UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Forumda Bakınıp Bakınıp Çıkma Sendromu Üzerine

10 Tem 2008
Barış Acar

Arkadaşlar,

Deli Osman nam olunan ve aklı pek yerinde olmayan Atılgan öyküsü kaçkını bir şahsın deli gibi çırpınıp foruma yardımcı bilgiler girdiğini görmüş olmalısınız. Bkz.: Deli Osman'ın Maceraları

İşbu vesileyle forum kullanımına dair bir soruna dikkat çekmek istedim.

Pekçok kez forum içinde gezinip, o sırada bir yazıyı yüklemek için uğraşırken ya da herhangi bir aksaklık var mı, yeni bir şey var mı diye kontrol ederken, isim vererek konuşuyorum, nurtenöztürk, elif çınar, aykutdalyan kullanıcı isimli arkadaşların (artık kimseler onlar) forumu okuduklarına, çeşitli başlıklara girip çıktıklarına, gelişmeleri takip ettiklerine tanık oldum. Ve fakat bir süre sonra gördüm ki bu şahıslar bir süre forumda "çevrimiçi" (online) kaldıktan sonra, bir kelam olsun etmeden çekip gitmektedirler.

Forum yapısı daha önce de söylediğim gibi;

""
uzaklıkları bertaraf etmek, yerdi, zamandı, karnım ağrıyordu gibi sıkıntıları ötelemek için icat edilmiş bir meret. Bkz.: Forum Nedir? Eti Nasıl Yenir?

Forum sözcüğünün kökeninde barındırılan anlam da aşağı yukarı budur. İnsanların bir araya gelip sohbet ettiği, fikir alışverişinde bulundukları meydan. Antik Yunan agoraları bunun en güzel örnekleri sanıyorum.

Bu girip girip çıkma durumu şuna benzetilebilir: Bir odada insanlar sohbet ediyorlar. Dahası o oda o insanlar sohbet edebilsin, tartışabilsin, birbirine dokunabilsin diye icat edilmiş bir mekân. Çeşitli kimseler de orada söz almışlar ve almaktalar. Siz odaya giriyorsunuz. Herkesin gözü önünde tartışmayı izliyorsunuz ve "Aman beni pek sarmadı." edasıyla, çalımlı çalımlı basıp gidiyorsunuz. Ya da şöyle anlatayım: Bir masa etrafından toplanıp konuşan insanlar arasındasınız ve ansızın hiçbir şey söylemeden kalkıp gidiyorsunuz masadan. Ne bir izin ne selam!

Soru şu: Deli Osman'ın yerinde olsanız siz ne yaparsınız? Adı üstünde adam deli. Birkaç haftaya kalmaz memlekete giriş yapacağı da gelen duyumlar arasında. Forumu yukarıdaki şekilde kullananlar için küçük çapta silahlandığı bile söyleniyor. Bilmiyorum, ben duyduklarımın yalancısıyım.

Bu konuda bundan sonra ileti göndermeyi düşünmüyorum. Olayın yeterince açıklandığı ve yaşanan sıkıntılar karşısında yeterince çözümler geliştirildiği kanısındayım.

Yanlış anlaşılmasın, şu anda yapının gayet güzel işlediğini de düşünüyorum. Başlangıçta böyle sıkıntılar normal karşılanmalı. Ama aktif kullanıcı sayısındaki sınırlılık bir süre sonra "Yahu, ben zaten bunları her allahın günü Eren'le, Abdullah'la yazışıyorum/ konuşuyorum. Ne diye bir de foruma yükleyeyim ki"ye dönüşebilir.

Siz bir kelam olsun etmezseniz ben sizin orada konuşulanları dinleyenlerden biri olduğunuzu nasıl bilebilirim ki?

Kategori:

Re: Forumda Bakınıp Bakınıp Çıkma Sendromu Üzerine

İnsanın bir şeyi, bir kimseyi hiç konuşmadan dakikalarca izlemesinde, incelemesinde, sonra bir şey demeden çıkıp gitmesinde sakat bir yan var gibi görünse de... gerisini forumda gezinip gezinip çıkanlardan biri tamamlarsa sevinirim.


Re: Forumda Bakınıp Bakınıp Çıkma Sendromu Üzerine

"Reyting", Türkiye televizyonlarının en büyük sorunu iken, "bakıp bakıp gitmelerin" kimseyi rahatsız edeceğini hiç düşünmemiştim. Etmemeli! Tarihin hiç bir döneminde, "seyirci " olmak bu kadar aşağılanmamıştır. Öte yandan en büyük keşifler seyirlerle ortaya çıkmıştır. Seyirler kimler tarafından yapılmıştır:seyirciler. (Ayrıca kanım şudur ki: tarihi de diğer seyirciler yazmıştır.) Bu tarz konuşmaların, tartışmaların gündem saptırmak ve de hedef göstermek olduğunu düşünüyorum. Bunun kimsye bir faydası olmaz,ancak bizi geriye götürür. Lütfen diyorum!


Re: Forumda Bakınıp Bakınıp Çıkma Sendromu Üzerine

on parmak kavye hakimiyeti ve bilgisayar başında binlerce saat mesainin kazandırdığı alışkanlıklara hemen ayak uydurulmasını bu denli ısrarla istemenize deli oluyorum. deli osman nı da bu işe alet etmenize ayrıca gıcığım . insaf be
ne diyelim bizde sözü atalarımıza bırakalım;
az mesaj yazan candan çok mesaj yazan ......


Re: Forumda Bakınıp Bakınıp Çıkma Sendromu Üzerine

geçeği söylemek gerekirse eren ve barış ın inanılmaz bir gayret ve özenle bize sundukları şu forumu en verimli şekilde kullanmayı öğrenmem gerektiğini biliyorum, biliyorum ama, bazı şeyler için biraz zamana ihtiyacım var benim Utangaç


Re: Forumda Bakınıp Bakınıp Çıkma Sendromu Üzerine

Forum kültürüyle ilgili tüm tartışmaların, uzun süren mesleki tatilin de getirdiği rehavete kendi bilgisayarından uzak kalmalar da eklenince "röntgencilik" farz oluyor. İnsan internet kafede yanında İsmail Y.K. dinleyen,ay yıldız kolyeli ve Almanca konuşan gurbetçilerin, counter oynayan tiplerin arasında kendini birşeyler yazmaya veya verimli okumaya ve-re-mi-yor. Ne kadar Barış Ağabeyin olumlu ısrarlarının etkisi de üzerimdeyse de kendimi hep bir kendi bilgisayarıma saklıyorum. forumun tam da şekillendiği bir zaman etkinliğim azaldı, ama eylülde daha az röntgenci günler gelecek...Umutluyum


Re: Forumda Bakınıp Bakınıp Çıkma Sendromu Üzerine

Arkadaşlar üye sayımız durmadan artıyor. Yalnız üyelerin hayalet olduğu konusunda şüphelerim var. Nop!


Re: Forumda Bakınıp Bakınıp Çıkma Sendromu Üzerine

Cihan Başbuğ dedi ki:
Arkadaşlar üye sayımız durmadan artıyor. Yalnız üyelerin hayalet olduğu konusunda şüphelerim var. Nop!

Hayaletlerin yaşantımızdaki önemi onlardan kurtulamamaktır; geçmişin izleri olarak iki de bir ortaya çıkıp bizi huzursuz ederler. Sanırım "hayalet ötesi" için bir terim bulmalıyız: "zombi"yi öneriyorum. :twisted:


Re: Forumda Bakınıp Bakınıp Çıkma Sendromu Üzerine

Bir iki gündür düşünüyorum: Forumda (benim de dahil olduğum) bir grup var ki daha çok öykü okumak, öykü üzerine daha fazla konuşmak istiyor. Öte yandan forumun aktif katılımcılarının önemli bir kısmı bunu yapabilecek zamanı bulamıyor. Bir süredir haftada iki öykü temposunu test ediyoruz. Bu tempoda okuduğumuz öykülerin hakkını verebildiğimizi düşünüyorum. (Bir Nefeslik Ara'da okuduğumuz öykülerinin oldukça kısa olması bu sürecin başarılı ilerlemesinde önemli bir role sahip bence.) Yine de forumun bütün aktif katılımcıları (bence) bu sürecin içinde yer alamadılar. O nedenle herkesin maksimum ölçüde katılabileceği bir yapıyı araştırmaya devam etmek gerekiyor sanırım. Bu kapsamda önümüzdeki hafta başlayacak sürecin çok önemli düşünüyorum. Bildiğiniz gibi önümüzdeki haftadan başlayarak Sabahattin Ali öykülerine paralel olarak küçük bir grup Onat Kutlar öyküleri okumaya devam edecek. Söyleyeceklerim bununla ilgili...

Foruma haftada iki öykü yüklenecek. Forumun "esas rotasını" Salı günü yüklenen öyküler belirlerken Cuma günü yüklenen öyküler "ek" okuma gibi değerlendirilirse daha sağlıklı bir işleyiş yakalarız kanaatindeyim. Yani forumun aktif kullanıcıları gündemlerine öncelikli olarak Salı günü yüklenen öyküyü (önümüzdeki birkaç hafta için Sabahattin Ali öyküleri) alsınlar, eğer zamanları kalırsa Cuma günü yüklenen öyküyü de değerlendirmeye çalışsınlar. Bir sıkıntı başgösterdiğinde de Cuma öyküsünün süresi uzatılarak (ya da o hafta Cuma öyküsü yüklenmeyerek) önlem alınır. Aslında Onat Kutlar öykü okumalarını küçük bir grubun üstlenmesi de böyle bir anlayışın tezahürü olarak görülebilir. Salı günkü öyküden bütün aktif kullanıcılar sorumluyken, Cuma günkü öykü bu küçük grubun sorumluluğunda okunacak ve "esas rota" garantiye alınacak.

Buraya kadar yazdıklarım malumun ilamı gibi görünebilir. Yine de inatla okumaya devam ediyorsanız biraz daha devam ederek bu düşünceyi genelleştirelim...

Foruma yüklenen her öyküye gerekli zamanı ayıramayacağını düşüren arkadaşlara şöyle bir öneride bulunmak isterim: O hafta foruma yüklenecek öykülerden en az birine birkaç saatinizi ayırmaya çalışın. Hiç olmazsa o öyküde bizleri yalnız bırakmayın. Forum zaman içinde daha dinamik, hızlı bir işleyişe kavuşabilir. Bir haftada okunan öykü sayısı daha da artabileceği gibi, öykü okumalarının yanı sıra yürütülen ufak projecikler ortaya çıkabilir. Ve nihayetinde forumun etkinliği bir kişinin kolay kolay takip edemeyeceği, her köşesine layığıyla katkıda bulunmanın zorlaştığı bir seviyeye ulaşabilir. Olası bir senaryoyu düşünelim: foruma haftada iki öykü yüklenirken çeviri grubu da haftada bir öykü çeviriyor olsa, bunlara ek olarak bir grup öykü dergiciliği konusunda çalışmalar yapıp her hafta bir derginin bir sayısı hakkında değerlendirmeler yapsa, her hafta bir kullacı kendi öyküsünü bizlerle paylaşsa, öykü atölyesi de her hafta bir çalışmayı başarıyla tamamlasa (forumumuz bütün bunların aynı anda yapılmasına olanak sağlıyor)... Bunların hepsini, bırakın katkıda bulunmayı, takip etmek bile mümkün olmaz. O nedenle belki de en doğrusu, forumda öncelik alanları ya da ilgi alanları belirlemek. Her kullanıcı, öncelikle ilgisini çeken alanlarda çalışmalara katılıp diğerlerini zaman buldukça takip edebilir.

Bütün bunları neden anlattım? Çünkü forumda yürütmeyi düşündüğüm bir çalışma var ve bu çalışmanın forumun "esas rota"sını etkilememesini istiyorum. Daha fazla öykü okumak, öykü üzerine daha fazla konuşmak için, tıpkı Onat Kutlar okumaları gibi bir kenarda yürütmeye çalışacağım ufak bir proje: İmge Öyküler dergisi arşivini baştan sona yeniden okuyup, öyküler ve denemeler üzerine düşüncelerimi forum ahalisiyle paylaşmak istiyorum. Elbette isteyen herkes okumalara katılabilir ya da okuma temposu konusunda yorumda bulunabilir. Derginin bütün arşivi halihazırda internette yer aldığı için teknik yükü de pek fazla olmayacak bu okumaların. Bu konudaki planımı ayrı bir mesajla ayrıntılandırmaya çalışacağım.


Re: Forumda Bakınıp Bakınıp Çıkma Sendromu Üzerine

Çok istememe rağmen İmge Öykülerin büyük bir kısmını okuyamamıştım. iyi bir dönem beni bekleyecek, okuma adına. Teşekkürler Eren.