UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Deli

14 Tem 2008
aykutdalyan

eklenmemiş ne abuzittin bir şeydir bu ya hu. bir milyon kod yazardım ben şimdiye Evil en sağlamı kopyala yapıştır. okuyan okumayanlara anlatsın ben de debelenmeyeyim

""

DELİ
Yağmur yağıyordu. Etraftakilerin şemsiyelerini açmış, koşar adımlarla sığınacak bir yer arıyorlardı. Başını gök yüzüne kaldırdı. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur hızla yüzüne çarpıyordu. Doğa! diye bağırdı etraftakilere aldırmadan. Saf ve temiz su. İçinde ne asit var ne de başka bir şey. Ağzını açtı. Vücuduna giren her damla suyu büyük bir keyifle tadıyor, bu tatsız tuzsuz ama olmazsa olmaz şeyi iyice kanıksıyordu. Sırılsıklam olmuştu. Etrafındakiler onun deli olduğunu düşünmeye başlamışlardı bile. Düşünsünler, asıl deli onlar. Sorsalar hepsi yağmuru çok sever ama yağmurdan korunmak için her şeyi yaparlar. Çözüm doğaya dönmekte. Doğa ne derse o olur. Su gibi saf olmak lazım. O yüzden benim adım Deli.
Deli, bir su araştırma firmasında mühendis olarak çalışıyordu. Ömrünü suya adamıştı. Su onun için sadece hayat değil bir yaşam felsefesiydi. Bu nedenle yağmurda sırılsıklam oluyor, adeta bir ibadet gibi suyun iliklerine işlemesini istiyordu. Son yirmi yılını su kaynakları bularak ve yeni doğal su kaynakları oluşturacak projeler yaparak geçirmişti. O kadar kötü su kullanılmıştı ki, hiç bitmez zannedilen nehirler, büyük kentlerin su ihtiyacını gidermek için, kentlere taşınmış, yatakları değiştirilmişti. Oysa nehirlerin geçtiği bölgeler bu sefer bozulmuş, kurak geçen yaz aylarında susuz kalmış ve çöl oluvermişti. Büyükşehirlerdeki dengesiz ve aşırı tüketime nehirlerde yetmemiş ve nehrin ölmesine sebep olmuştu. Şimdi bir ölüyü diriltmekten başka çare yoktu.
Bir süre sonra gezegen koruyucular, Deli’nin yanına gelmişlerdi. Bu kaçıncı suçuydu. Sürekli gezegen huzurunu bozan davranışlar sergilediği için toplum önünde apar topar araca bindiriliyor ve olay yerinden uzaklaştırılıyordu. Kuru topraklarda her şey izleniyordu. Tüm gezegen tek bir yönetim altında birleşmişti. Artık yönetenler şeçilmiyor, hiyerarşik olarak gezegen koruyucular iş başına geliyordu. Her yüz metreye konan kameralar ve kimlik okuyucular sayesinde gezegen güvenliğinden adeta kuş uçmuyordu. Hoş, Deli’ye kalsa susuzluktan uçan kuşta kalmamıştı ya neyse.
Gezegen güvenlik merkezine geldiğinde sert bir hareketle gömleğinin sol kolunu yırttılar. İnsanlara, doğumu takip eden ilk ayda, ilk aşı ile birlikte, sol omuz başına yerleştirilen kimlik numarası çipine yeni suçunu işlerdiler. Artık her yüz metrede bir güvenlik ekranına düşen yeni suç bilgilerine bir yenisi daha eklenmişti. Deli’yi üst düzey bir görevlinin odasına aldılar. Çünkü, çok büyük umutlarla kurulan bir firmanın koruması altındaydı Deli. Firma yeni su kaynakları projelerin sayesinde çok büyük para kazanacağını düşünüyordu ve ne yazık ki koskoca gezegende suyu bilen tek kişi Deli idi.
Güvenlik merkezinden çıkıp, öfkeyle evine döndü. Unutmuşlar diyordu sürekli. Unutmuşlar. Islanmayı, üşümeyi, hasta olmayı her şeyi unutmuşlar. Bu yağmur bombasından bozma tabletleri yutarak vücutlarındaki su ihtiyacını giderdiklerini düşünüyorlar ama boş. Su gerekli. Su! Yağmur boşa akıyor. Kurdukları sistemle güya su toplama merkezine aktarıyorlar ama nafile. Yeni nehirler, göller bulmak lazım. Bilgisayarını açtı. Uçak saatlerini inceledi. Rezervasyonunu yapıp sol omuz başını bilgisayarın ekranına doğru tuttu. Kuzeye gidecekti. Yangınlardan ve kuraklıktan artık orman demeye bin şahit isteyen bölgede su arama çalışması planlamıştı. Toprak zemini oldukça nemliydi. Bu bir umut olabilirdi. Bir süredir bölgede olan kazı ekibi gerekli altyapıyı oluşturmuşlardı. Yanına deneylerinde referans olarak kullanacağı yağmur suyunu aldı. Zaten olan sırt çantasını alarak hava alanına doğru yola koyuldu. Hava alanına gittiğinde sol konulu açan diğer insanların arkasında sıraya girdi. Yaptığı rezervasyon kimlik numara çipine işlenmişti bile. Havaalanı güvenlik kapısına konan elektronik okuyucu sayesinde hızla güvenlik kontrolünden geçti. Uçağa bindiği anda, uçak içindeki elektronik okuyucu alarm vermeye başladı. Bir sabıkalı uçaktaydı. Kabin görevlileri Deli’yi göz altında tutmak zorundaydılar. Şık ve zarif bir bayan Deli’nin yanına gelerek ilk sırada sabıkalılar için ayrılan yere oturmasını rica etti. Deli, elbette hem orası gideceğim yere daha yakın diyerek ilk sıraya geçti. Kabin görevlisi bir şey anlamamıştı. Ne demekti yakın olmak. Zaten aynı uçakta değil miyiz? Deli mi ne? Uçak hareket ettikten sonra, Deli kabin görevlisinden bir su tableti istedi. Ağzında bir iki dolandırdıktan sonra büyük bir zorlukla yutabildi. Arkasına yaslanıp vücudunda suyun oluşması için başlayacak olan tepkimeyi hissetmeye çalıştı. Gözlerini kapattığı anda bir büyük bardak suyu kana kanan içmenin ne demek olduğu anımsamaya çalıştı. Yeni kaynaklar bulduğunda yaptığı ilk iş suyu kana kana içmekti. Ne yazık ki insanoğlu bunu unutalı yüzyıllar olmuştu. İçmekten çok yutma hazzını geliştirmişti beyinleri.
Kazı bölgesine gittiğinde ekipmanların yere çakılma işlemi sona ermişti. Sürekli çalışan ve yere girip çıkan sondaj aletinin üzerinden suyun fışkırdığı anı yakalamanın heyecanı sarmıştı herkesi. İlk gün yapılan sondaj sonrası su yatağına ulaşılamadı. Firma yetkisi büyük bir hayal kırıklığı içinde Deli’yi odasına çağırdı. Bölgeye yaptığı yatırımın büyüklüğünü ve bu yatırımı sadece ve sadece Deli’ye inandığı için yaptığını uzun uzun anlattı. Cümlesinin sonundaysa elini masaya vurarak: Su istiyorum, hemen şimdi! diye bağırdı. Deli oralı değildi. Doğrudan sol kolunu açarak, eğer istiyorsa kimlik numarası çipine işten çıkarıldığını işlemesini istedi. Firma yetkilisi, sakinleşir gibi oldu ve arkasını dönerek şimdi değil dedi.
Deli, sondaj ekibinin yanına giderek, gece çalışmayı durdurmalarını ve sabah erkenden tekrar başlamalarını istedi. Suyun fışkırdığını karanlıkta görmeye çalışmak istemiyordu. Çok emindi sonuçtan. Bu yer altı su yatağı ile ilgili yaptığı çalışmalarda bölgenin en az iki yıllık su ihtiyacını karşılayacağını hesaplamıştı. Sonrasında yaptığı bir diğer proje ile bölgedeki üç ayrı su havzasını tekrar canlandıracak yapıyı da bu yatak sayesinde bulacaktı.
Sabahın ilk saatleri sondaj aletinin sesiyle uyandı firma yetkilisi. Deli’nin kendinden emin sondajı izlemesi onu umutlandırmıştı. Bu su rezervi sayesinde en az yirmi yıl su tabletleri yapacak güce erişecekti. Eğer su tabletleri olmasa nasıl yaşardı insanlar? Arkasını döndü, bir su tableti ağzına attı. Bir süre gözü kapalı susuzluk ihtiyacının sona ermesini bekledi. Sonra masasının üzerinde duran üç yeni su havzası canlandırma projesini göz attı. Çok tehlikeli idi. Eğer her taraf su olursa tabletlere gerek kalmayacak. Gezegende su tabletleri yapmak için yeteri kadar rezerv var. En az bir asır insanoğluna yeter. Sonrasında zaten başka gezegenlere taşınmak zorunda kalacağız diye düşündü. Üç yeni havza! Çok tehlikeli. Birden dışarıdan gelen gürültüyle irkildi. Hemen penceresine koştu. Sondaj aletinin bulunduğu yerden metrelerce uzunluğunda fışkıran suyu gördüğünde gözlerine inanamadı. Deli, bir o yana bir bu yana koşuyor suda ıslanmanın tadını çıkarıyordu. Bir süre sonra suyun fışkırması bastırılmış ve daha önceden tamamlanmış kanala doğru su verilmeye başlanmıştı.
Deli, aldığı birkaç örnek suyla laboratuarına gitti. Bir süre dikkatle ölçümleri inceledi. Su da bulunan hidrojenin radyoaktif izotopundan suyun yaşını tahmin etmeye çalıştı. Suda radyo aktiviteye rastladı. Suda trityum vardı. Bu demektir ki yer altı su kaynağını besleyen bir su kaynağı vardı. Aksi durumda suda trityum olmaz ve en az su elli yaşında olurdu. Su, saf kalan tek ormanlık alandan çıktı diye düşündü. Doğanın saflığı ve doğanın doğaya dönüş mucizesi bu diye bağırdı. Sonra örnek için aldığı suları kana kana içmeye başladı. Son örnek suyun yarısına geldiğinde ani bir patlama duyuldu. Deli’nin gözleri büyümüştü. Son bir kez yutkundu ve bardaktaki suyu bitirdi. Sırtından giren kurşun gövdesini delerek duvara saplanmıştı. Dizlerinin üzerine çöktü ve sonra boylu boyunca yere uzandı.
Oldukça sakin görünen firma yetkilisi, kurşunun hiç modası geçemeyecek sağlam iş çıkarıyor dedi. Gezegen güvenliğinin tek hakim olmadığı yer altı yaşamında hala kurşun kullanılmaktaydı. Yer üstündeyse kullanılan tek silah lazerdi. Deli’nin gömleğinin sol kolunu yırttı ve büyük bir bıçakla kolun sol omuz başını keserek kimlik numarası çipini çıkardı. Gezegen güvenlik birimini aradı. Gezegen güvenlik birimi, gezgenin huzurunun bozulması ve su savaşlarının çıkmasından endişe ederek hemen kamera kayıtlarını ve Deli’nin bilgilerini bilgi bankasından sildi. Son olarak firma yetkilisinin de kimlik numarası değiştirdi.
İşini yapmış olmanın huzuru ile odasına dönen firma yetkilisi üç yeni su havzası projesi ile ilgili tüm bilgileri yok etti. Sonra dışarıdan getirttiği bir bardak suya baktı. Çok renksiz ama çok pahalı dedi. Sonra merakla bardağı eline aldı ve biraz su içti. İnanılmaz bir haz dedi. Kalanını içerken aniden öksürmeye başladı. İçmeyi bilmediğinden olsa gerek suyu nefes borusuna kaçırmıştı. Sürekli öksürüyordu. Kapıya doğru koştu ama öksürmekten koşmaya nefesi yetmedi. Gezegen güvenlik merkezinden firma yetkilisinin durumu anında görülmeye başlandı. Ancak müdahale edilmemesi emredilmişti.

Kategori:

Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

hmmm. eleştirilerimi en kısa zamanda ekleyeceğim. gidinin delileri...


Re: Bilimkurgu Öyküsü yazmaya teşebbüs edene öneriler

Su meselesi bu kadar korkunç şeyler mi yaşatacak insanlara? Lütfen biraz daha umutlanacağımız şeyler kurgulayın. Ödüm kopuyor ‘pis’ de olsa susuz kalmaktan!
Yücel’in Gökdelen’ini okumadım ama onunla ilgili eleştirilere bakılırsa bu öykü daha bir bilim kurgu olmuş.
Aykut’un eline sağlık…

“Gezegen güvenliğinin tek hakim olmadığı yer altı yaşamında hala kurşun kullanılmaktaydı.” Bu cümleyi anlamadım.

“…kimlik okuyucular sayesinde gezegen güvenliğinden adeta kuş uçmuyordu.” Bu cümlede sorunlu geldi bana.

“büyük bir bıçakla kolun sol omuz başını keserek kimlik numarası çipini çıkardı.” Bilim ve teknoloji bu kadar ilerlemişken çipin bıçak kullanarak çıkarılması pek acele düşünülmüş. bilim kurguya yakışır bir yöntem bulunsaymış. Mesela, mağazalarda ürünlerin çalınmasını engellemek için giysilere takılan aletlerin çıkarılması gibi zahmetsiz bir şey olabilir diye düşündüm. Yoksa, firma yetkilisi o an yasa dışı bir şey yaptığından mı bıçak kullanmak zorunda kalıyor. Bu durumda tümden ele vermiş olmuyor mu kendini?

“O kadar kötü su kullanılmıştı ki, hiç bitmez zannedilen nehirler, büyük kentlerin su ihtiyacını gidermek için, kentlere taşınmış, yatakları değiştirilmişti.”
Kötü burada suyu tanımlıyor. Cümlenin devamından suya kötü denmediğini hoyratça bir tüketimin anlatıldığını anlıyoruz.
“Yaptığı rezervasyon kimlik numara çipine işlenmişti bile.” Bu cümledeki ‘bile’ anlatılan dönemin tanıtımını yapar gibi durmuş. Anlatıcı için bu hız olağan değil de özellikle dikkat çekmek istediği bir ayrıntı gibi.
Şimdilik bu kadar.


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Aykut'un öyküsüyle ilgili kısaca bir yorum gireyim şimdilik -asıl salvo sonra gelecek-: Konusu iyi, işlenişi seyrek bir öykü olmuş Deli. Örneğin ben karakterin isminin Deli olmasına alışamadım bir türlü. Anlatıcının tercihi olsa ona da tamam diyeceğim ama öyle de gelmedi bana. Su üzerine çokça fantastik kurgu yapılabilirdi gibi geldi bana. Özellikle de cinayet sahnesi daha farklı işlenebilirdi.

Bu arada fantastik ile bilimkurgu arasındaki ayrım sıklıkla dile getirilir bu tür öyküler söz konusu olduğunda. Bununla ilgili internette kısa bir araştırma yaptım. Eli yüzü düzgün iki yazı bulabildim. İlki Orhan Duru'ya ait 1973 yılı Türk Dili dergisinden. İkincisi fantastikedebiyat.com sitesinde Kilgarvan rumuzlu kullanıcı tarafından 2006 yılında kaleme alınmış.

Bilimkurgu Nedir?

Modernin Fantastikteki Durumu


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Merhaba,

Öncelikle eleştiriler ve uyarılar için çok sağolun. Alkış biraz seyrek dokunmuşluk ve elif'in değindiği anlatım bozuklukları yangından mal kaçırma tarzında yazılmasının bir nedenidir. özellkle cinayet sahnesinde kurşun kullanmak istedim. çünkü teknolojinin ne yazık ki son derece temiz ölüm yollarını bulmakta. kansız, acısız vb. ancak cinayetin kirini, paranın hırsıyla bence en güzel kurşun ve kan birleştirir diye düşündüm. zira gelecekte de bu iki kir ve hırs aynı kalacak gibi. yine teknolojinin gittiğini gördüğüm nokta yer yüzündeki yaşam ile ilgili. biraz itiraz ederek yaşayanlar ise mecburen yer altına inecek. bu birazda ironik sanki.

böyle arkadaşlar....

eylemlerim sürecek

buseler.... Huh!


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Aykut'un öyküsüne küçük bir "Ben Olsam Nasıl Anlatırdım" girişi yaptım:

""
DELİRİUM 5000

Bunu bir kez daha yapmıştım. Çalıştığım sıvı transplantasyon merkezinin araştırma gezisi için gittiğim Ti-plex III yerleşkesinde, daha sonra Delirium 5000 adını vereceğim o garip sıvıyı keşfettiğimde.

Dışarıda bardaktan boşanırcasına sülfür dioksit yağıyordu. Bir Allahın kulu yoktu ki bu havada dışarıda durabilsin. Bir zamanlar büyük bakır rezervleri olduğu söylenen bu yaşlı kentte sülfat iyonlarının konsantrasyonu öylesine yüksekti ki, asit yağmurları günde en az iki kez böyle büyük bir şiddetle gökten boşanıyordu. Sıkılaştırılmış elyaf ve alüminyum karışımlarından yapılma, insanı bir kabuk gibi içerisine alan şeffaf şemsiyeleriyle iki kişi hızla ötedeki yıkıntılara doğru koşuyorlardı. Başımı, sığındığım tarihi küçük şapelin inceltilmiş renkli camına yaslayıp göğe baktım. NO2 ve NO3 gazlarıyla yüklü, yağmuru andıran ama insan tenine değme ihtimalini düşünmek bile istemediğim korkunç sıvı, sanki yüzüme çarpar gibi cama vurup garip sesler çıkararak dağılıyordu. İster istemez “İnsanoğlu işte.” sözcükleri döküldü dudaklarımdan. Ağzımı açarak cama dayadım. Sırılsıklam olmayı geçirdim kafamdan.

Sevgiler...


Re: Deli

Delirium diye yazsaydım daha mı güzel olacakmış ne! "Ağzımı açarak cama dayadım" cümlesini çekip bir öykü yazsam diyorum acaba kurgusu güzel bir şeyler olur mu diye aklımdan geçirmedim değil. sanki bilim-kurgudan aynı şeyi anlamıyoruz. yani cümlelerde bolca kimyasal terimler, antin kuntin diyar adları ile süslemek bilim kurguyu bilim kurgu yapmıyor gibi geliyor bana. benim bilim kurguda ya da teknolojinin gittiği yeri görerek teknoloji-kurgu da aradığım şey başka. şimdi aklımdakini yazacağım barış yine öykü yazacak Islık benden önce o yüzden farklı bişey diyeyim: insanın 150 yıl sonra insanın koku alma yeteneği ne olacak? mesela iletişim teknolojileri sayesinde insanlar daha ince parmaklı olur mu? on parmak yazacak ya? ya da sürekli bir şeyleri duymak adına hani kepçe kulaklı olur mu? aşkları nasıl olacak? vücutları simule edip düşüncelerini ekrana yansıtarak mı seks yapacaklar Tüh! ne bileyim sperm bankalarından taksitle çocuk üretecekler mi? ya barış işte düşündüm ben sen de yaz bilim-teknoloji-kurgu-insan konulu bir öykü istiyorum. hemen yarına arial 12 karekter olsun maksimum 1200 kelimeden oluşsun Utangaç


Re: Deli

insanlığın dizginlenemez bencilliği ve vahşiliği sayesinde(bilinçli olarak yüzünden demiyorum) dünyada 150 yıl sonrasında insan yaşamı kalır mı sizce
benim bu konu da şüphelerim var
bilim kurgu olan nedir? sorusunun cevabı bana göre, bilimin henüz kavramsal olarak dahi tartışmadığı(düşlemediği değil) bir olgu ya da nesneyle ilgili olan ama fantastik olmayan şey demek
Jules Verne’in 1865 yıllında yazdığı türünün ilk örneklerinden biri olan Aya Seyahat gibi...


Re: Deli

""
Aykut yazdı:
cümlelerde bolca kimyasal terimler, antin kuntin diyar adları ile süslemek bilim kurguyu bilim kurgu yapmıyor gibi geliyor bana. benim bilim kurguda ya da teknolojinin gittiği yeri görerek teknoloji-kurgu da aradığım şey başka.

Aykut'un yukarıdaki saptamasına katılmamak elde değil. İnsan ister ki Tarkovski gibi çayır çimende geçen bilimkurgu yapsın. Gelin görün ki, yazınsal anlamda şöyle de bir sorun var: Benim öykünün girişinde antin kuntin memleket isimleriyle (aslında asit yağmurları üzerine yapılan deneylerde kullanılan bir çözelti isminin bozulmuş halidir) yaptığım şey, Yaşar Kemal'in "anlatacağım hikâye Çukurova'da geçiyor" demek için yaptığı gezintilerden pek farklı değil.

"Su araştırma firması", "maden tetkik arama" gibi geldi kulağıma; onu "sıvı transplantasyon merkezi"ne çevirdim ki biraz gelecek zamana gidelim. Aykut "gezegen koruyucular" diye bir tanım bulmuş, ben de "ti-plex III" dedim aynı yabancılaştırmayı vermek için. Yağmur yerine sülfür dioksit koydum; hava kirliliğini anlatabileyim diye. Aykut'un başkişisi yağmurun altında döneniyor, benimkisi camdan yağmura bakabiliyor ancak. Bir de uçaklı falan mekânlar bana çok 20. yy.'ı anımsattı. O yüzden daha gotik bir ortam kurarak, mağaralar, yıkılmış şapeller inşa ettim.

Eco "Anlatı Ormanlarından Altı Gezinti" kitabından çok güzel anlatmıştı, yazarın bir ortam yaratabilmek için okuru metin içinde nasıl gezdirdiğini.

Bir ortam yaratmak için, sinemada olduğu gibi görsel olanaklara sahip olunmayınca, hele de bir bilimkurgu öyküsünde bu tür yabancılaştırıcı etmenler kullanmak şart oluyor diye düşünüyorum. Yoksa Aykut'un yazmak istediğini söylediği gibi bir şey yaparsak insan türünün sorunlarıyla ilgili bir makale çıkar ya da inandırıcılığı epeyce düşük (Bkz.: Tahsin Yücel - Gökdelen) bir bilimkurgu atmosferiyle karşı karşıya kalırız.

Tabii, bu demek değil ki, Aykut'un dediği denenemez. Ama çok güç bir şey olduğunu peşinen kabul etmeli.

""
insanın 150 yıl sonra insanın koku alma yeteneği ne olacak? mesela iletişim teknolojileri sayesinde insanlar daha ince parmaklı olur mu? on parmak yazacak ya? ya da sürekli bir şeyleri duymak adına hani kepçe kulaklı olur mu? aşkları nasıl olacak?

Bunları anlatabileceğimiz inandırıcılığı olan bir dünya yaratmak temel sorun.


Re: Deli

Dusuncelerimi ancak yazabiliyorum. Ben de aslinda Baris'in yaklastigi noktadan bakiyorum: Eger 150 yil sonrasini anlatiyorsak, okur gercekten bunu inandirici bulmali. Oykude bu acidan pek cok sorunlu nokta tespit ettim. Asagiya aktariyorum:

""
Etraftakilerin şemsiyelerini açmış, koşar adımlarla sığınacak bir yer arıyorlardı.

"Etraftakiler" olmali sanirim. Bir de semsiyesi olan insanlarin kosar adimlarla siginacak yer aramasi bana biraz garip geldi.
""

Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur hızla yüzüne çarpıyordu.

Bu cumlede bir ifade bozuklugu var sanki. "hizla" sozcugu kaldirilsa hallolur gibi.
""

Etrafındakiler onun deli olduğunu düşünmeye başlamışlardı bile. Düşünsünler, asıl deli onlar. Sorsalar hepsi yağmuru çok sever ama yağmurdan korunmak için her şeyi yaparlar. Çözüm doğaya dönmekte. Doğa ne derse o olur. Su gibi saf olmak lazım. O yüzden benim adım Deli.
Deli, bir su araştırma firmasında mühendis olarak çalışıyordu.

Anlaticidaki ucuncu tekil sahistan birinci tekil sahisa sonra tekrar ucuncu tekil sahisa yapilan degisimin nedenini anlayamadim.
""

O kadar kötü su kullanılmıştı ki, hiç bitmez zannedilen nehirler, büyük kentlerin su ihtiyacını gidermek için, kentlere taşınmış, yatakları değiştirilmişti. Oysa nehirlerin geçtiği bölgeler bu sefer bozulmuş, kurak geçen yaz aylarında susuz kalmış ve çöl oluvermişti. Büyükşehirlerdeki dengesiz ve aşırı tüketime nehirlerde yetmemiş ve nehrin ölmesine sebep olmuştu. Şimdi bir ölüyü diriltmekten başka çare yoktu.

"Su o kadar kotu kullanilmisti ki, ...", "Bu sefer nehirlerin gectigi bolgeler bozulmus, ..." "asiri tuketime nehirler de yetmemis..."

"Oluyu diriltmek" gercekten bir care midir? Mumkun degildir ki bir care olsun. Ama buradaki bicimiyle bu ifadeden beklenebilecek siirselligi gormuyoruz soyleyiste.

""

Hoş, Deli’ye kalsa susuzluktan uçan kuşta kalmamıştı ya neyse.

Hoş, Deli’ye kalsa susuzluktan uçan kuş da kalmamıştı ya neyse.
""

Kurdukları sistemle güya su toplama merkezine aktarıyorlar ama nafile. Yeni nehirler, göller bulmak lazım.

Bu bana biraz inandiriciliktan yoksun geldi. Butun gezegenin fislendigi bir teknoloji ortaminda bulunabilecek yeni nehirler ya da goller olabilmesi pek mumkun gorunmuyor bana.
""

Zaten olan sırt çantasını alarak hava alanına doğru yola koyuldu.

Zaten hazir olan sırt çantasını alarak hava alanına doğru yola koyuldu.
""

Hava alanına gittiğinde sol konulu açan diğer insanların arkasında sıraya girdi.

Bugunun teknolojisiyle bile -eger her insanda bir cip varsa- sol kolu acmaya gerek kalmadan o insanlari ucaga bindiririm ben Smile
""

Yaptığı rezervasyon kimlik numara çipine işlenmişti bile.

Bunu sol kolunu ekrana tuttugunda anlamamis miydik zaten?
""

Uçağa bindiği anda, uçak içindeki elektronik okuyucu alarm vermeye başladı. Bir sabıkalı uçaktaydı.

Bunu ucaga binmeden once neden ortaya cikaramiyorlar? Ayni sistemle bu daha havaalanina girdigi anda bile belirlenebilir, oyle degil mi?
""

Şık ve zarif bir bayan Deli’nin yanına gelerek ilk sırada sabıkalılar için ayrılan yere oturmasını rica etti.

Sabikalilarin Business Class ucmalari gercekten buyuk zariflik. Insanin suc isleyesi geliyor. Smile Ben olsam ucagin en sonuna, hatta belki de o zamanin ucaklarinda ozel olarak tasarlanmis ve bagajlarin kondugu bolmenin yanindaki bir bolmeye koyardim onu.
""

Deli, elbette hem orası gideceğim yere daha yakın diyerek ilk sıraya geçti.

Deli, "Elbette hem orası gideceğim yere daha yakın," diyerek ilk sıraya geçti.
""

Deli, elbette hem orası gideceğim yere daha yakın diyerek ilk sıraya geçti. Kabin görevlisi bir şey anlamamıştı. Ne demekti yakın olmak. Zaten aynı uçakta değil miyiz? Deli mi ne?

Bu cumleler bize Deli'nin gercekten de deli olabilecegini dusunduruyor. Oysa oykunun buraya kadarki bolumunden bunun pek de dogru olmadigini, onun sadece "farkli" oldugunu "biliyoruz". Ben onun yaptiginin bir espri oldugunu dusunmek istiyorum, ama yine de karar veremiyorum bu cumlelerin oykudeki islevine.
""

Yeni kaynaklar bulduğunda yaptığı ilk iş suyu kana kana içmekti. Ne yazık ki insanoğlu bunu unutalı yüzyıllar olmuştu.

Oykunun bugunden yuzyillar sonra gectigini burada anliyoruz. O zaman simdiye kadarki teknolojik ongorulerin oldukca zayif kaldigini birkez daha dusunmeden edemiyorum.
""

Firma yetkilisi, sakinleşir gibi oldu ve arkasını dönerek şimdi değil dedi.

Firma yetkilisi, sakinleşir gibi oldu ve arkasını dönerek "Simdi değil." dedi.
""

Bu su rezervi sayesinde en az yirmi yıl su tabletleri yapacak güce erişecekti. Eğer su tabletleri olmasa nasıl yaşardı insanlar?

Su tabletleri yapmak icin neden gercekten dogaya sivi su olarak bulunan H2O'ya ihtiyac oldugunu anlamadim. Sonucta bu is iki hidrojen bir oksijen atomuna bakar. Onlar da havada (dogada) gani gani var. Havanin kirlenmis oldugunu savunabiliriz, evet, ama bu hidrojen ve oksijen atomlarinin ortadan kalkmasi anlamina gelmez ki. Karbondioksit, karbonmonoksit ve pek cok hiddrojenli molekul bu atomlari yeniden elde etmek icin kullanilabilir.
""

Arkasını döndü, bir su tableti ağzına attı.

Arkasını döndü, ağzına bir su tableti attı.
""

En az bir asır insanoğluna yeter. Sonrasında zaten başka gezegenlere taşınmak zorunda kalacağız diye düşündü. Üç yeni havza! Çok tehlikeli.

Baska gezegenlere tasinma teknolojisini gelistiren insanoglu -tasinacagi gezegenlerde oksijen ve su olmasi zorunlu olduguna gore- neden o gezegenlerden su getirmeyi dusunmuyor?
""

Suda radyo aktiviteye rastladı. Suda trityum vardı. Bu demektir ki yer altı su kaynağını besleyen bir su kaynağı vardı.

Trityum atmosferde, hidrojenin 1018 de biri kadar bulunur. Atmosferdeki trityum, kosmik ışınların meydana getirdiği hızlı nötronların, protonların veya mesonların azot ile reaksiyonundan meydana gelir. Yeryüzünün mevcut trityum miktarı yaklaşık 1 kg tahmin edilmektedir. Trityum nükleer reaktörlerde Lityum-6 izotopunun nötronla bombardımanında elde edilir. ... Bir suyun buharlaşma ve yağmur olup yağma zamanını ölçmek için, içinde trityum bulunan su kullanılır. (Kaynak) Bu bilgiler isiginda alinan su orneklerinde trityum cikmasi gercekten buyuk tesaduf. Yine de su ile ilgili buyuk arastirmalar dolayisiyla buyuk miktarlarda trityum izotopu olusturulup dogaya salindigi dusunulebilir. Buna bir itirazim yok. (Evet, ben de sasirdim!)
""

Aksi durumda suda trityum olmaz ve en az su elli yaşında olurdu.

Aksi durumda suda trityum olmaz ve su en az elli yaşında olurdu.
""

Oldukça sakin görünen firma yetkilisi, kurşunun hiç modası geçemeyecek sağlam iş çıkarıyor dedi.

Oldukça sakin görünen firma yetkilisi, "Kurşun hiç modası geçemeyecek sağlam iş çıkarıyor," dedi.
""

Son olarak firma yetkilisinin de kimlik numarası değiştirdi.

Son olarak firma yetkilisinin de kimlik numarası değiştirildi.
""

İşini yapmış olmanın huzuru ile odasına dönen firma yetkilisi üç yeni su havzası projesi ile ilgili tüm bilgileri yok etti.

Gorevi su havzalarini bulmak olan ve bu amacla buyuk umutlarla kurulan sirketin bir yetkilisinin bu isi yerine getirmek icin tuttuklari Deli'yi cok basit bir hesap sonucunda ortaya cikan aydinlanmanin ardindan ("su bulursak tablet satamayiz") oldurmesi, bana inandirici gelmiyor. Madem ortada boyle basit bir hesap var, ya bu da basindan sirketin kurulus amaclari icinde olmali (yani sirket su arastirmalarini engellemek icin bir paravan olmali) ya da sirket su tableti uretmemeli ve gercekten sivi su ariyor olmali.
aykutdalyan dedi ki:
cümlelerde bolca kimyasal terimler, antin kuntin diyar adları ile süslemek bilim kurguyu bilim kurgu yapmıyor gibi geliyor bana. benim bilim kurguda ya da teknolojinin gittiği yeri görerek teknoloji-kurgu da aradığım şey başka.

Kesinlikle katiliyorum, ama eger isin fiziginden, kimyasindan soz ediyorsak, bunu da bilimsel gerceklere uygun bicimde serimlemeliyiz diye dusunuyorum. Yoksa benim de itirazim yok cayirda gecen bilimkurguya. Yeter ki beni inandirsin o tarihte gectigine... Ayrica bkz.: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?


Re: Deli

Nurten, Barış ve Eren'in yazdıkları okuduktan sonra biraz daha aklımdaki konular netleşti. Cheers özellikle nurtenin söylediği

nurten aksakal dedi ki:
bilim kurgu olan nedir? sorusunun cevabı bana göre, bilimin henüz kavramsal olarak dahi tartışmadığı(düşlemediği değil) bir olgu ya da nesneyle ilgili olan ama fantastik olmayan şey demek
Jules Verne’in 1865 yıllında yazdığı türünün ilk örneklerinden biri olan Aya Seyahat gibi...
insanlığın dizginlenemez bencilliği ve vahşiliği sayesinde(bilinçli olarak yüzünden demiyorum) dünyada 150 yıl sonrasında insan yaşamı kalır mı sizce
benim bu konu da şüphelerim var
bilim kurgu olan nedir? sorusunun cevabı bana göre, bilimin henüz kavramsal olarak dahi tartışmadığı(düşlemediği değil) bir olgu ya da nesneyle ilgili olan ama fantastik olmayan şey demek
Jules Verne’in 1865 yıllında yazdığı türünün ilk örneklerinden biri olan Aya Seyahat gibi...

ben burada biraz kaçar güreşip başka bir yerden işi ele almayı tercih ediyorum. gerçi bunu derken de barış'ın yazdıklarını anımsamıyor değilim. ama ben yine deteknoloji-kurguyu biraz daha deşmek istiyorum. kimi sözlerime katılıyorsunuz ama çok basit başlıklı bir çalışma yapsak birlikte. adı da saat olsa. örneğin 50 yıl sonra saat ve teknolojiyi insanın yaşam tarzıyla birleştirsek ve bunu yarın forumda yazmış olsak ne dersiniz belki bi gıdım daha benim aklımda bir şeyler netleşir? Friends


Re: Deli

Bundan sonraki mesajlar oykuyu tartismaktan cikip daha genel bir bilim kurgu tartismasina evrildiginden, soz konusu mesajlari ilgili basliga tasidik: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?


Re: Deli

Aykut, öykünün yeni versiyonu yok mu ya da yeni bir tekno-kurgu yükleyeceğim diyordun; ne oldu?