
Gece Masalı
Kâğıttan Kaplanlar Masalı .
Kitapta en dikkati çeken öykü ise Suret Masalı. Fâris ve Ceylâ arasındaki ilişkiyi, ortaklıklarını anlatarak başlıyor öyküye yazar. Fâris, resimle uğraşan Mardin'li bir genç. Ceylâ ise bir doktorun kızı. Şehrin,hemen dikkat çeken, yabancılarından. Fâris ile Ceylâ arasındaki arkadaşlık ise Ceylâ'nın İstanbul'a gitmesinden sonra bitiyor; en azından eylem olarak... Fâris ise Ceylâ'dan sonra sergiler açıyor, onun desteğini, eleştirilerini iç konuşmalar haline getirip Ceylâ'yla yaşamaya devam ediyor. Daha sonra ise Ceylâ, Fâris'in tablolarında yaşattığı, gerçek olmayan, dile gelip Fâris'in yalnızlığını paylaştığı hayali bir karaktere bürünüyor.
Kâğıttan Kaplanlar Masalı'ndan :

""
Kimi haftasonları eve çıkardım, sanki kendi evim değil de bir uzak akraba eviydi burası. Başka evlerin, başka misafirliklerin hasretini çekerdim. Melih Cevdet'in bir misafirlikten, temiz bir yataktan, derin bir uykudan söz ettiği bir şiiri
vardır bilir misin? Çok sevdiğim çok etkilendiğim bir şiiirdir. Bence kokusu vardır o şiirin, Ilık bir oda kokar, bir bahar sabahı pencereleri açılıp havalandırılan bir oda kokar, bembeyaz çarşaflar nasıl kokar bilirsin. Sonra patiska kokusu. Tertemiz yumuşak bir yastık. Ve derin bir uyku. Hep öyle bir eve yatılı çağrılayım istedim. Çoğu kez izinli çıktığım kendi evimde, kendi odamda bile, kimi zaman bu şiiri okur, başka odaları, başka hayatları düşünürdüm. Hep bir başkası olmak istedim. Bir başkası...

sf 194

""
/.../ Bizler yorgun doğuyoruz. Yorgun bir geçmişe doğuyoruz. Bak şu manzaraya, neredeyse bütün İstanbul'u gören bir terastayız şu an. Ve İstanbul'un bütün temel imgelerini aynı anda görüyoruz. Boğaz Köprüsü, Beylerbeyi Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, İstanbul siluetinin içine eden yabancı otel adları, sonra Kız Kulesi, Topkapı Sarayı, adalar, Haliç, Eyüp, Galata Kulesi, hepsini aynı anda görüyoruz. Bu kadar çok şey gören göz rahat uyuyamaz. Her sabah üç bin yıla birden uyanıyoruz. Beş yaşında 27 Mayıs, on beş yaşında 12 Mart, yirmi beş yaşında 12 Eylül görmüş insanlarız. Ömrümüzün büyük kısmı yasaklarla, suçla cezayla geçti. Kitap yasağı, düşünce suçu, yapma etme durma konuşma yazma! Herkes genç ömründe ya tutuklandı ya göz altına alındı, ya mitinglerde gösterilerde tartaklandı, dövüldü, fişlendi, okuldan atıldı, işten atıldı.
/.../ Şu yaşımıza geldiğimizde örselenmiş bir yürekle, kimimiz sakatlanmış, kimimiz satılmış, iyi kötü bir denge tutturmuş gidiyoruz; üstelik hâlâ binlerce sorunla boğuşarak. Tabii hiç rahat değiliz. Yaşama sevinciyle köpürüp durmuyoruz. İçi katıldı bir çoğumuzun, ışıkları söndü. Daha ne olsundu istiyorsunuz? Şunca yıl içerisinde kaç kez ağır kimlik bunalımı yaşadık. Kendimizi adlandırma sancılarında içimiz boşaldı. Nerelerden nerelere savrulduk! Ben, tedirginliğimi, geçimsizliğimi, huysuzluğumu seviyorum, kolay kolay da kaptıracak değilim. Bu benim. Pembe kıçlı sarışın bir Amerikalı oğlanın neşe dolu dünyasına imrenme bile duyamayacak kadar yorgunum. Kendimi en iyi anlatan sözcük bu: Yorgunluk...

sf 250-251


Re: Gece Masalı

Gece Masalı, İstanbul'da bir barın müdavimi olan eşcinsellerin yaşamları üzerine kurulu bir öykü. İçinde çok fazla karakter olan, onları tanıdıkça yaşamlarına şahit olabildiğimiz bir öykü. Karakterler :
Emin; sevgilisi Ali.
Emin'in ortağı girişimci Salim Bey ve onun Anadolulu bir gençken "teenager" haline getirdiği ve ailesine de baktığı sevgilisi Hasan.
İstanbul'da büyük bir otelin müdürü Ergün Bey, Ergün'ün sevgilisi Mustafa.
Otelci Kadın lakaplı,fotoroman senaryosu yazarı İsa (zeki ve mutsuz biri. İnsanlardan uzak duran, insanlarla kaynaşamayan bir tip).
Piyanist
Reşat
Âmâ Bakire (resim çizen, bunun yanında insanları çekiştirmekten de zevk duyan biri)
Güngör (40 yaşlarında, yumuşak huylu ve naif; güvensiz ve yalnızlığını kalabalıklarda gizlemeye çalışan biri)
Melih (kendini Paris'e kanıtlamaya çalışan ve hayalperest bir modacı. Türk motiflerini kullanarak evrensel bir değer yaratma çabasında)
Mizrahi, Nijad, Uğur, Fatih (Jervez) , Arap Esat, Barbi, Böcek, Ümit, Tunç (Selahattin) ...

Tüm bu kakakterlerin oluşturduğu bir barda; onların yaşamlarına, ilişkilerine yakından bakmamızı sağlıyor M.Mungan. Her birinin ayrı bir hikayesi, yaşamı algılayışları var. Onlara "kimlik mücadelesi veren", "toplumun kabullenmesi için savaşan", "kendi içindeki sorunları çözmüş" vb gibi entelektüel duyarlılıklarla değil birey olarak da bakabilmemizi istemiş yazar. Zaafları, zayıflılıkları, sıradanlıklarını görmemiz için bizi barın içinde bir o yana bir bu yana gezdirmiş okuyucularını. Onlara dışarıdan bakan, eleştiren bir anlatıcı olmayı seçmiş:

""
Öğütülmüş duyarlılıklar çıkmazında saplanıp kalmış ve kendine kimlik arayan insanlar, gün günden saplanıp kaldıkları bu batağı tüm bir hayat sanıyorlardı.

""
Gençliklerinin kısa saltanatından yüklü ganimetler, büyük vurgunlarla çıkmayı düşünen eşcinsel dünyanın yarı tanrıları... Geleceksizler. Özlemleri vardı. Pahalı giysiler içinde lüks kulüpleri dolaşıyorlar, viski içiyor, dans ediyor, çalışmadan, yorulmadan, pahalı bir yaşam sürüyorlardı. Mutsuz, yaşlı ve zengin eşcinsellerin yataklarından geçerek tırmanıyorlardı ışıklı gece yaşantılarına...

Tabi bu parlak , hızlı , durup dinlenmeden akan gece mutluluk barındırmıyor sakinlerine, aksine mutsuzluklarını paylaştıkları dostluklar, ilişkilerle kendilerindeki bu ruh halini müzmin hale getiriyorlar.

""
Herkes birbirinin mutsuzluğunu yağmalıyor.

Tabi toplumda mutsuz olanın sadece eşcinseller olmadığı gerçeğini unutmadan; bir de eşcinsellerin sadece mutsuz kimlikleri olmadığını , bunun yanında farklı kimlikleri de olduğunu görüyoruz öyküde. Ama ne yapsalar bu kimlik diğerlerinin önüne geçivermiş:
""
Peki ben neydim?yazar mıydım?
Eşcinsel miydim? aydın mıydım? azınlık mıydım? mutlu muydum?
Neydim ben Türkiye haritasında?
Biz neydik?
Sağlıklı ilişkiler, hastalıklı ilişkiler gibi ayrımlar yapan sakat Türk aydını; kanserli bir gövdede ölmeyeceğini, has
talanmayacağınıdüşünen iyimser budalalığın teorisyeni olarak kitap sayfalarına sıkışmış kalmış hayatını kurtarmaya çalışıyor. Kendi hayatını solculuğun güvencesi olarak görecek kadar benmerkezli bir yalnızlık bu. Bu yüzden artık orada değilim. Ve soruyorum: Biz neydik?

Son alıntının, aslında M.Mungan'ın öyküdeki tiplere neden bu kadar eleştirel durduğunun, onlarla "biz" olmadığının da bir itirafı sanırım...


Re: Gece Masalı

Melih Cevdet Anday'ın öyküde geçen şiiri :

""
BİR MİSAFİRLİĞE
Bir misafirliğe gitsem,
Bana temiz bir yatak yapsalar;
Her şeyi, adımı bile unutup
Uyusam...

kaynak : Çocuklar İçin Şiirler, Derleyen: Mehmet Fuat, Adam Yay., Ekim 2006 İstanbul, sf 108


Re: Gece Masalı

Bu duyguyu zaman zaman ben de yaşarım.
Ancak son zamanlarda yabancı bir yerlerde uyanma duygusu korkutuyor beni. Ya uyandığımda soruları ve kaygıları da beraberimde getirmişsem terginliği olabilir mi bu? Kafamda dönüp duran şeyleri geride bırakabilme yeteneğimi kaybetmiş olmakla yüzleşmekten kaçınıyorum galiba.


Re: Gece Masalı

Ancak alabildim ciktisini. Bahisler kapanmadan yetistirebilsem bari ben de bir iki yorum.


Re: Gece Masalı

Bahislerin kapanması diye bir şey yok, Çağdaş. Üstelik olsa da senin için geçerli olamaz. Neden dersen, sen her zaman bakılmadık bir tarafından bakabiliyor ve yeni kapılar aralıyorsun öyküye. Dolayısıyla bu keyifden kendimizi mahrum etmek istemeyiz. Cheers


Re: Gece Masalı

Gece Masalı'nı okuyunca, hem kitabın adı: Kafdağının Önü, hem de öykünün adı aklıma takıldı. Gece, tamam; masal niye? Onca yalanın gerçekmiş gibi yaşanmasından mı; yoksa onca gerçeğin yalan olmasından mı? Kafam karmakarışık oldu.
Gecenin kendine dair bir çıplaklığı var bana göre, gündüz kıyafetleri çıkarılırken, ruhumuz da soyunur biraz, azıcık daha kendimiz oluruz. Zorunlu seçeneklerimiz arasından istediğimizi seçerek gireriz hayata gecenin kapısından. Belki bu yüzden gündüz birçok yerde görüp, tanıyamayacağımız tipleri bir gece klübünde, üstelik onları iyice soyup çırılçıplak bırakan bir yazarın gözüyle görüp tanıyoruz. Ne ince, ne derin gözlemleri var yazarın! Söyleyecek ne çok sözü var; durmadan anlatıyor. İçgözlemler,psikolojik tahliller öylesine güçlü ki; insanın, ister istemez, dikkatini kendine, kendi çevresine yöneltiyor. Böylece gene okur için bir yüzleşme metni çıkıyor ortaya: ilişkilerle, kendisiyle,karşısındakiyle... çok yönlü bir yüzleşme.

İndirgenmiş hayatlarla gelen, yalnızlaşma, yabancılaşma ve kayboluş... Bu karmaşada kendini bulup yüzleşmek için, yalnız bir yazar olmak bir şans gibi geldi bana. Yoksa böyle metinler nasıl çıkar:

""
Bu yüzden herkes birbiryle kılıçlı kalkanlı bir arkadaşlık kurmuş.her dostluk cenge dönüşebiliyor. Her an dövüşe hazır bekleyen bir gerilimi taşıyor bütün dostluklar, birliktelikler,ilişkiler. Herkes istediği anda bir ötekinin hayatından çekip gidebilir. Hiçbir şey değişmez. Kimse kimsenin hayatında sarsıcı bir yer kaplamamış


Re: Gece Masalı

Gece Masalı öyküsü, İstanbul'da Sıraselviler'de bulunan bir gece kulübünde birbirinin aynısı olan gecelerden birinin öyküsü. Öykü yaşlı ve yalnız bir yazar olan Reşat'ın çevresindeki tüm insanlara duyduğu öfkenin intikamını almak için yazacağı/yazdığı öykü ile iç içe geçmiş.
Öyküdeki kişiler ve mekan tasvir edilirken birden bire tasvir edilen kişinin iç konuşmalarını duyuyoruz. Ama bu geçiş öyle bir anda ve öyle bir şekilde oluyorki kişiden kişiye geçişler ne kafa karıştırıyor ne de garipseniyor. Bar ve bardaki müşterileri kameraya çeken biri gibi anlatıcı ve kamerayla birlikte içeride dolaşıyor gibiyiz öyküyü okurken.


Re: Gece Masalı

Nurten Öztürk yazdı:

""
Ne ince, ne derin gözlemleri var yazarın!

M.Mungan'ın gözlemleri ve eleştirilerini en yoğun kullandığı öyküsüydüsanırım. Diğerlerinden farklı bir anlatımı var...


Re: Gece Masalı

Neredeyse tüm müşterilerinin eşcinsel olduğu bu gece kulübünün duvarlarının boydan boya aynalarla kaplı olduğunu anlatıyor ve sık sık sözü bu aynalara getiriyor yazar, böylece bu aynaların karşısında barda yalnız oturanlarla bir örnek giyinen sevgililer arasında bir ilişki kuruyor.


Re: Gece Masalı

Barda hiç kimsenin kendisiyle ilgilenmemesi bir gecelik bile olsa hiç kimsenin onunla ilişkiye girmek istememesi Reşat'ı kızdırır ve üzer.

""
Hıncını kağıtlara kusacaktı. Bunları onların yanına bırakmayacak.Herkes ne kadar acıklı, ne kadar gülünç ve ne kadar zavallıydı bu gece...
Ve her gece...
........Bu gece kulübünde ve her gece kulübünde "Gece Bekçisi" filmi çekiliyordu. Ve hiç kimse hiçbir şeyin ayırdında değildi.

Mungan'ın sözünü ettiği Gece Bekçisi filmi bir kadının yıllar sonra bir otelde Nazi toplama kampında kendisine işkence yapan bir adamla karşılaşması ve aralarında işkenceye ve sekse dayalı bir ilişkinin yeniden başlamasıyla ilgili. Film 1974 yılında çekilmiş bir İtalyan filmi. Filmin yönetmenliğini Liliana Cavani yapmış. Film gösterildiği yıllarda kimi çevrelerce çok beğenilirken kimi eleştirmenlerce çok yerilmiş. Daha çok Amerikalı film eleştirmenleri filme tepki gösterirken avrupalı eleştirmenler genelde filmi beğenmiş. [url=http://tr.wikipedia.org/wiki/Gece_Bek%C3%A7isi_(film)]kaynak[/url]


Re: Gece Masalı

Öyküde Gece Bekçisi filmi dışında adı geçen bir film daha var. "Piyaniste Ateş Ediniz". Aslında öyküde bunun bir film olduğuna değinilmiyor. Reşat kızgın ve kırgın bir şekilde barı terk ederken müşterileden birinin kulübün sahibi olan piyaniste kendini fark ettirmek için "piyaniste ateş ediniz" diye bağırır. Reşat eve gidip kendine ve herkese kahrederek ağlayacağını düşünürken duyduğu bu kelimeler onun keyfini yerine getirir.

""
" Piyaniste ateş ediniz"
İşte nihayet romanın adını da bulmuştu. Artık yazabilirdi onu.
İçini öyle bir senivç kapladı ki, eve gittiğinde ağlamayabilidi de...