UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Çocuk Edebiyatı

11 Tem 2008
eren

Samed Behrengi'nin masallarını ilk okuduğumda ortaokuldaydım sanırım. Kitabın adı da Küçük Kara Balık'tı yanlış anımsamıyorsam. O kitapta okuduğum masalların tadı damağımda kalmıştı. Sonra yazarın masallarının toplandığı bir kitap geçti elime: Toplu Masallar. Su Yayınları arasından çıkmış. Bunca yıldır görmediğim bir arkadaş gibi tekrar okumaya koyuldum Behrengi'nin masallarını.

Çocuk edebiyatı oldukça özel bir alan. Konular gibi sözcüklerin, cümlelerin de oldukça dikkatli seçilmesini gerektiriyor. Çocukları aptal yerine koymadan, onların anlayacağı sözcükleri bularak anlatmak gerekiyor öyküyü. Behrengi bunu başaran yazarlardan. Öykülerini fazla karmaşıklaştırmadan ama işi bayağılığa da dökmeden anlatabiliyor anlatacaklarını. Yoksul çocukların sevgiyle ördükleri dünyalarını kolaylıkla gözler önüne seriyor.

Kitabı okuduktan sonra zihnimde bir soru filizlendi: masallarda bulunan şiddet öğelerinin çocuk edebiyatında aynen kullanılmasının çocuk üzerindeki etkisi ne olabilir? Küçüklüğümde dinlediğim başka masallarda da kelle kesen padişahlar, masalların sonunda öldürülen kötüler, kolları bacakları kopan insanlar ve hayvanlar anımsıyorum. Bunlara benzer şeyler Behrengi'nin masallarının da bazılarında var: ölümle sık sık karşılaşıyoruz. Her kötülüğün ölüme cezalandırılması, hatta padişahların durup dururken kelle vurdurmaları ne derece doğal? Bir çocuk bununla ilgili neler düşünür? Buna paralel bir diğer şeyse masallarda görmeye alışık olduğumuz bir mutlu son biçimi. İyiler, kazanırlar ve bolca parayla, şanla, şöhretle, ya da iktidarla çevrelenmiş bir dünyada sosuza dek mutlu yaşarlar. Bu bana bugünden baktığımda pek de mutlu bir son gibi görünmüyor. Ya da en azından çocuklara anlatılması gereken bir mutlu son biçimi değil. Her şeyin paraya ya da iktidara tahvil edildiği masallarla büyüyen çocuklar bu masalları unuturlar mı acaba? O paranın peşine düşmek için ahlâklarından ödün vermeleri gerektiğinde nasıl kararlar verirler? Başkalarına şiddet uygularken bunun doğanın yasası olduğunu düşünmezler mi? Biz onlara yaptıklarının yanlış olduğunu söylediğimizde çelişkiye düşmezler mi?

Çok mu basit düşünüyorum? Bunu bilemedim. Ne var ki, masalların çocukların düşünce dünyalarını biçimlendirmekte önemli etkileri olabileceğini ve bu nedenle bu işin önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Kategori:

Re: Cocuk Edebiyati

Bazı arkadaşların isimlerini her başlığın altında görmek mümkün. Durmadan yeni başlıklar açıp uzun uzun yazıyorlar. Kıskandığımdan değil ama mesela Eren, nereden buluyor bu kadar zamanı. Biz onu oraya çalışmaya gitti sandıydık.
Eline sağlık Eren'in. Çocuk Edebiyatıyla ilgili yazısını okudum. Üç hafta önce Eğitim Sen'de çocuk kitapları üzerine bir sempozyum yapıldı. Yeteri kadar değil ama, yüzün üzerinde çocuk katılmış. Kitapları eleştirmişler, çocuk öyküleri yazan katılımcılara sordukları sorularla dudak uçuklatmışlar.
Günümüzde, masallardaki padişahların kelle vurdurmaları vs. masum kalıyor. Bilgisayar oyunları, çizgi filmler... biliyorsunuz. Masallardaki korku unsurlarının çocuğun psikolojisini olumsuz etkilediğini sanmıyorum. Bununla ilgili bir yazı okumuştum, kimi zaman çocuğun gelişimiyle ilgili olumlu sonuçları bile olduğunu yazıyordu. Günümüz çocukları sandığımız kadar masum değil, ne yazık ki çocuk gibi kalamıyor. Bir reklam vardı. Orkid reklamı mıydı neydi. Sennur Sezer bu reklam filminin çocuklar üzerindeki etkisini, onların henüz öğrenmemesi gereken kimi bilgileri zamanından önce öğrendiklerini bunun bir şiddet olduğunu anlatıyordu yazısında. Çocuk reklam filmine alık alık değil de, kurnazaca gülümseyerek bakıyorsa artık o çocuksu saflığnı yitirmiş demektir diyordu. Bu iyi bi şey mi kötü bi şey mi bilmiyorum. Olup olmadığını şimdiki çocuklar birer yetişkin olduğunda onların yapıp ettiklerini gördüğümüzde anlayacağız. Önüne geçmek pek mümkün değil.


Re: Cocuk Edebiyati

Merhaba Eren,
Mehaba Elif.
Ben özden.
Barış'a çocuk edebiyatı için ne okunabilir diye sormuş idik. Barış da Eren ve Elif daha iyi bilir demişti.
O zaman soruyorum: 6-7-8.sınıfların okuyabileceği yazarlar kimlerdir acaba.
teşekkürler.
görüşmek üzere..


Re: Cocuk Edebiyati

ozozutemiz dedi ki:
Merhaba Eren,
Mehaba Elif.
Ben özden.
Barış'a çocuk edebiyatı için ne okunabilir diye sormuş idik. Barış da Eren ve Elif daha iyi bilir demişti.
O zaman soruyorum: 6-7-8.sınıfların okuyabileceği yazarlar kimlerdir acaba.
teşekkürler.
görüşmek üzere..

Merhaba Ozden,
Esasinda bunu benden daha iyi bildiginden emin oldugum biri var, o da Fistikci Sahap. Belki bir ara foruma girdiginde bu konuda yardimci olabilir. Ben en fazla o yillarda hangi yazarlari okumus oldugumu dusunerek yanitlamaya calisabilirim bu sorunu. Bu da, pek doyurucu bir yanit olmaz sanirim. Elif'in de yegenleri oldugunu biliyorum. O nedenle onun da cocuk edbiyatina benden daha asina oldugunu dusunuyorum. Dogrudan bana sorulan bir soruyu baskalarina yonelendirmeyi sevmem, ama bu durumda gercekten soyleyebilecek cok fazla seyim yok. Belki Fistikci Sahap'in foruma girip dusuncelerini paylasmasina araci olabilirim. Smile


Re: Cocuk Edebiyati

Eren teşekkürler. umarım fıstıkçı şahap foruma girer.


Re: Cocuk Edebiyati

Merhaba Özden,

6. sınıf için Rıfat Ilgaz'ın "Bacaksız" serisinin uygun olabileceğini düşünüyorum. Muzaffer İzgü'nün Ökkeş serisi var bir de. O da 6.sınıf için uygun. Ben, nedense, yerli yazarları sıralamaya başladım ama Andersen'i de unutmadan ekleyeyim.

7. sınıftan sonrası, sen ne düşünüyorsun bilemem ama, bir hayli sıkıntılı bana göre. Ben aşağı yukarı o yaşlardayken giysi satın almak istediğimizde, bir türlü üzerime göre bir şey bulamazdık. Ne küçüksün ne de büyük. Bu tuhaf bedensel durumun tekstildeki adı "garson beden" olmaktı yanlış anımsamıyorsam. İşte o garson beden çocuğa ya da gence göre giysi bulmak nasıl zorsa kitap bulmak da öyle zor. Ne çocuk ne genç; ne soyut düşünme becerisini tam kazanmış ne de bunun uzağında. Öyle iki arada bir derede bir durum işte. Üstelik kılık- kıyafet açısından iyi kötü bir çözüm üretilmeye çalışılmış; yazınsal olarak o da yok pek. Yetişkinler için yazılmış kimi kitapları önerebilirim bu nedenle.

Rıfat Ilgaz'ın kimi kitapları uygun olur diye düşünüyorum: Halime Kaptan, Hababam Sınıfı, Karadeniz'in Kıyıcığında. "Cumhuriyet Dönemi Yazarlardan Çocuklara Hikâyeler" adlı bir kitap var bende. Mehmet Seyda'nın derlemesi. Bendeki baskısı eski. En son Altın Kitaplar'dan çıkmıştı yanlış anımsamıyorsam.

Talip Apaydın, Şükran Kurdakul, Sait Faik, Abbas Cılga, Tarık Dursun K., Aydın Hatipoğlu ("Ali'nin Pet Şişesi" adlı bir öykü kitabı vardı sanırım), Bekir Yıldız'ın kimi öyküleri uygun olur. Ama elbette tam bilemiyorum hangi öykü kaçıncı sınıfta daha ilgi çekici bulunur. Gülten Dayıoğlu'nun "acemilik" Smile dönemi öykülerinden de beğendiklerim olduğunu anımsıyorum. Okumadıysan öneririm. Bir göz atman iyi olabilir.

Yaşar Kemal'in "Üç Anadolu Efsanesi:..." kitabı da iyi olabilir. Masal tadında halk öyküleri.

Ben daha çok bizden önerilerde bulunmaya çalıştım; ama Oscar Wilde, Charles Dickens, Ballantyne, Hector Malton, Stevenson ve elbette Antoine Saint-Exupery yerli olmayan abilerimizden önerebileceklerim.

Hangi tür için öneri istediğini bilemediğim için bunlar geliverdi aklıma. Hemencecik sıraladım ben de. Smile


Re: Cocuk Edebiyati

Ben tam olarak yaş grubu ayrımı yapamamakla birlikte ortaokul sıralarındayken Steinbeck okuduğumu anımsıyorum. İnci, Fareler ve İnsanlar, hatta biraz fazla ileri gidip Gazap Üzümleri'ni bile okumuştum.

Küçük Prens her yaş için farklı anlamlara sahip olduğu için o kesin zaten. Sonra Richard Bach'tan Martı.

Ayrıca Aziz Nesin öyküleri muhteşen olur bence.


Re: Cocuk Edebiyati

Evet evet Aziz Nesin! Ağzımdan aldın Good


Re: Cocuk Edebiyati

Benim doğrudan kitap ismi kalmadı aklımda, senin önerebileceklerin var mı Nesin'den?

Bir "Işık Hızına Ulaşan Sinek" öyküsü hatırlıyorum ama, neredeydi, tam adı neydi; tam bir muamma?


Re: Cocuk Edebiyati

Rıfat Bey Neden Kaşınıyor, Rüyalarım Ziyan Olmasın.

Bunlar okuduğumu anımsadıklarım. Birkaç tane daha vardı sanki. Ama o kadar uzun zaman oldu ki... Sanırım ne desem yalan olacak Düşünceli


Re: Cocuk Edebiyati

Buldum.

Anıtı Dikilen Sinek

""
çocukken okuduğum ve çocukken okunan şeylerin unutulmaması ayrıcalığı sebebiyle hala hatırladığım, aziz nesin'in bir öyküsü.
pencereleri kapalı evden dışarı çıkmak için çare arayan sinek, ders çalışmakta olan evin çocuğunun kitabından eğer ışık hızına ulaşırsa canım ardına geçebileceğini öğrenir. ve ışık hızına ulaşıp camın diğer tarafına geçebilmek için, tüm gayretiyle tekrar tekrar deneyerek cama hızlı dalışlar yapar .
evdeki diğer sinekler bu çabasını desteklemezler, başarması bu kadar güç bir işin ardında kendini paralamasını anlamsız bulurlar. ama sinek onları dinlemez ve son denemesinde en hızlı uçuşunu yapar; cama yapışır.
diğer sinekler hayattayken desteklemedikleri sineğin, imkansız görünen hedefine ulaşmak için hayatını feda edişini değerli bulurlar ancak. bir şeyleri değiştirmeye çalışmak değil, ölüm yüceltilir. cama yapıştığı yer de, ölen sineğin anıtıdır artık. ama bunun da bir anlamı yoktur. çünkü, bir kaç dakika sonra evin hanımı gelir ve elinde bir bezle anıtı dikilen sinekten arta kalanları siler. ne anıt kalır ne sinek. hepsi unutulur.
(flying snow, 12.08.2006 21:58 ~ 22:46)

Kaynak: Ekşi Sözlük


Re: Cocuk Edebiyati

dikkat gülay konuşuyor Laughing out loud
Fıstıkçı Şahap'a, Barış'a, Eren'e çok teşekkür ediyorum.
Fıstıkçı Şahap'ın gerçekten varolması beni sevindirdi Tongue
Bu konuda haberleşelim. (İnternetimiz bağlanınca. miisafir olduğumuz evin internetini kullanıyoruz şu anda. bu not barışa Utangaç


Re: Cocuk Edebiyati

Rica ederim.

Bir türlü hafızamda yer bulamayan Türkçenin sert ünsüzlerini, ancak kendisinin mukaddes adını mırıldandığımda yanılmadan sıralayabiliyorum. Durum böyleyken Fıstıkçı Şahap'ı aramızda yaşatmamak vefasızlık olurdu. Smile

Ama sanırım haberleşeceğimiz konu çocuk edebiyatı değil mi? Smile


Re: Cocuk Edebiyati

""
Kitabı okuduktan sonra zihnimde bir soru filizlendi: masallarda bulunan şiddet öğelerinin çocuk edebiyatında aynen kullanılmasının çocuk üzerindeki etkisi ne olabilir? Küçüklüğümde dinlediğim başka masallarda da kelle kesen padişahlar, masalların sonunda öldürülen kötüler, kolları bacakları kopan insanlar ve hayvanlar anımsıyorum. Bunlara benzer şeyler Behrengi'nin masallarının da bazılarında var: ölümle sık sık karşılaşıyoruz. Her kötülüğün ölüme cezalandırılması, hatta padişahların durup dururken kelle vurdurmaları ne derece doğal? Bir çocuk bununla ilgili neler düşünür? Buna paralel bir diğer şeyse masallarda görmeye alışık olduğumuz bir mutlu son biçimi. İyiler, kazanırlar ve bolca parayla, şanla, şöhretle, ya da iktidarla çevrelenmiş bir dünyada sosuza dek mutlu yaşarlar. Bu bana bugünden baktığımda pek de mutlu bir son gibi görünmüyor. Ya da en azından çocuklara anlatılması gereken bir mutlu son biçimi değil. Her şeyin paraya ya da iktidara tahvil edildiği masallarla büyüyen çocuklar bu masalları unuturlar mı acaba? O paranın peşine düşmek için ahlâklarından ödün vermeleri gerektiğinde nasıl kararlar verirler? Başkalarına şiddet uygularken bunun doğanın yasası olduğunu düşünmezler mi? Biz onlara yaptıklarının yanlış olduğunu söylediğimizde çelişkiye düşmezler mi?

Masallarda şiddet ögelerinin sıkça yer almasını, bu türün kökeninin, sözlü edebiyata dayanmasına yorabilir miyiz dersin? Olağan dışı varlıklar halk edebiyatında sıkça yer alıyor çünkü. Çocuğu korkutmanın, ona akıl vermenin, itaat etmeyi öğretmenin en etkili yollarından biriymiş anladığım kadarıyla.

Üstelik yalnızca çocuklar düşünülerek de ortaya konmamış. Yetişkinler için hem masal "uydurmak" hem anlatma becerisine sahip olmak hem de masal anlatılan ortamlarda bulunmak önemli bir sosyal etkinlik.

Behrengi'nin masalları da geleneksel masallara çok benzer. Ne idüğü belirsiz yaratıkların cirit attığı, kusursuz kahramanların yer aldığı; bu kahramanların yaptıklarından yola çıkarak "çalışır, dişini sıkarsan sen de güçlü olursun" gibi yaşam deneyimlerinin aktarıldığı masallar değil elbette bunlar. Ama sözlü geleneğin masallarıyla benzer ögelere sahip: ölüm, kötünün cezalandırılması, üvey anne zulmü yaşayan kız çocuğu vb.

Çocuklar için yazdığı bir mektupta "Çocuklar masallarımı yalnızca eğlenmek için okumamalı" diyordu Behrengi. Yaşamı sorgulatmak istiyor. Buna bir itirazım yok elbette. Ama bence yalnızca eğlendirmek için de masal yazılabilir. Ya da çocuk yalnızca eğlenmek için masal okuyabilir. Kaldı ki çocuktan başka türlüsünü beklemek ne derece doğrudur bilemiyorum. Behrengi'nin kimi masallarında, bu yapmak istediğini çocuğun gözüne soktuğunu düşünmüştüm.


Re: Çocuk Edebiyatı

dar zamanda iki satır yazmadan geçemedim. ben de steinbeck'leri ve aziz nesin, reşat nuri güntekin halide edip vesaire okurdum ortaokuldayken, hele aziz nesin bitirdikçe yenisi alınası.. hepsi okunabilir hem eğlendirir de.. ökkeşler bir yaz tatilinde bitmişti, bittiğine çok üzülmüştüm. aziz nesinlerden biraz daha ağır gelmişti bana muzaffer izgü ama aziz nesin'den sonraki aşama olarak düşünülebilir; 8. sınıf belki..şiddet middet meselesine gelince ben bir kere ömer seyfettin elime geçtiğinde o şiddetten o kadar "ürkmüştüm" ki bomba isimli öyküsü sadece bir kere okumama rağmen ve okuduğum kitaplar konusunda çok zayıf bir hafızam olmasına rağmen hala çok net aklımdadır ve o zaman hisstetiğim gerginliği ömer seyfettin ismini duyunca yeniden hissedebilirim.


6-7-8 ne okur?

Ben de bir ilköğretim Türkçe öğretmeni olarak konuşulanlardan uzak kalmayayım dedim... Fıstıkçı Şahap ve diğerleri güzel kitaplar önermiş. Hepsi yerinde... Benim ek önerilerim:
6 ve 7. sınıflar için (buna yöre ve öğrenci seviyelerinin değişkenliği faktörlerini de ekleyerek...) : Aziz Nesin, Muzaffer İzgü, Ömer Seyfettin okunması mutlak yazarlar. Ben ayrıca S. Ali'nin Hasanboğuldu, Kurt Masalı gibi öykülerini de okuyorum öğrencilerime. Fabl, Karagöz-Hacivat en sevdikleri oluyor...
8. sınıflar da ise Ayşe Kulin,S. Faik ve Tarık Buğra öyküleri, Kemal Tahir'in kimi romanlarını okumaları mantıklı. Ayrıca Orhan Veli'nin şiirlerini mutlaka 8. sınıflar okumalı. İsterseniz bu liste uzayabilir... Kısaca değindim. Umarım faydalı olur


Re: 6-7-8 ne okur?

""
8. sınıflar da ise Ayşe Kulin

Neden Ayşe Kulin? :?:


Re: 6-7-8 ne okur?

Fıstıkçı Şahap dedi ki:
""
8. sınıflar da ise Ayşe Kulin

Neden Ayşe Kulin? :?:


Aslinda ben de bunu sormayi dusunuyordum. Ayse Kulin'in okudugum tek kitabi Adi: Aylin'di. Onu da bitirmekte zorlanmistim. Ondan sonra bir daha okumayi dusunmedim Kulin'i. Simdi burada gorunce de o nedenle biraz sasirdim. Tarik Bugra'ninsa hicbir kitabini okumadigim icin kendi deneyimimden hareketle bir yorum yapamayacagim. Ancak Bugra'yi okumamis olmam da butunuyle nedensiz degil. Hakkinda sonradan okudugum elestiriler de okumayarak cok fazla sey kacirmadigimi soyluyor bana. Kemalettin Tugcu'lar vardi bir ara. Salya sumuk okurduk cocukken. Cok degerli olduklarindan degil, okuyacak baska sey olmadigindan (en azindan benim icin boyleydi o zamanlar, ilkokul 4 siralarinda). Babam ogretmen oldugu halde bu konuda o kadar da iyi yonlendirilmemisim demek ki. Kucucuk cocugun eline Kemalettin Tugcu kitabi verilir mi? Neyse ki verem olmamisim! Acaba kotu ornekler iyilerinden daha mi cok, diye dusunuyorum bazen, ama o kadar az kitap kalmis ki o zamanlardan aklimda...


düzeltme....

Fıstıkçı Şahap da hatamı fark etmiş. İpek ongun'la, Ayşe Kulin'i karıştırdım Smile İpek Ongun'u özellikle 8. sınıflar fazlasıyla okuyor. Hatamdan dolayı özür dilerim... Tatil rehaveti diyelim... TArık Buğra'nın "Havuçlu Pilav Meselesi" benim en beğendiğim öykülerin başında gelir. Öğrencilere de defalarca okudum ve beğendiklerini hissettim...


Re: Çocuk Edebiyatı

Neden İpek Ongun? Smile


Re: 6-7-8 ne okur?

eren dedi ki:
Tarik Bugra'ninsa hicbir kitabini okumadigim icin kendi deneyimimden hareketle bir yorum yapamayacagim. Ancak Bugra'yi okumamis olmam da butunuyle nedensiz degil. Hakkinda sonradan okudugum elestiriler de okumayarak cok fazla sey kacirmadigimi soyluyor bana. Kemalettin Tugcu'lar vardi bir ara. Salya sumuk okurduk cocukken. Cok degerli olduklarindan degil, okuyacak baska sey olmadigindan (en azindan benim icin boyleydi o zamanlar, ilkokul 4 siralarinda). Babam ogretmen oldugu halde bu konuda o kadar da iyi yonlendirilmemisim demek ki. Kucucuk cocugun eline Kemalettin Tugcu kitabi verilir mi? Neyse ki verem olmamisim! Acaba kotu ornekler iyilerinden daha mi cok, diye dusunuyorum bazen, ama o kadar az kitap kalmis ki o zamanlardan aklimda...

Tarık Buğra'nın Küçük Ağa'sını, Yağmur Beklerken'ini ve birkaç öyküsünü okumuştum. Öykülerden birinin adı "Menekşeler Ölmesin"di yanlış anımsamıyorsam. Aslında "Neden Tarık Buğra? diye de soracaktım; ama öncelikle bir İpek Ongun'un yanıtını alayım istedim Smile.

Benim Tarık Buğra'da öncelikli olarak sezdiğim sonsuz bir "umutsuzluk" haliydi. Roman kişileri, yazarda da olduğu fark edilen kaderciliği taşıyordu. İkinci olarak aklımda kalansa, işleyişe ilişkin bir çöküş söz konusuysa yazarın, bunun nedenini bireylerde araması. Bu iki özellik, bana göre, Tarık Buğra'yı çocuklara ve gençlere önermemek için yeterli iki neden.

Kemalettin Tuğcu mu? Erenciğim, baban vermemiştir onları sana. Benim Kemalettin Tuğcu okumam yasaklanmıştı; gizli gizli okurdum. Crying Bir parça içliysem, nedeni odur!


Neden İpek Ongun?

"Neden İpek Ongun?" sorusunu, daha çok "Öğrenciler neden İpek Ongun okuyor?" olarak değiştirebiliriz. Çünkü yukarıda da bahsettiğim gibi 8. sınıf öğrencilerinin, özellikle de kız öğrencilerin sıklıkla okuduğu bir yazar İpek Ongun. Diğer konuştuğumuz yazarlar ve kitaplar hep bizim önerdiğimiz ve bir şekilde bizim "dayattığımız" kitaplar/yazarlar. Burada dayatma sözcüğü belki doğru değil, ama bir yönüyle de İpek Ongun kendi keşfettikleri, o yaş grubunda popüler olan bir yazar... Kemalettin Tuğcu'yu bazı öğrencilerin keşfetmesi ve okuması gibi sanırım bizim öğrenciler de Ongun'u keşfetmiş. İleride çıtayı daha da yükseltmeleri, farklı yazarlarla ve kitaplarla tanışmaları adına öğretmenin de fazla müdahelesi doğru olmuyor diye düşünüyorum. İpek Ongun savunucusu değilim, sadece bir tespit Good


Re: 6-7-8 ne okur?

Fıstıkçı Şahap dedi ki:
Kemalettin Tuğcu mu? Erenciğim, baban vermemiştir onları sana. Benim Kemalettin Tuğcu okumam yasaklanmıştı; gizli gizli okurdum. Crying Bir parça içliysem, nedeni odur!

Evet aslinda, ben o kitaplari nasil edindigimi pek animsamiyorum. Sanirim bi okul kutuphanesinden kendim secmistim. Ne "kutuphane" cok genis bir kutuphaneydi, ne de ben elime aldigim kitabin ne oldugunu biliyordum. Ama daha yakindan ilgilenip yol gosteren birileri olsaydi belki baska yazarlarla tanisma firsatim olurdu. Sonucta ben yine de ogretmenin kilavuzlugunun onemli oldugunu dusunuyorum. Ote yandan Cihan'in da soyledigi gibi, ogrenciyi belirli bir yazardan sogutmaya calismak icin caba sarf etmek cok dogru olmayabilir. Belki bunu daha cok baska yazarlarla tanistirarak gerceklestirmek gerekiyor.


Re: Çocuk Edebiyatı

Sennur Sezer ve Adnan Özyalçıner'in birlikte hazırladıkları bir masal kitabı var: Masal Evi- 7 Masalcı 365 Masal. Geçen yıl almıştım. Her gün bir masal okuyacaktım sözde. Dayanamadım, okuyuverdim bir çırpıda hepsini. Bugünlerde yine karıştırıyorum.

Yalın, hoş bir dili var masalların. Özellikle, Sennur Sezer'e ait olanlarda, geleneksel masal diline yakın kullanımlar var.

""
Bir vardı, bir daha vardı. Ev ev üstüne bir şehir vardı. Bu şehirde bir apartmanın beşinci katında bir aile yaşardı. Ev derlerdi yaşadıkları yere. Bir dede, bir nine, bir anne, bir de çocuk...

Kitabın Giriş metni böyle başlıyor. Tam da bir masal kitabına uygun olabilecek biçimde. Alışılmış bir giriş yazısı olsa kitabın tadı tuzu kaçmazdı belki; ama bu biçimi de onu ayrıcalıklı kılmış bence.

Tanıdığımız masallardan da örnekler var kitapta. Yeniden derlenmişler.

Çoluğu çocuğu, bebesi olanlara duyurulur! Thumb Up


Re: Çocuk Edebiyatı

6.7.8.sınftakıler ne okumalı tartışmasının ustunden aylar gecmış olmasına ragmen ben de bırkac kıtap eklemek ıstıyorum.roald dahl kurgusuyla şaşırtmalarıyla okuyucuda merak uyandırıyor.akıcı dili kısa zamanda okuyucuyu sarmalıyor.barış ın azız nesın onerısıne katılıyorum.şimdiki cocouklar harıka adlı kıtabını ogrencılerıme rahatlıkla okutmustum.yıne samed bahrengının bir şeftali bin şeftali kıtabı onlara ilgi çekici gelecektir.barış ın o yaşlarda okudugu kıtaplara aldanıp o kıtapları onermemek gerekır barış o zamandan bır kıtap kurduymuş. Laughing out loud


Çocuk Edebiyatı

Alman çocuk edebiyatındaki şiddet öğesi mumla aratıyor Türkçe'deki asmaları kesmeleri. Özellikle bizim 50 yaş üstü Alman hocalarımız, çocukluklarında hep bu öyküleri okumuş.

Bu öykülerde çocuklar, yerlerinde duramadıklarından, hem kendileri akıl almaz durumlara düşüyor, hem de çevrelerindekilere inanılmaz çile çektiriyorlar. Fırına atılıyorlar, çimento içinde donuyorlar, komşuların orasının burasının kırılmasına neden oluyorlar.

Sonuçta bir şekilde herkes sapsağlam çıkıyor olan bitenin içinden. Yine de kan revan oranı bizdekinden bir hayli yüksek. "Max und Moritz" bunun iyi bir örneği.

Tavukları boğazından asmak mı, insanların piposuna barut koymak mı, yataklara kocaman böcekler koymak mı, fırınlarda yanmak-kıyma makinelerinde doğranmak mı istersiniz... İşte böyle bir ikili "Max ve Moritz" ile Alman çocuk edebiyatı Smile