UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Çöp

12 Ara 2009
eren

-Kim o?
-Çöööp!
-Hasan Efendi, sen misin?
-Çöp varsa alayım.
-Çöp, dedin de aklıma geldi. Dün akşam çay içmeye kaynımları çağırdık. Onlar da kuyruklarına üst kat komşularını takıp gelmişler. Bizimki "ne zamandır görüşmüyoruz, kek, pasta bir şeyler de yap," demişti. Benim de bu yanlarım falan nasıl ağrıyor. Neyse, bir şey demedim. Sabahtan oturdum, bunlara kek, kurabiye, börek, tatlı, tuzlu çeşit çeşit hazırladım. Bizimkini biliyorsun. "Kendi misafirin olunca seksen çeşit yaparsın, benimkiler gelince bir çayı vermeye gönül indirmezsin," deyip durur. Onun lafının altında kalacağıma taşın altında kalırım. Makbule hanımlar çaya çağırdı, onlara bile gidemedim hazırlık yapacağım diye.

Neyse efendim bunlar geldi. Kendi çocukları zaten yerinde durmaz yaramazın teki. İki de üst kat komşularının var bunun gibi. Evin altını üstüne getirdiler. Ben de sürekli mutfakla oda arasında öteberi taşımaktan bunlara bakamadım. Sanki o kadar hamurişi yetmiyormuş gibi, bir de bizimki kestane kebap istemez mi misafirlerin önünde. "Yok" da diyemedim. Ben o kadar işin üstüne bir de kestanelerle uğraşırken meğer bu velet ötekileri de alıp yatak odasına gitmiş. Şeker, çikolata arayacağız diye odada dökmedik çekmece, açmadık dolap bırakmamışlar. Yatak odasında şekerin ne işi varsa artık? Anaları şekeri, çikolatayı saklıyor herhalde bunlardan, bunlar da alışmış her yeri karıştırmaya.

Bir şey bulamayınca bu sefer gardrobun üstüne çıkmaya çalışmışlar. Önce dikiş makinesinin üstüne çıkmışlar. Boyları yine yetmeyince onun üstüne bir de banyodaki tabureyi getirip koymuşlar. Biri çıkmış sandalyeye, ötekiler de güya buna yardımcı oluyorlar. Birinin ayağı kaymış, düşmeyeyim derken ötekileri de çekmiş. Üçü birden makinenin tepesinden düşmüş. Biri kafasını yere çarpınca yaygarayı kopardı. Biz önce neye uğradığımızı anlamadık. Sonra apar topar yatak odasına koştuk. Yatak odasını öyle görünce kötü bir şey oldu sandık. Sonra mesele anlaşıldı. Ama biz ne olduğunu anlamaya çalışırken kestaneler sobanın üstünde kavrulmuş, kömür gibi olmuş. Bir de döndük ki oturma odası duman içinde kalmış; göz gözü görmüyor. Bu sefer de pencereleri açalım, odayı havalandıralım derken bizimki üşütmesin mi? Şimdi içerde yatıyor.

Kaynım da komşusu da yerin dibine girdiler tabii. Çocuklar dayağı yedi yemesine, ama çocuk bu, uslanmaz ki! Şimdi ağlar, iki dakika sonra yine yapar! Bereket bizim çocuğumuz yok Hasan Efendi. Bir de bizim olsaydı, ne zor olurdu, kim bilir?
-Çöp var mı?
-Çöp mü?

Kategori:

Re: Çöp

Eren, hoş geldin!

Yazmıyor bir şey, şimdi o yaban ellerde Türkçeyi de unutucak diye söylenip duruyordum kendi kendime. Hiç de unutmamışsın vallahi.

Öyküyü çok sevdim.
Bizimkilerden bilirim bunun didişmesini, okuyunca çok güldüm:

eren dedi ki:
"Kendi misafirin olunca seksen çeşit yaparsın, benimkiler gelince bir çayı vermeye gönül indirmezsin," deyip durur. Onun lafının altında kalacağıma taşın altında kalırım.

Bu da öykü kişisini öyle sahici kıldı ki gözümde.

eren dedi ki:
Anaları şekeri, çikolatayı saklıyor herhalde bunlardan,

Sorunlu gelen cümle:

eren dedi ki:
Kendi çocukları zaten yerinde durmaz yaramazın teki.

Karı kocaya ait bir çocuktan söz ediliyor ama cümlede 'çocuklar' diye kullanılması 'yaramazın teki'yle sorun yaratıyor.

Ellerine sağlık...


Re: Çöp

Elif'in de değindiği gibi bir çoğumuza oldukça tanıdık gelen söylenmeler öyküyü yüzümde hınzır bir tebessümle okumama vesile oldu.

""
Benim de bu yanlarım falan nasıl ağrıyor. Neyse, bir şey demedim.
Gönül o misafirlere hizmet etmek istemeyince insanın ya yanları ağrır ya başı ya da beli tutmaz değil mi?
""
Sanki o kadar hamurişi yetmiyormuş gibi, bir de bizimki kestane kebap istemez mi misafirlerin önünde. "Yok" da diyemedim.

Elbette erkek de misafirleri ayrıca onure etmek için ya meyve ister ye çerez ya da her ne olursa olsun bir şey buyuyur. Eee serde evin reisi kimmiş onun da altını çizmek gerekecek değil mi?

Ancak öyküde bana garip gelen, yadırgadığım bir yer oldu. Çöpü almak için gelen apartman görevlisi ile ayak üstü bunca şey konuşulur elbette ama sanki görevli kadın olursa bu olanaklıymış gibi görünüyor. Bilemiyorum belki de ben aksine şahit olmadığım için yadırgamışımdır.

Bu güzel öykü için teşekkürler.


Re: Çöp

Eleştirileriniz için teşekkürler. Sanırım öyküden çok mesel gibi oldu, ama bunun tek başına bir kusur olup olmadığını bilmiyorum Smile

Barış bu aralar biraz yoğun olacak gibi görünüyor. Onun yokluğunda Cihan'a moderasyon faaliyetinde yardımcı olabilmek için buralarda olmaya çalışacağım. Fazla ortalarda görüneceğimi sanmıyorum. Gelebilirsek Ankara'da görüşmek üzere...


Re: Çöp

Çok beğendim öyküyü. Tam benim bayıldığım tarz. Bravo!
Thumb Up Alkış


Re: Çöp

Çağan dedi ki:
Çok beğendim öyküyü. Tam benim bayıldığım tarz. Bravo!
Thumb Up Alkış

Beğenmenize sevindim. Eleştiriler ışığında yeniden ele almaya çalışacağım en yakın zamanda...


Re: Çöp

Eren'i burada gördüğüme sevinmiştim ki, ortalarda fazla görünmeyeceğine dair notunu okudum; buna sevinemediğimi söyleyerek baskı yapmak istemem. Wink
Ve uzun aradan sonra Eren'i bir öykü ile görmek daha da güzeldi. Öykü çok sıcak geldi bana; az önce komşu anlatmış kadar yakın.
Öyküde en çok sevdiğim; iki kişi konuşuyormuş görünse de her ikisinin de kendine dönük olması, aslında konuşmanın olmaması. Çöpçü çöpünü alıp gitmenin derdinde olmalı ki, hiç soru sormuyor, kadınsa yalnızca anlatacaklarını anlatmak istiyor olmalı ki yalnızca anlatıyor. Kent yalnızlaşmasının ilk işaretleri... ben bu diyalogsuzluğu çok sevdim. Gene de Nurten'in şu eleştirisine katılıyorum

nurten aksakal dedi ki:
Ancak öyküde bana garip gelen, yadırgadığım bir yer oldu. Çöpü almak için gelen apartman görevlisi ile ayak üstü bunca şey konuşulur elbette ama sanki görevli kadın olursa bu olanaklıymış gibi görünüyor.
Burada ben de şu duyguyu yaşadım kapıcı sırf kadın bunları anlatsın diye girmiş öyküye sanki, daha oturması gereken bir şeyler var sanki.
Eren'in aklına ve ellerine sağlık.


Re: Çöp

Eren, forumdaki karizmana diyecek yok; e Elif,kaygılanma gördüğün gibi bırak dili, evlerde konuşulan dili bile unutmamış Eren. Tebrikler ve teşekkürler bu sıcak kadın öyküsü için Alkış


Re: Çöp

cihan dedi ki:
Tebrikler ve teşekkürler bu sıcak kadın öyküsü için

Huh! Confused


Re: Çöp

İlginiz için teşekkürler. Dili unutmaktan değil de kendime başka kimsenin anlamadığı yeni bir dil icat etmekten korkuyorum. Dar çevrelerin hep öyle bir sorunu olmamış mıdır? Kendi terminolojileri içine hapsolup gerçekle bağlarını kaybetmeye başlarlar. Babil kulesinin kendilelrine ayrılmış katında bir tuhaf lisanı yeniden üretip dururlar. Öyle olmak daha korkutucu geliyor bana. "Dili unutmak," bütün dehşetine rağmen, hiç olmazsa "doğaya dönmek" gibi romantik bir çağrışım yapıyor.

Nurten Öztürk dedi ki:
Burada ben de şu duyguyu yaşadım kapıcı sırf kadın bunları anlatsın diye girmiş öyküye sanki, daha oturması gereken bir şeyler var sanki.
Bunu da üzerine düşüneceğim eleştiriler arasına aldım. Fakat yine de öykünün bu konuda savunmasız olmadığı kanaatindeyim. Düşüneyim...


Re: Çöp

Uzun aradan sonra ben de bir iki kelam edeyim istedim.

Öyküde bana en sıcak gelen, konuşmalardaki dil oyunları da diyebileceğim kıvrak kullanımlardı.

""
-Kim o?
-Çöööp!

"Kim o?" sorusuna verilecek en güzel cevabı vermiş diye düşünüyorum Hasan Efendi ya da

""
Çöp, dedin de aklıma geldi. Dün akşam çay içmeye kaynımları çağırdık.

Çöple gelen kayınlar. Gerçekten de kayın dediğin ancak öyle gelmez mi?

""
Benim de bu yanlarım falan nasıl ağrıyor.

Bu kullanıma ilk kez Çağan'ın bir ifadesinde tanık olmuştum. Sanki Eren buradan duymuş gibi de hissettim. Hoşuma gitti.

Öyküdeki en hınzır cümlelerden biri:

""
Yatak odasında şekerin ne işi varsa artık?

Gülümsedim.

Peki bütün bu çene çalmanın sebebi ne diye de sormadan edemedim kendime. Şu cümle biraz fikir verir gibi geldi:

""
Bu sefer de pencereleri açalım, odayı havalandıralım derken bizimki üşütmesin mi? Şimdi içerde yatıyor.

Sanki kocasına ne olduğunun izahati gibi geldi bu uzunca çene çalma. Ama yine de:

""
Bereket bizim çocuğumuz yok Hasan Efendi. Bir de bizim olsaydı, ne zor olurdu, kim bilir?

asıl kırılma noktasının yukarıdaki cümle olduğunu düşünüyorum. Nedenini açıklamak uzun sürer herhalde. Sadece kadınların çocuk aşerme durumlarına fazlaca tanık olduğumu söyleyerek geçiştireyim.

""
-Çöp var mı?
-Çöp mü?

Bu son diyalog ise kanımca öyküyü bambaşka yerlere çekebilecek nitelikte. Şöyle ki:

""
-Çöp var mı?
-Zaten bu döktüklerim çöp değil miydi?

""
-Çöp var mı?
-Sen tek sırdaşımsın, çöple ne alakan var?

""
-Çöp var mı?
-İşin gücün çöp, adam yerine koyup laf edende kabahat.

ya da

""
-Ne çok laf dinlettin. Başka maruzatın var mı?
-Çöp mü?

""
-Bu kadında iyice tırlattı, bana ne kardeşim senin kaynından. Aklından zorun var mı?
-Çöp mü?

""
-Milleti çekiştirmese olmaz. Daha dedikodun var mı?
-Çöp mü?

Eren'e bol bol çöp dökmesi dileklerimle... Ben dinlemeye çoktan hazırım. Laughing out loud


Re: Çöp

Barış'a öyküye, zaman zaman ihmal ettiğimiz, yapı çözümlemesine dayalı bir yaklaşımla eğilerek ufkumuzu genişlettiği için kendi adıma teşekkür ederim.


Re: Çöp

Ben de...


Re: Çöp

elif cinar dedi ki:
Ben de...

Doğru anladıysam Elif de Nurten'in adına Barış'a teşekkür ediyor. Ben de geri kalmak istemem doğrusu. Ben de Barış'a Nurten'in adına teşekkür ediyorum. Yok mu artıran?

O değil de, öykü benim için de ilginç bir hal almaya başladı Smile


Re: Çöp

Evet evet, onu demek istedim. Bununla ilgili Nurten Öztürk'ün bir öyküsü ya da bir öyküde bununla ya da şununla ilgili bir bölüm vardı.

Biri emek verip bir cümle kuruyor, öteki hiç zahmetsiz, ben de, diyerek başkasının kurduğu cümle üzerinden düşüncesini bildiriyor. Kolaya kaçan insan tipini eleştiriyor idi Nurten Öztürk. Ben kolaycılık değil de bir incelik yaptım, kimsenin vaktini almayayım diye uzatmadım. Nurten'in Öztürk olanı bu yoruma ne der, bilmiyorum.


Re: Çöp

Şimdi ne diyeyim ki Elif'in Çınar olanına. Bence de, desem konu sarpa saracak. Ne diyeyim? Smile Wink


Re: Çöp

""
O değil de, öykü benim için de ilginç bir hal almaya başladı

Eeeee tabii ki "sanatçı ancak ne yapmak istediğini bilir, ne yaptığını bilemez" dememiş boşuna Sartre. Laughing out loud


Re: Çöp

nurten aksakal dedi ki:
Eeeee tabii ki "sanatçı ancak ne yapmak istediğini bilir, ne yaptığını bilemez" dememiş boşuna Sartre

Vay! Ne güzel demiş Sartre, ne güzel anımsamış Nurten.
Good

Amanın, sakın Eren üzerine alınmasın. Onu uzun bir aradan sonra henüz bulmuşken... Eren'in öyküsüne dair değil bu beğeni. Genel olarak, ne güzel demiş Sartre yani.