UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Daniil Kharms - Olgular ve Varoluşlar Üzerine. No. 2

20 Oca 2011
eren

İşte bir şişe votka, öldürücü içkiler cinsinden. Onun yanında da Nikolay İvanoviç Serpukov'u görüyorsunuz.

Şişeden alkol dumanı yükseliyor. Nikolay İvanoviç Serpukov'un dumanı burnuyla içine çekişine bakın. Dudaklarını nasıl yaladığına ve kaşlarını nasıl çattığına dikkat edin. Anlaşılan, ona bayağı düşkün ve bunun asıl nedeni içkinin öldürücü içkiler cinsinden olması.

Ama Nikolay İvanoviç'in arkasında hiçbir şey olmadığı gerçeğini de bir köşeye not edin. Bir dolap, çekmeceli bir sandık ya da her neyse öyle bir nesenin yokluğu değil söz konusu olan: kesinlikle hiçbir şey yok, hava bile. İster inanın ister inanmayın, siz bilirsiniz, ama Nikolay İvanoviç'in arkasında havasız bir boşluk ya da hani derler ya, evrensel eter bile yok. Açık söylemek gerekirse, hiçbir şey yok.

Bu, tabii ki, bütünüyle akıl almaz bir şey.

Fakat bunu umursamıyoruz, çünkü bizi yalnızca votka ve Nikolay İvanoviç Serpukov ilgilendiriyor.

Derken Nikolay İvanoviç votka şişesini eline alıp burnuna dayıyor. Nikolay İvanoviç onu koklayıp ağzını bir tavşan gibi oynatıyor.

Artık söylemenin zamanı geldi: Nikolay İvanoviç'in yalnızca arkasında değil, önünde de -gerçekte göğsünün önünde- çepeçevre etrafında da hiçbir şey yok. Herhangi bir varoluşun mükemmel bir yokluğu, ya da eski bir şakadaki gibi, herhangi bir türden mevcudiyetin eksikliği.

Ama, gelin yalnızca votkayla ve Nikolay İvanoviç'le meşgul olalım. Kafanızda canlandırın, Nikolay İvanoviç gözünü dikmiş votka şişesine bakıyor, sonra dudaklarına dayıyor, şişenin dibini yukarı kaldırıyor ve içip bitiriyor -düşünün, bütün şişeyi.

Güzel! Nikolay İvanoviç votkasını içip bitirdi ve afallamış görünüyor. Güzel, tamam! Nasıl olur!

Ve şimdi şunu söylememiz gerekiyor: aslına bakılırsa, Nikolay İvanoviç'in yalnızca arkasında, önünde ya da çepeçevre etrafında değil, içinde de hiçbir şey yoktu, hiçbir şey mevcut değildi.

Elbette, her şey tam da söylediğimiz gibi olduğu halde Nikolay İvanoviç'in kendisi, bu koşullarda hâlâ latif bir varoluş halinde olabilir. Bu, elbette, doğru. Ama işin doğrusu, aslına bakılırsa, Nikolay İvanoviç yoktu ve yoktur. İşin aslı bu.

Sorabilirsiniz: peki votka şişesi? Özellikle, eğer varolmayan Nikolay İvanoviç onu içtiyse, votka nereye gitti? Diyelim ki şişe kaldı. Peki, o zaman, votka nerede? Oradaydı ve aniden artık orada değil. Nikolay İvanoviç'in olmadığını söylüyorsun. Peki bunun açıklaması nedir?

Bu aşamada, tahminler içerisinde kayboluyoruz.

Ama, zaten, ne biz neden bahsediyoruz? Kuşkusuz, Nikolay İvanoviç'in içinde de, dışında olduğu gibi, hiçbir şeyin varolmadığını söyledik. Ne içinde ne de dışında hiçbir şey yoksa, bu demek oluyor ki şişe de mevcut değildir. Öyle değil mi?

Fakat öte yandan, şu önemli: eğer içinde de dışında da hiçbir şeyin varolmadığını söylüyorsak, şu soru ortaya çıkıyor: neyin içinde ve dışında. Belli ki, yine de, varolan bir şeyler var? Ya da belki yok. Bu durumda, neden 'içinde' ve 'dışında' deyip duruyoruz?

Hayır, burada açık bir açmaza ulaştık. Ve ne diyeceğimizi bilmiyoruz.

Şimdilik hoşçakalın.

Yazan: Daniil Kharms (Daniil Dandan müstear ismiyle, 18 Eylül 1934)
Çeviren: Eren İnan Canpolat

Kategori:

Re: Olgular ve Varoluşlar Üzerine. No. 2

Duman,hiçbir şey, yokluk,Herhangi bir varoluşun mükemmel bir yokluğu,herhangi bir türden mevcudiyetin eksikliği

""
Nikolay İvanoviç'in yalnızca arkasında, önünde ya da çepeçevre etrafında değil, içinde de hiçbir şey yoktu, hiçbir şey mevcut değildi.

Varlıkla, boşlukla, olmakla, hiçlikle oynanan sözcük oyunları gibi algıladım. Tek kişilik "bir diyalog". Aklıma Calvino'nun "Varolmayan Şövalye" si geldi. 1959'da yazılmış kitap. Calvino'nun Kharms'ı okuyup okumadığını bilmiyor, okumuş olabileceğini düşünüyorum. Bu bir anlam taşıyor mu, bilemiyorum.
Varolmayan Şövalye'yi arıyorum kitaplığımda uzun uzun. Bulamıyorum.
Bu biraz kafamı karıştırıyor.
Sonra; "Biryerlerdedir" diyorum.

""
“Ağırlıksız atomlardan oluşan bir dünya fikrinin bize çarpıcı gelmesinin nedeni, nesnelerin ağırlığı ile ilgili deneyimimiz olmasındandır; benzeri biçimde, ağırlıkla donanmış dile hayranlık duymasını bilmesek, dilin hafifliğine hayranlık duymazdık.

Edebiyat alanında iki karşıt eğilimin yüzyıllar boyunca savaşım halinde olduğunu söyleyebiliriz: Bu eğilimlerden biri dili, bir bulut veya ipince bir toz tabakası, daha doğrusu bir manyetik itkiler alanı gibi, nesnelerin üzerinden süzülüp geçen ağırlıksız bir öğe durumuna getirmeyi deniyor; öteki ise dile nesnelerin, bedenlerin, duyuların ağırlığını, kalınlığını, somutluğunu iletmeye çalışıyor.” (s.29-30)

CALVINO, İtalo, Amerika Dersleri, Can Yayınları, İstanbul, 1994


Re: Olgular ve Varoluşlar Üzerine. No. 2

Daha bir-iki gün önce Daniil Kharms'tan yeni bir şeyler okusak diye düşünüyordum. Oradan, Eren'in bu öyküleri kitaplaştırmak fikri ve benim illüstrasyon için önerdiğim ressam aklıma geldi.

Ama, acaba, bu öykü de aslında varolmayabilir mi? Varolmayan bir şeyi bir kitabın içine nasıl basabiliriz ki? Hele de onu resimlemek dünyanın en alıkça işi olmaz mı? Öte yandan, kitap da varolmayacağı için ve aslında biz de bu öyküyü kitabın içinde ya da dışında okumuş olamayacağımıza göre, bunca düşüncenin anlamı ne?

İyisi mi, votkadan bir yudum alıp, çok düşünmeden basalım gitsin. Smile


Re: Olgular ve Varoluşlar Üzerine. No. 2

Yazar "tehlikeli sular" da geziniyor.
Barış Acar'ın eli "TEHLİKELİ SIVILAR" a uzanıyor...


Re: Olgular ve Varoluşlar Üzerine. No. 2

Öykünün yazıldığı dönemde bir ara çok popüler olan "eter" (esîr) kavramının tartışıldığı belli oluyor.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Eter_(fizik)

Bağlantısını verdiğim Wiki maddesinin son cümleleri şöyle:

""
Unutulmamalıdır ki, bu kavramın günümüzde hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. İzafiyet teorisiyle var olmadığı kesin bir biçimde kanıtlanmıştır. Yine de bir takım sahtebilimci, new-age'ci ve bilim dünyası tarafından şarlatan olarak adlandırılan kişilerce bu kavram bilimsel birikimi düşük cahil halk kitlelerini kandırmak için kullanılagelmiştir.


Re: Olgular ve Varoluşlar Üzerine. No. 2

Bizim evde de bu Nikolay İvanoviç Serpukov gibi bir fare var. Kendisi keklerin, pastaların, böreklerin, yemeklerin köşelerini, kenarlarını, yanlarını, yörelerini yiyor. Ama ne içinde ne dışında ne önünde ne de arkasında hiçbir şey yok. Dolabı bir açıyoruz, daha 10 dakika önce orada olan bir dilim kek yalan olmuş. İkimiz de şaşkınlıktan küçük dilimizi yutacak gibi oluyoruz. Ama yutmuyoruz.


Re: Olgular ve Varoluşlar Üzerine. No. 2

Ben de genelde kitaplarda bu "Serpukov"cu yaklaşımı yaşıyorum. Özellikle kitapların bir süre sonra dağıldığını düşünüp, onları toparlamaya kalktıktan sonraki günlerde bu eğilim daha da çok artıyor. Bazen kitapların benim onları arayan gözümden kaçmanın, kurtulmanın bir yolunu bulduklarından şüpheleniyorum. Bazen de bir şekilde o tahta rafların arasında yer değiştirmenin bir yolunu bulduklarından...

Aslında bu duygu günlük yaşamımızda çeşitli şekillerde her zaman karşımıza çıkıyor da... Nedeni de belki arayışın, beklentinin karşılığı olmayan bir "mevcut", bir "varlık" söz konusu olduğunda. Belki de zamanla uzmanlaşmış bilinç-bilinçaltı-göz ittifakının oyunları, baktığımız her şeyi süzmelerinin etkileri. Bilemiyorum. Uzaklaştım sanırım konudan.