UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Füruzan - Tokat Bir Bağ İçinde

16 Kas 2010
Cihan Başbuğ

FÜRUZAN,
"Tokat Bir Bağ İçinde",
Kuşatma,
İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Haziran 1996
s. 7-45

Kitap için aktif bağlantı.

Öykü forumdan kaldırılmıştır. Bkz.: Forum İşleyişi

Kategori:

Re: Füruzan - Tokat Bir Bağ İçinde

Firuzan'ın bu öyküsünü Babama Mektup'la, Tezer Özlü okumalarıyla çok farklı tutmuyorum. "Taşralılık"ı yenmiş, insanların öyküleri bunlar. Notlarla yarın devam edeceğim.


Re: Füruzan - Tokat Bir Bağ İçinde

Bir dergi, ya da yazı bürosunda iki kadının karşılıklı konuşması, veda sohbeti ile başlıyor öykü. Kadınlardan birinin, öğretmenlik için farklı bir şehre gidecek olduğunu öğreniyoruz. Tabi olay odaklı olacağını, bu iki karakter üzerinden yürüyeceğini düşündüğümüz öykü birden "olay" noktasından çıkıp, bir iç konuşmaya dönüşüyor. Az sonra okuyacağımız bütün tartışmaların, sesli düşünmelerin ise sonucu, karamsar bir şekilde şu cümleyle veriliyor:

""
Binlerce yıllık talime kim sırt dönebilir?

Tabi öykü içinde zaman zaman da bu karamsarlığın gelişimini farklı diyologlarla, iç konuşmalarla sezebiliyoruz. Nelerden bahsetmiyor ki kahramanımız? Evliliğinin bitişinden, pop kültüründen, kahramanın eski devrimci tutumlarından, taşralılık kavramından, uygarlıktan, Rimbaud'dan, Vietnam'dan...

İçi yaşam sevgisiyle dolu, bir cumhuriyet aydınının, idealleri olan devrimci, güçlü bir kadının zaman içindeki yorgunluğu, yanilişi gözlerimizin önünden bir tren vagonu gibi geçiyor. Türkiye'nin 70'li yıllardaki sancıları, aydınların Anadolu'ya yönelmeleri gereği ve bunun yanında Taşra'nın soğuk yüzünü çok başarılı anlatmış yazar.

""
İlçemizden tren geçiyordu, Oraya Anadolu demiyorduk."

Okullarına gelen Urfalı kız çocuklarının yabancılığı, dışlanması, yadırganması da Türkiye'nin siyasi ortamını, toplumun farklı sınıflarının birbirine ne kadar uzak olduğunun bir göstergesi.

Öyküyü Mendilimde Kan Sesleri'ne benzetebiliriz sanırım. Oradaki kadar samimi, idealist ama yenilmiş. 70 kuşağının, Onat Kutlar'ın, Füruzan'ın, Oğuz Atay'ın, Tezer Özlü'nün anlattıklarını eş zamanlı değerlendirmek, kabuk değiştirme sıkıntılarını, sancılarını eserlerden okuyabilmek mümkün. Tartışmanın zenginleşeceğini, hatta farklı öykü eklemeleriyle karşılaştırma boyutu kazanacağına inanıyoum. Tam da bu anlamda Nezihe Meriç öyküleri yardımımıza koşabilir diye düşünüyorum.


Re: Füruzan - Tokat Bir Bağ İçinde

Öyküye bir türlü gereken vakti ayıramadım. En kısa zamanda...


Re: Füruzan - Tokat Bir Bağ İçinde

Cihan taşra meselesi üzerinde durmuş; çok da iyi etmiş. Çünkü kent-köy ayrımı Füruzan'ın en çok üzerinde durduğu konulardan biri. Parasız Yatılı'dan kimi örneklerle buna değinmek istiyorum. Kuşatma'nın tamamını okumadım, ama Tokat Bir Bağ İçinde'nin yapısı Parasız Yatılı öyküsünün anlatım biçiminden izler taşıyor.


Re: Füruzan - Tokat Bir Bağ İçinde

Öykünün ilk paragrafı, gerçekten de, 1970'ler yazınının 50 kuşağının araştırmalarından sonra yeni bir uç bulma çabasını tüm parlaklığıyla simgeliyor. Kaynakların 50 kuşağındakinden farklı olduğu söylenemez. Keza Camus'nün Düşüş'te muhteşem bir şekilde gösterdiği -"diyaloğun imkânsızlığı"nı imlediğini düşündüğüm-, biteviye bir monologla etrafında dönen dünyayı özümsemeye çalışan anlatıcı buradaki dilin kaynağı. Füruzan bu konuda Camus kadar başarılı mı? Bunu gönül rahatlığıyla evetlemek zor. Keza hem tutarlılıkla sürdürülemiyor bu çaba, hem de

""
Bir lisede belli bir dersin öğretmenliğini yapmak için gidiyorsun.

gibi, durumu okuyucuya aktarmak amacıyla kurulmuş zorlama, yapay ifadelere sebep oluyor.

Belki, Türk yazını için cesur bir ilk deneme olarak değerlendirilebilir bu girişim.

Füruzan gerçekten kendine özgü bir yeri olma misyonunu fazlasıyla hak ediyor Türk öykücülüğü içinde. Bunun sebebi bir geçiş dönemini, yazınsal olarak, dilsel düzeyde yeniden üretebilmiş olmasında diye düşünüyorum. Bunu, öykü boyunca süren monologvari anlatımın bana özellikle anımsattığı Parasız Yatılı'nın "Su Ustası Miraç" öyküsüyle örnekleyebilirim. Tümüyle köy atmosferinde geçen bu öyküde de Füruzan, kır-kent ikilemini bütün gücüyle hissettirir. Kentin sıradan bir ailesinden köye ağa karısı olarak gelmiş bir kadının öyküsüdür bu (Parasız Yatılı'da bunun tersi olarak, köyden kente gelerek yoksullaşmış varsıl insanların öyküsünü de buluruz aynı zamanda.)

Füruzan'ın öykülerinde bu iki ruh durumu çoğu kez aynı anda aktarılır. Kimi zaman italiklerle birbirinden ayrılarak, kimi zamansa öykünün dokusuna daha çok yedirilmiş bir biçimde, süreç içinde geçirilen bir dönüşüm olarak.

"Tokat Bir Bağ İçinde"de şu cümle bana aynı gerilimi veriyor:

""
Annem benim için daima bir gürültüdür, yerine göre değişen bir sestir. Gerilere itmişimdir onu, aşmışımdır da.