UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Değişik Gözle Bakınca

14 Eki 2008
Barış Acar

Değişik Gözle
Cumhuriyet Yayınları
1998
s. 7-18

Son indirilme tarihi: 20 Ekim 2008 (Bkz: Forum İşleyişi).

Kategori:

Re: Değişik Gözle Bakınca

Bir gece kulubünde, barda ya da pavyonda bu işi yapan kadınların hayatlarına dair gerçek bir gözlemim yok, bir çoğumuzun da olduğunu sanmıyorum. Bu tür yerler ve bu ilşki biçimleri hakkında ki tek izlenimim tv filmlerinden ve sinemalardan. Buralarda ki anlatımların ne kadar gerçekle örtüşdüğünü de bilemiyorum dolayısıyla.

Necati Cumalı'nın bu öyküsü ile yeşilçam sinemasının bu yerlere ilişkin bakışı uyuşuyor. Ancak daha az romantizm ile ilgilenen bir sinema bakışında içerisi daha loş ve kötü kokuyor nedense.

Sanki Cumalı bu barda da eşsiz empatisini yanına almış.

Cumalı'nın bu öyküsünün ne kadar gerçekçi olup olmadığı umrumda değil, çünkü yukarıda da söylediğim gibi elimde yeterince done yok bu kıyas için. Ama ben Günay'ın o tuzu kuru beyfendi bakışlarını gördüm ve Lale'nin, yolun sonuna gelmiş bir ilşkiyi hisseden kadın duyarlılığını anlayıp yüreğimde bir sızı duydum. Eh Yusuf'un da aslında Lale'ye gönlünü kaptırmışlığını sezdim doğrusu.


Re: Değişik Gözle Bakınca

""
Caz susuyordu.
(...)
Caz basladi. Eski bir tangoydu calan.
"Caz"in bu kullanimini gorunce aklima arkadasimin basindan gecen bir olay geldi. Anlatmadan edemeyecegim. Izmir'de Cankaya civarinda bir otelin lokanta katinda bir cafe/bar acilir: Jazz Cafe. Bir caz tutkunu olan arkadasim da birkac arkadasiyla birlikte canli muzik olan bir aksam gitmeye karar verir, zira Izmir'de canli caz dinlemek pek o kadar kolay degildir. Arkadaslar uygun gordukleri bir saatte gidip begendikleri bir masaya otururlar. Bir sure sonra elinde gitariyla gencten bir erkek sahne alir ve Turkce pop calmaya baslar. Arkadasim ve arkadaslari biraz sonra cikacak caz grubunu beklemeye baslarlar, ama adam programi uzattikca uzatir. En sonunda dayanamayip garsonu cagirirlar ve cazin ne zaman baslayacagini sorarlar. Garson yuzunde kucumseyici bir ifadeyle gitaristi gosterip "Iste caz", der. Girdigi soktan bir sure cikamayan arkadasim sonrasinda mekani terk etmekten baska care bulamaz. O, tabii, garsonun ve cafe isletmecisinin cazla turkce sozlu pop arasindaki ayrimi bilmemesine icerliyordu, oysa Turkcede cazin baska bir kullaniminin da zamanla yerlesmis oldugundan muhtemelen habersizdi. Batinin koy dugunlerinde canli muzik grubu cagrildigi zaman, "dugune caz cagirmislar" denirdi. Dugunler ya davul-zurnali ya da cazli olurdu. Cazli dugun yapmak bir yerde varsillik gostergesiydi. Tabii tahmin edilecegi uzere o canli muzik gruplari asla caz calmazdi. Elektro baglama, davul (bateri), klarinet, tef gibi calgilardan murekkep grup oyun havalarini icler acisi bir aranjmanla calip insanlari eglendirirdi. Cazi "caz" yapan tam olarak neydi bilmiyorum, sanirim davul-zurna disindaki her seye kisaca caz deniyordu. Simdi oykude boyle kullanildigini gorunce o kullanimi animsadim. Cumali "muzik susuyordu" demek yerine "caz susuyordu" demis...

Necati Cumali'nin iyice usta isi anlatimiyla ilgili daha once Ay Buyurken Uyuyamam'la ilgili yaptiklarimdan baska yorum yapmak istemiyorum. Onun yerine oykude ozel bir yeri olan bir sarkiya deginmek istiyorum.

""
Benim isim bu, dedi. Ayakta durabilecek gibi olduktan sonra, sizinle de, herkesle de ederim...
Lale bunlari soylerken "caz" "I've been kissed before"u caliyor (Cumali oykude "I'd been kissed before" yazmis ama yanlis yazildigini saniyorum). Daha sonra gozleri kapali dans ederken Lale bu sarkinin sozlerini mirildaniyor. Oykude baska hicbir caz parcasinin adi verilmemisken bu sarkidan adiyla soz edilmesi ilgimi cekti. Sarkinin sozlerini gordugumde sarkinin farkini anladim. Lester Lee ve Bob Russell tarafindan yazilan sarkinin sozler soyle:
""
I've Been Kissed Before

I've been kissed before
Arms have held me fast
You can tell by my kiss
You weren't the first
And you won't be the last

With heart and soul I kiss them
And file the memory under M
Tomorrow if I miss them
That may be the only time
I think about them

I've been kissed before
Only fools tell when
I was born to be kissed
To kiss and be kissed
And I'll be kissed again

How hard is broken nightly
A smile that they misunderstood
Unless you treat it lightly
You'd better be going while the going is good

Many loves have I
You were just one more
But someday I'll be kissed
And maybe I'll doubt
That I've been kissed before
That I've been loved before
On that day that I'm kissed....
I'll even deny...
that I've been kissed before

(repeat)

Many loves have I
You were just one more
But someday I'll be kissed
And maybe I'll doubt
That I've been kissed before
That I've been loved before
On that day that I'm kissed....
I'll even deny...
that I've been kissed before


Tam da Cumali'nin capkin kadinlarini anlatiyor bu sarki. Sozleri Turkceye cevirmeyecegim, ama en azindan ozetleyeyim (sarki sozu ozetlemek de nasil bir seyse artik): Daha once pek coklariyla birlikte olmus (ve opusmus) bir kadinin "ben opmek ve opulmek icin dogdum, hic dusunmeden operim, optugumu bir daha hatirlamam bile, hep opustum hep opusecegim. Pek cok kereler asik oldum, sen yalnizca bunlardan birisin. Ama belki bir gun bir opucuk bana daha once opustugumu, daha once asik oldugumu unutturacak", diyor.

Bana Cumali bu oykuyu bu sarki icin yazmis gibi geldi. Bu sarkiyi soyleyen kadin Lale, sarkinin muhattabi ise Gunay. Ustelik sarkinin su bolumu oykude birebir anlatiliyor neredeyse:

""

How hard is broken nightly
A smile that they misunderstood
Unless you treat it lightly
You'd better be going while the going is good

Gunay'in o gulumseyerek selam verisi, Nurten'in de soyledigi gibi cok canli resmedilmis. O selamdan sonra Gunay'in salonu terk edisi ("You'd better be going while the going is good"), Lale'nin karsi koymaya calisisi...

Sarki calarken de Lale Yusuf ile dans ediyor ve Yusuf'un agzindan su sozler dokuluyor: "Beni herkesle bir tutmazsiniz sanirdim..." Bu noktada da oyku kiriliyor. Lale Yusuf'a karsi sevecenlesiyor. Gunay'i kiskandirmaya calisiyor.

Dedigim gibi, Cumali'nin bu oykuyu, sarkinin buyusune kapilip yazdigini dusunuyorum. O nedenle belki sizler de dinlemek istersiniz bu muhtesem sarkiyi. "I've Been Kissed Before" - Rita Hayworth (3'19'', 4.56MB)

Yukarida paylastigim parca Rita Hayworth'un 1952 yapimi Affair in Trinidad filmindeki performansi. Youtube'a ulasabilenler su adresten Hayworth'u bu sarkiyla dans ederken izleme sansina da sahipler (onerilir).

Sarkiyla kurulan paralellige ve anlatimdaki basariya karsin bunun en sevdigim Cumali oykusu olmadigini da belirtmeliyim, sanirim.


Re: Değişik Gözle Bakınca

bol: Özel bir cam içinde likör, şarap, meyve ve maden suyu karıştırılarak hazırlanan içki. (kaynak)


Re: Değişik Gözle Bakınca

Cumalı'nın "Değişik Gözle" kitabını ve dolayısıyla "Aklım Arkada Kalacak"ı "Ay Büyürken Uyuyamam" kitabının hemen arkasından okumuştum. Eren'in de alıntı yaptığı "Caz sustu." kısmına geldiğimde dudaklarıma müthiş bir gülümseme yayılmıştı. Cumalı'nın köy atmosferinden çıkıp bunca farklı bir atmosferi yaratabilmesi ve aynı zamanda benzer bir konuyu işliyor oluşu onun yazarlık gücünü gösteren harikulade bir örnekti. Kitapta ilerledikçe daha çok ikna oldum buna. Sati Faik Ödülünü de sonuna kadar hak ettiğini düşündüm.

Öyküye geldikte, özellikle şu diyaloğu çok başarılı buldum ben:

""
Tuvaletten dönen kadınlardna biri yanında geçerken takıldı:
- Enişte yalnızsın galiba!
Günay kadına döndü.
- Ne o, acıdın mı?
- Niye acıyacakmışım, beter ol!

Konunun bütün dramatik yükünü taşıyan bir diyalog gibi geldi bana bu kısım.


Re: Değişik Gözle Bakınca

Eren temiz iş çıkarmış doğrusu. I've Been Kissed Before müthiş bir şarkı gerçekten. Öyküyle ilişkisi de çok sağlam yakanlamış parçanın. Yeni bir anlam boyutu katmış.

Yorumlar ve şarkı için teşekkürler...

Flowers


Re: Değişik Gözle Bakınca

Öyküden çok eren'in öykü üzerine yaptığı açılımları konuşmak daha yararlı olacak sanırım. Film alıntısı ve şarkı için teşekkürler eren, öykü daha bir anlamlı ve akılda kalıcı oldu sayende. Ama İzmir için anlattığın anıda geçen bir sözüne katılmıyorum. İzmir'de Mavi Kafe var,Alsancak'ta, yıllardır Caz yapmakta ve canlı müziği hergün sürmekte...CAza çok yakın olmasam da burayı biliyorum. Neyse birgün beraber gidebiliriz, şu an ikimiz de çok uzağında olsak da memleketimin... Öyküye gelince; öykü bende tam da siyah beyaz bir Amerikan filmi havası oluşturdu. Sadece şehirlerin, barların ve karakterlerin isimleri farklıydı... Yine de o alışıldık Cumalı öykülerindeki gibi yine öykünün içinde bir yerlerdeydik. nurten aksakal'In da dediği gibi:

""
ben Günay'ın o tuzu kuru beyfendi bakışlarını gördüm ve Lale'nin, yolun sonuna gelmiş bir ilşkiyi hisseden kadın duyarlılığını anlayıp yüreğimde bir sızı duydum. Eh Yusuf'un da aslında Lale'ye gönlünü kaptırmışlığını sezdim doğrusu.


Re: Değişik Gözle Bakınca

Sevgili Eren Rita Hayworth'u izledim. Teşekkür ederim.
Öyküde adı geçen şarkının peşine bir dedektif gibi düşerek bize ulaştırdığın şarkı sözü ve görüntüler için sağol.Sana kocaman kocaman Flowers
ve büyük büyük Alkış