UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

08 Şub 2010
Enes T

"Pia ile Bir Öğleden Sonrası"
Demir Özlü
Can Öykü Antolojisi
Can Yayınları, 2007, İstanbul
sf. 117-120

Öykü forumdan kaldırılmıştır. Bkz.: Forum İşleyişi

Kategori:

Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

""
-Önay Sözer'in unutulmaz "Anna ile Bir Yaz" öyküsünü anımsayarak-

Bu "unutulmaz" öyküyü okumuş olan var mı? İki öyküyü birlikte okumak ne güzel olurdu...


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

Öyküde geçen "pay" turta-pizza karışımı şöyle bir şey:

(kaynak)


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

İştah açıcı görüntünün altına da insanın birşey yazası gelmiyor, değil mi yemek arkadaşım Barış Acar. İki öyküyü birlikte okuyabilecek miyiz? İnternette yok sanırım.


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

Cihan Başbuğ dedi ki:
İştah açıcı görüntünün altına da insanın birşey yazası gelmiyor, değil mi yemek arkadaşım Barış Acar. İki öyküyü birlikte okuyabilecek miyiz? İnternette yok sanırım.

Yine yanılgı: Ben olmadığım yerde bile bulunanım. Wink


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

[attachment=1]Bourbon-bottle_from_Gettysburg.jpeg[/attachment]

8yypuu.jpg Bourbon-bottle_from_Gettysburg.jpeg

Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

""
Barış Acar yazdı :
""
Cihan Başbuğ yazdı:
İştah açıcı görüntünün altına da insanın birşey yazası gelmiyor, değil mi yemek arkadaşım Barış Acar. İki öyküyü birlikte okuyabilecek miyiz? İnternette yok sanırım.

Yine yanılgı: Ben olmadığım yerde bile bulunanım.

Yukarıdaki Uzo resmiyle bilmem mesajımı aldın mı? Laughing out loud

Öykünün sonunda "Stockholm Öyküleri" yazısını görünceye kadar da hep bir gezi, izlenim öyküsü olduğunu düşündüm. Tanışılan bir insan aracılığıyla erotizmin, ahlak ya da cinsel ahlak anlayışının düşünüldüğü, hoş duyguların da yaşandığı bir izlenim öyküsü.


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

Öyküyü iki kez okudum. İki kişinin yakınlaşması, bir çatı altında (daha doğrusu terasta) içki içip birbirlerinin varlığından hoşnut sohbet etmesi ve aralarındaki bütün çekime rağmen daha ileri gitmemeleri... Daha ileri gitmedikleri halde yan yana oturmaya devam edebilmeleri... Fazlasıyla "ehlileştirilmiş", "evcilleştirilmiş" bir cinsellik bu. İster istemez Necati Cumalı'da ya da, ne bileyim, Yaşar Kemal'in "Yolda"sında karşımıza çıkan cinsellikle karşılaştırma ihtiyacı hissediyorum. Yakınlaşmanın "doğal" olarak cinselliğe evrildiği, insanların duygu dünyasının düşünce dünyalarının önüne geçtiği, o naive cinsellikle buradaki hesaplı, "yabancı" cinellik arasında sizce de çok fark yok mu?

""
"Seni öpebilir miyim Pia?" dedim
Benimle öpüşeceğini sanıyordum. Tehlikeleri göze almaya mecburdum.
"Yok," dedi Pia. "Öpüşmeyelim."

Cinselliğin, öpüşmenin müzakere edilmesi tuhaf değil mi? Anlatıcı, Pia'ya doğru yumuşak da olsa bir hamle bile yapmıyor; "Ekmek lâzım mı?" der gibi bir hali var. Aklından kadınla ilgili geçen bütün o baştan çıkarıcı şeylere karşın, kuru bir "öpebilir miyim?" çıkıyor ağzından.

Stockholm Öyküleri'nin ilk baskısı 1989'da yapılmış (yayımlandığı yıl Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazanmış); ama "Pia İle Bir Öğleden Sonrası" kitaba 2000 senesindeki ikinci baskısında girmiş (kaynak). Muhtemelen öykü, bu iki tarih arasında bir yerde, 90 yıllarda yazılmış. O nedenle "Mahalleyi kasıp kavuracak dedikoduları göze almak zorundaydım." cümlesini pek anlayamıyorum. 90'lı yıllarda İsveç'te böyle bir ilişkinin "mahalleyi kasıp kavuracak dedikodular"a neden olması bir yana, kimsenin umurunda bile olacağına inanamıyorum.


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

Demir Özlü'nün Şapka, Deniz Kıyısı ve Yüz başlıklı öykü kitabına Onat Kutlar'ın yazdığı tanıtım yazısından iki kısa pasaj:

""
(...) Berlin, Paris, Prag, İstanbul, Stockholm, Amsterdam arasında mekik dokudu. Ona edebiyatımızın en ilginç erotik pasajlarını yazma fırsatını veren kadınlar gibi. Kentler de Demir Özlü’nün sevgili kahramanları oldu. Ve yolculuklar elbette.

(...)

Şimdi tıpkı bu güzel eylül gününün gülümseyen hüznü gibi, bir ‘melankolinin’ peşinde. Kalabalık içinde, dostlar arasında bile çok yalnız, çok güzel ve çok öznel bir yazarın bitmeyen iç yolculuğu.


Demir Özlü'nün öykücülüğü hakkında fikir vermenin ötesinde okumakta olduğumuz öyküyle de yakından ilgili olduğunu düşünüyorum bu cümlelerin.


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

"... benden uzaklaşan şeyin o güzel ağızla, tam kıvamında bir kadın gövdesi olduğuna hayıflanıyor, yaz güneşiyle yanmış teninden gözlerimi alamıyordum" Bu cümle -Buradaki pizza görüntüleri de eklenince- birkaç sözcük çıkarılırsa yemekten bahsedildiği duygusu veriyor bana.


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

""
Nereden bulacağız, bu güneşli eylül gününü?
Tüh!


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

eren dedi ki:

""
"Seni öpebilir miyim Pia?" dedim
Benimle öpüşeceğini sanıyordum. Tehlikeleri göze almaya mecburdum.
"Yok," dedi Pia. "Öpüşmeyelim."

Cinselliğin, öpüşmenin müzakere edilmesi tuhaf değil mi? Anlatıcı, Pia'ya doğru yumuşak da olsa bir hamle bile yapmıyor; "Ekmek lâzım mı?" der gibi bir hali var. Aklından kadınla ilgili geçen bütün o baştan çıkarıcı şeylere karşın, kuru bir "öpebilir miyim?" çıkıyor ağzından.

Bana başka türlü göründü. Ama lafın belini büküp de nasıl anlatırım şimdi bilemiyorum. Belki şöyle: Yaramazlık yapmak isteyen bir çocuk edasıyla "Elindeki ekmekten bir ısırık alabilir miyim?" der gibi. Smile


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

Barış Acar dedi ki:
Bana başka türlü göründü. Ama lafın belini büküp de nasıl anlatırım şimdi bilemiyorum. Belki şöyle: Yaramazlık yapmak isteyen bir çocuk edasıyla "Elindeki ekmekten bir ısırık alabilir miyim?" der gibi. Smile

Yaramazlık yapmak isteyen çocuk benzetmesi bu öykü bağlamında oldukça anlamlı. Ama yine de benim söylemek istediğimle çelişmiyor gibi geliyor bana. Cinsellik de yaramazlık da akıldan çok duyguya yakın düşüyor bence. O nedenle bu kadar öz-bilinçli (self-conscious) bir diyaloğu anlamakta zorlanıyorum. Anlatıcı burada "öpebilir miyim?" diye sormak yerine "senin bardağından bir yudum alabilir miyim?" diye sorsa ve Pia bunun üzerine "Yok, bugün olmaz" dese bu diyalog bana daha az şaşırtıcı gelecek. Bir diyaloğun gerçekleşmesine değil, diyaloğun cinselliğe bu kadar dik bir açıyla yaklaşmasına şaşırıyorum aslında. "Böyle şey olmaz" demek istemiyorum; olabilir, oluyor. Necati Cumalı'nın öykülerindeki "kendiliğinden" cinsellikle buradaki arasında bu anlamda bir fark olduğunu vurgulamaktı amacım. Hani neredeyse birine "kendinde cinsellik" ötekine "kendisi için cinsellik" diyesim var Smile


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

eren dedi ki:
Hani neredeyse birine "kendinde cinsellik" ötekine "kendisi için cinsellik" diyesim var

Vallahi, öyle sanıyorum ki, buradan epey tartışma çıkar. Bizde çıkar mı bilinmez; ama gizilgüç mevcut, çıksa çıkar yani. Laughing out loud

Öte yandan öyküdeki toplumsallık ve cinsellik arasındaki geçişlere gelesim var; ama ben diyeyim üç vakte siz deyin beş vakte kadar ancak...


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

Barış Acar dedi ki:
Öte yandan öyküdeki toplumsallık ve cinsellik arasındaki geçişlere gelesim var; ama ben diyeyim üç vakte siz deyin beş vakte kadar ancak...

Oraya gelebilirsen bana da haber ver, uğrayayım Smile

""
Ah, Pia, o güneş yanığı teninle, o kadar güzel olan gövden... o canlılığa dokunacak kadar yaklaşıp da uzaklaşmak zorunda kalan varlığım, şimdi kendi oturduğu apartmana dönen bu ayaklanmış gövde.

Bu cümledeki "ayaklanmış gövde" ifadesi kaçınılmaz olarak ereksiyon halindeki erkeklik organını çağrıştırıyor. Cinsel ilişkiye hazırlanmış ama aradığını bulamamış, hazırlığı boşa çıkmış bir erkeğin yaşayacağı "doğal" çöküntünün ipucunu çok güzel verdiğini düşünüyorum bu cümlenin.


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

Öyküde geçen şu cümlelerin az da olsa eğreti durduğunu düşünüyorum :

""
Saat dörde kadar olan vakti nasıl geçireceğimi bilemiyordum.

""
- Bak pay da yaptım.

Kapı açılır açılmaz sarf edilmez bu ifade, bir konuşmanın üzerine uygundur ama ilk cümle için uygun değil.

""
Su bardağına benzeyen birer bardaktı bunlar.

Bu cümlede de bir özne yüklem uyumsuzluğu var sanki.


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

Bana kalırsa yazar; utangaç, çekingen, toplumsal ahlâkı fazlasıyla dert edinen fakat artık hayatın tadını çıkarmak isteyen, çelişkilerle dolu, aklı karışık bir karakter oluşturmaya çalışmış.

""
Kısa, incecik bir yaz giysisi vardı üzerinde. Yıllarca önce, bir yaz günü, bahçede gördüğüm dolgun bacaklarının bir bölümünü örtüyordu. Güzel olan teniydi. Solgun renkte olmayan canlı bir ten. Ama asıl renkli camlı gözlüklerinin altından görünen gözlerinin ucundaki kırışıklıklardı beni ilgilendiren. Her zaman öyle düşünmüştüm.

Bu satırlardan biraz sonra Pia'nın ince donundan bahsediyor. Bu adam bana kalırsa, göz kırışıklıklarını öne çıkararak "benim cinsellikle alakam yok, ben bu gözlere vuruldum abicim" diyor ancak yazının geri kalan kısmına bakacak olursak sürekli Pia'nın cinselliği çağrıştıran özelliklerinden bahsediyor. Gözlerini öne çıkararak, kendini kandırıp; vicdanını rahatlatmaya çalışıyor.
""
Bir şey isteseydi benden, vermek zorundaydım onu.

Bu satırı okuduktan sonra ciddi güldüm Laughing out loud Sanki Pia adamın üstüne atlamak üzere, bizimki de kırmayayım şu güzeli diyor. Bana kalırsa bu cümle yine karakterimizin vicdanını rahatlatması. Birazcık da gurur var sanki...
""
Yaşamın pamuk ipliğine bağlı oluşu üzerine konuştuk. Hepsi boştu.

Hemen ardından;
""
"Keşke beni terasa çağırmasaydın. Titrer gibiyim işte." Mahalleyi kasıp kavuracak dedikoduları göze almak zorundaydım.

Bir yandan hayatın tadını çıkaralım, her şey boş derken; bir yandan da pişman olup, Pia'nın evine gitti diye mahallede oluşacak dedikodulardan çekiniyor. Hem de İsviçre'de... Bu nasıl çelişki?
""
"Yok" dedi Pia. "Öpüşmeyelim"
Derinden derine içim rahat etmişti

Öperken çocuk gibi izin istemeyip; reddedilmesinin ardından, içi rahatlıyor. Acaba daha önce bu gibi hiç tecrübesi olmayıp; bu olaydan korktuğu için mi rahatlıyor yoksa yine; "zaten ben de istemiyordum" diyerek kendini mi kandırıyor bilemiyorum?
""
Ama elden kaçan hayat değil mi Pia? İnsanlar tabularını yüzyıllardır ortadan kaldıramıyorlarsa, dahası hep yeni tabular arıyorlarsa, yaşamın aslından büsbütün vazgeçmek mi gerekli? Bedenler öldürülmeli mi?

Ardından;
""
Kafamda ahlak üzerine karmakarışık düşünceler, bir iç rahatlaması mı, yoksa bir boşluk duygusu mu ayırt edemediğim duygular sarmalıyla ayrıldım Pia'nın evinden.

Yine carpe diemden, hayatı ıskalamaktan dem vururken; hemen peşinden ahlâk üzerine karmakarışık düşüncelere dalmış. Bu karakterin kafası bana kalırsa sahiden karışık. Sanki böyle birazcık tutucu bir çevrede yetişmiş gibi ve bence; Pia, bir bayanla yaşadığı ilk ciddi ilişki. Ayrılırken "iç rahatlaması" ile ayrıldığını söylemiş. Hayal kırıklığı ile evden ayrılıyor fakat ilişkiye girseydi bence bu evden pişman bir şekilde ayrılacaktı. "Yaptığım şey doğru muydu?" diye kendini sorgulayacaktı. Adam zincirlerini kırmak istiyor fakat eski kimliğini bir türlü bırakamıyor. Bir yandan anı yaşayalım, tabuları kıralım diyor ama sürekli "çevre ne der", "yaptığımız şey doğru mu?" diye düşünmekten kendini alamıyor.


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

Bu çelişkiyi yaşayan birinin , yaşamayan biriyle olan ilişkisinde "acaba ne düşünür?" karmaşası inanılmaz bir hal almış. Zaten bu soruyla yaşayan doğu bireyi, alışkın olmadığı bir algılayışa
karşı iyice afallar...


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

""
Bir şey isteseydi benden, vermek zorundaydım onu.

""
"Keşke beni terasa çağırmasaydın. Titrer gibiyim işte." Mahalleyi kasıp kavuracak dedikoduları göze almak zorundaydım.

Bu cümleler erkeğe değil de kadına söyletilirmiş diye düşünüyorum, egemen mantığın cümleleri değil, yani, erkekle kadını birazcık eşitleyen cümleler. Smile
Öyküde baştan sona "yabancılaşma" var, Eren'in "yabancı cinsellik" nitelemesinin önemli olduğunu, "yabancı cinsellik"in de öyküde önemli bir yer tutuğunu düşünüyorum.
Enes T dedi ki:
çelişkilerle dolu, aklı karışık
sanırım çelişkiler ve akıl karışıklığı yabancılığı da artıran bir şey olmuş.
Yabancılık üzerine söyleyeceklerim var tabii..


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

""
"Bu defa yan çizemezdim."
Öykünün gerilimini girişe toplamış bir cümle; merak uyandırıyor, neden yan çizemiyor, kime, nasıl? Ne ki öykünün devamı okuyucunun merakını biraz sekteye uğratıyor, bu karşılaşma anı ve sonucunda olanlar yaratılan ilgi ve merakı pek karşılamıyor - ufak hüznü ve hayıflanmayı saymazsak-.
Şu sorunun cevabını net veremiyorum:Yan çizme/me Pia'ya karşı mı, kendine mİ?
Herkes kendini yaşarken birbirini gözleyip anlamaktan uzak ve birbirinden neredeyse bağımsız bir ilşki mi geliştirilmiş? Pia bu ilgiyi hiç farketmemiş mi? Sanırım etmemiş, etmiş de olabilir... Pia belki arkadaşının ölümü ile ilgili üzüntüsünü, duygularını paylaşmak istiyordu; o nedenle davet etti, diğerinin bütün derdi ise onu etkileyip orada sevişmek, onun ne yaşadığı ile ilgilenmiyor, Pia arkadaşının ölümünü anlatırken o, onun bedenini inceliyor. Pia bunu farkediyor mu? O da kendine dönük. Şu durumda bu iki insanın öpüşmesi için birinin sorması lâzım.
""
"Seni öpebilir miyim Pia"
" Yok,öpüşmeyelim"
Öte yandan Pia hiç şaşırmıyor, bir duygu belirtisi de yok. Bu:
""
"Buz da ister misin?"
"İsterim."
gibi bir diyalog. İnsanın içi bu yan yana uzaklıktan biraz buz kesiyor batmakta olan güneşe rağmen. aslında uzaklık bile değil farklı zemindelermiş gibi...


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

""
Yaşamın pamuk ipliğine bağlı oluşu üzerine konuştuk. Hepsi boştu. Sadece güneş, güneşli iklimler, yazdan kalma bu eylül günü güzeldi.

Yazar, ertelenmiş bir cinselliği, erkekçe bir istekle yaşamaya çalıştığı bir süreçte varoluşunun hafifliğini duyumsayarak bu iki değişik hazzın arasında kalışının öyküsünü anlatıyor sanırım. Pia'nın evine cinsel bir güdülenmeyle, sabırsızca giden öykü kişisi hazırlıksız bir şekilde bir "an"a yakalanıveriyor. Öyküde beni en çok etkileyen şey buydu. Somut bir alana girmişçesine, hazırlıksızca yazar "an"ın büyüsü altına giriyor. O zaman diliminin etkisiyle varolmanın hazzını duyumsuyor. Eylülün tatlı sıcaklığıyla tetiklenen bu haz, öykü kişisini o denli hafifletiyor ki beri yandan içinde gitgide kabaran cinselliğiyle mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu iki duygunun arasında kalarak mücadele ediyor. Bu ikilik içinde, kimi zaman da içinde kabaran cinselliği yadsıyor.

""
"Yok." dedi Pia. "Öpüşmeyelim."
Derinden derine içim rahat etmişti, ama gene de benden uzaklaşan şeyin o güzel ağızla, tam kıvamında bir kadın gövdesi olduğuna hayıflanıyor, yaz güneşiyle yanmış teninden gözlerimi alamıyordum.

Öykü kişisi, bir taraftan Pia'nın bedenini kaba bir istekle arzuluyor; diğer taraftan hazzın da birçok şey gibi -ölen arkadaşları- gelip geçiçi olduğunu sezinleyerek rahatlıyor. Öyküyü kafa karışıklığının, derinden derine sezinlenen sıkıntının çok sakince bir dışavurumu olarak okudum.


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

""
Öte yandan öyküdeki toplumsallık ve cinsellik arasındaki geçişlere gelesim var; ama ben diyeyim üç vakte siz deyin beş vakte kadar ancak...

Barış, yorumunu merak etmiyor değilim.


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

abdullah şahin dedi ki:
""
Öte yandan öyküdeki toplumsallık ve cinsellik arasındaki geçişlere gelesim var; ama ben diyeyim üç vakte siz deyin beş vakte kadar ancak...

Barış, yorumunu merak etmiyor değilim.

Ah, minel aşk; vakt erişecek mi gözün gördüğü, gönlün duyduğu her şeyi yazmaya?

Aslında buradaki cinsellik konusunda da kelamım var. Eren'in başta kurgusal olmayla konuya girdiği, daha sonra Nurten Öztürk ve Abdullah Şahin'in Doğu-Batı ayrımıyla ilişkilendirdiği "cinsellik"e de itirazım var. Başka tür bir cinsellik olduğunu düşünüyorum burada. Bir tür "cinsellik" ile "cinselliğin düşüncesi" arasındaki ayrım... ya da cinselliğin düşüncesinin cinsellik yerine ikamesi, onu tatmini. Vakt erişecek mi ki yazmağa?


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

Cinselliğin farklı yüzlerinden söz edilebilir: Ten (duyum) olarak cinsellik, ruh (duygu) olarak cinsellik, söz (kavram) olarak cinsellik... Sanırım farklı bakış açılarından, farklı ele alış biçimlerinden yaklaşarak uzatılabilir de bu kavramsal öneriler. Benim ilgimi çekeni Hasan Hüseyin iyi özetlemiş:

""
...
Öpüşmek başka şeydir yiğidim
Öpüşmeyi düşünmek başka
Sevişmek başka şeydir güzelim
Sevişmeyi düşünmek başka
...

Kaynak

Demir Özlü'de de bunu buldum. Ten ve kavram olarak cinselliğin sınırlarında geziniyor yazar. Teni duymak istiyor, kendini tene yakın hissediyor anlatıcı; ancak kendine bu kadar yakın olan teni kavram olarak sevmeyi, onun tadını böyle çıkarmayı da seviyor sanki. O yüzden öpmüyor, öpüşü dile döküyor. Öyle olmasa iyi ya, reddedilse de çok sorun yok anlatıcı için. Gözün çevresindeki kırışıkları, yanık teni ona dokunmadan da sevmenin hazzını yaşıyor. Bunun neden böyle olduğunun pek bir önemi yok öykü için; keza bu noktada psikoloji çözümlemesi ya da sosyolojik analiz değil yazarın derdi.

Bu sırada arkadaşların ölümü giriyor araya. Kanallar boyunca uzanan düşünceler Yugoslavya'daki vahşete dek getiriyor sözü. Ölüm ve vahşeti ise sutyensiz göğüsler izliyor. Muhtemelen kuşağının devrimci gençlik düşlerini anımsıyor ansızın. Öpüşme isteğinin geri çevrilmesini de Protestan ahlâkı konusunda nutuk ve tabularla arzuların savaşı hakkında sıkıcı akıl yürütmeler alıyor.

""
Kaç yıllık arkadaşız biz... Şimdiye kadar tamı tamına öpüşmemiş olsak da.

""
...bütün o geçirgen giysisiyle, beni hiçbir şeye zorlamadan, bir yandan ağırlaşabilecek bağlantılardan kurtararak öte yandan da kendi çekici varlığından beni yoksun bırakarak...

Öyküdeki kırılmanın bu bölüm olduğunu düşünüyorum. Kavramsal/ sözel/ dilsel olarak ele geçirilmiş yaşamla yetinilemeyeceğini biliyor anlatıcı. Bunu iyi yaptığının da farkında (belki burada yazarla anlatıcı arasında bir sınır ihlali de söz konusu). Sanki şunu da söylüyor; tenin kavramsallaştırılması işte bütün bu acılara sebep olan - neden gerçekten yaşanamasın ki güneşli eylül günleri?


Re: Demir Özlü - Pia ile Bir Öğleden Sonrası

Barış Acar dedi ki:
Sanki şunu da söylüyor; tenin kavramsallaştırılması işte bütün bu acılara sebep olan - neden gerçekten yaşanamasın ki güneşli eylül günleri?
Cheers
Fakat, kadın arkadaşının ölümünden bahsederken " Seni öpebilir miyim?" diyen bir adam muhtemelen güneşli eylül günlerinde hüzünlenir. Laughing out loud