UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Brenda Nicholas - Ateşi Tattım

21 Eki 2008
acarcagdas

""
Ateşi Tattım
Brenda Nicholas

Ben beş yaşındayken babamın sevgilisi evimizi ateşe verdi. Annem beni uykumdan uyandırıp “Yanıyoruz!” diye bağırdı. Beni kucakladığı gibi kaçarken etraftaki her şey bulanıklaşmaya başladı: annemin yüzü, duvarda asılı fotoğraflar, battaniyemin pembe tüyleri. Merdivenleri inerken duman bizi sarıyor, nefes almamızı engelliyordu.

Yangın tüm salona yayıldı, alevden kollarını ve parmaklarını bize doğrulttu. Ağzımı açıp ateşi tattım, yanaklarımın kızardığını hissettim.

Bahçede birbirimize sokulmuştuk, serin bahar havasında titriyor, yangını seyrediyorduk. Annemle babamın, kampta olduğu gibi, şarkı söylemeye başlayacağını sandım, oysa babam kendinden geçmişçesine “hassiktir” diye sayıklıyor, annem önüne boş gözlerle bakıyor, Ginger ise havlıyordu. İtfaiye arabalarının curcunasıyla tüm komşularımız yataklarından fırlamış, bizi seyretmek için yollara dökülmüşlerdi.
***
Yangından sonra karakolda, ter kokan dar bir odada babam, annemle polislere Jennifer Lewis ile olan ilişkisinin ayrıntılarını anlatmak zorunda kaldı. “Yer yarılaydı da yerin dibine gireydim” dedi annem daha sonra o gün, titreyen elleriyle ilk sigarasını yakarken.

Annemle babam, batmakta olan ilişkilerini tekrar su yüzüne çıkarıp on üç paranoyak yıl daha bir arada yaşadı. Üniversiteye gittiğimin ertesi günüyse annem Fransız bir bongocu ile Fransa’ya taşındı.

Çeviren: Çağdaş Acar
Kaynak


(Yukarıdaki çeviri Boğaziçi Üniversitesi Çeviri Kulübü'ndeki micro fiction çeviri hareketinin ilk ürünü olup arkası gelecektir. Çeviriler forumun yanısıra kulubün yayını olan Evire Çevire dergisinde de yayimlanacaktir.Dergimizin bulunduğu kitabevlerinin listesi pek yakında bildirilecektir. Resmiyet hat safhadadır. RTFM )

Not: Çeviri, gelen eleştiriler doğrultusunda yeniden düzenlenmiştir. Handshake

Re: Micro Fiction 01

"hat safha" bir Türkçe ayıbı mıdır? Doğrusu "had safha" mıdır? Huh!


Re: Micro Fiction 01

Cagdas ellerine saglik. Oyku icin tesekkurler. Devamini da heyecanla bekliyoruz.

acarcagdas dedi ki:
"hat safha" bir Türkçe ayıbı mıdır? Doğrusu "had safha" mıdır? Huh!

"had", Turkcede hicbir sozcugun yumusak unsuzlerle (b, c, d, g) bitemeyecegi kuralina karsin TDK sozlugunde bulunuyor. Dogrusu "had safha" olmali. Kural Turkce sozcukleri kapsiyor. "had" Arapca oldugundan bu kuralin disinda kaliyor olmali. Ayni sozlukte "ud" diye bir sozcuk olmamasi, onun yerine "ut"un kullaniliyor olmasi TDK'nin tutarsizligindan midir, yoksa bunun bir aciklamasi var midir, bilemiyorum. Belki dilin kurallarina daha hakim arkadaslar bilgilerini bizimle paylasirlar. Confused


Re: Micro Fiction 01

Oykude bongoyla ilgili bir espri oldugunu dusunuyorum. Wikipedia'nin Turkce bongo sayfasinda sozu edilmemis, ancak birbirine bagli iki davuldan mürekkep bongonun buyuk davuluna hembra (disi, kadin), kucuk davuluna macho (erkek) denir. (Kaynak)

bongo.jpg

Re: [Micro Fiction 01] Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

Çağdaş'a güzel çevirisi için teşekkürler. Etkinliklerin devamını dört gözle bekliyoruz.

Brenda Nicholas'ın öyküsü kısa kısanın güzel bir örneği olmanın yanında türün en bilindik etkisini de üzerinde taşıyor: Bir anının anı olarak, yaşandığı gibi, neredeyse kurgulanmamış hissi yaratılarak aktarılmasını.

Çeviride evin "alevler içinde" kalmasına karşın anne babanın batan ilşkilerini "su yüzüne" çıkarması karşıtlığını çok sevdim.

"Ateşi tattım" lafının öyküde kazandığı çift anlamlılık (ateşin sıcaklığını hissetmek ve ebeveynlerin yarattığı durumun acısını hissetmek) hoşuma gitti.

""
Beni kucakladığı gibi kaçarken etraftaki her şey bulanıklaşmaya başladı: annemin yüzü, duvarda asılı fotoğraflar, battaniyemin pembe tüyleri.

"Battaniyenin pembe tüylerinin bulanıklaşması"nı anlatıcının çocuk saflığını kaybettiği yer olarak işaret ettiğini düşünüyorum.

"Fransa'ya gitmek" meselesi ise herhalde Amerikan kültürü içinde bir espri. Bizim "işi gücü bırakıp güneye yerleşmek" meselesi gibi, ama daha çok aşk kokanından...

Ağzım kalabalıklaşmışken bir de çeviri üzerine bir şeyler yumurtlayayım.

""
Beş yaşındayken babamın sevgilisi evimizi ateşe verdi.

Babasının beş yaşında sevgilisi mi varmış; tövbe tövbe. Adamı dinden çıkartır bunlar. Benden söylemesi. Islık

""
Yangın tüm salona yayıldı, alevden kolları ve parmaklarını bize doğrulttu.

Doğrusu "Yangın tüm salona yayıldı, yangının alevden kolları ve ..." olacak. Yanlış anımsamıyorsam bu "tamlama yanlışlığı" olarak tanımlanıyordu.

Alkış Alkış Alkış


Re: [Micro Fiction 01] Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

Barış Acar dedi ki:
""
Yangın tüm salona yayıldı, alevden kolları ve parmaklarını bize doğrulttu.

Doğrusu "Yangın tüm salona yayıldı, yangının alevden kolları ve ..." olacak. Yanlış anımsamıyorsam bu "tamlama yanlışlığı" olarak tanımlanıyordu.


Orijinaline bakmadım ama "Yangın tüm salona yayıldı, alevden kolları ve parmaklarını bize doğrulttu." olmalıymış gibi hissediyorum.

Not: Şimdi baktım, söylediğim gibi olursa anlam orijinale uygun biçimde oluşacak gibi geliyor bana.


Re: [Micro Fiction 01] Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

Yorumlar için teşekkür ederim öncelikle.
Çevirmen adayı için anlatım bozukluğu çok utaç verici.
Bundan sonra daha az ivedi olacağım çeviri yollarken.
Neyse ki forum sayesinde ikinci gözler yardımıma yetişiyor.
Burda nasıl alıntı yapıldığını bilmediğim için şöyle değinicem birkaç şeye:

-"alevden eller ve parmaklar" kısmında Eren abinin getirdiği ikinci öneri daha işlevsel bence.
-Sayın Acar Barış ise hemen farketmişler çocuk, adam, sevgili üçgeninde yaş konusunun belirsizliğini.
-Annesi çocuğu evden kaçırırken en doğal biçimde nasıl haykırır diye biraz daha düşündüm. Bölümden bir arkadaş "Yanıyoruz!" demeyi önerdi. Siz ne dersiniz?
-"Yer yarılsaydı da..." kısmının aslını tam olarak anlayamamış olma olasılığım çok yüksek. El yordamıyla çevirdim o lafı. Bu konuda da yorumlarınızı bekliyorum.

Bölümden arkadaşlarım çevirileriyle birlikte pek yakında foruma üye olacaklar.
Yeni bir soluk getirebilmek umuduyla,
Çağdaş


Re: [Micro Fiction 01] Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

acarcagdas dedi ki:
-"Yer yarılsaydı da..." kısmının aslını tam olarak anlayamamış olma olasılığım çok yüksek. El yordamıyla çevirdim o lafı. Bu konuda da yorumlarınızı bekliyorum.

Bence ceviri oldukca guzel. Uzerinde biraz dusununce bazi yan anlamlar seziyorum ("adaletin bu mu dunya" gibi) ama bu yan anlamlarin kast edildiginden emin olmadigim gibi hepsinin Turkcede ifade edilebileceginden de kuskuluyum. Bende bir hastalik olma yolunda ilerleyen her oykuyu bir sarkiyla iliskilendirme cabasinin yeni bir ornegini de burada vermek zorunda hissediyorum kendimi Tüh! Bu kez yalnizca sozleri gonderiyorum zira Meat Loaf o kadar da cekici gelmiyor bana su an: "If God Could Talk". Oykuyle baglantisi konusunda fikri vermesi icin ilk bolumunu alintiliyorum:
""
If God could talk
Would He tell you to come back to me?
If God could talk
Would He tell you it's alright, just leave
And don't look back at all the memories
The best of times, the mess you made of me
Walk on, if you think it's gonna make you strong


Re: [Micro Fiction 01] Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

Çağdaş ellerine sağlık.
Diğer çevirileri ve foruma kazandıracağın yeni solukları nefesimi tuttum bekliyorum.


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

Taze bir çevirmenden taptaze bir çeviri okumak çok heyecan verici: bir öykü başka bir dilde yeniden doğuyor, ve doğum anını görüyoruz bu çok hoş bir duygu. Eline sağlık acarçağdaş. İçimden bu türden örnekler olsa da bol bol okusak diyordum, sanırım olacak. Gerçekten heyecanla bekliyorum, şahsen en çok ilgimi çeken türlerden

""
acarcagdas çevirdi:
"dar ve ter kokan bir odada babam...",

"ter kokan" kısmı öne alınsa cümle ona göre devam etse daha mı iyi olur?

""
"Annemle babam batan ilişkilerini tekrar su yüzüne çıkartıp..."

bu ifadede bir sorun olduğunu düşünüyorum, ama ne?

Çocuk bakışı, çok yalın ve gerçekçi verilmiş öyküde. Kısacık öyküye çocuk mantığı da kullanılarak çok şey sığdırılmış. Vallahi bravo!


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

Te be bravo...
Ellerinize sağlık efendim. Sanırım çamsakızı gibi bir iki ağızda döndükten sonra tadı kokusu daha bir oturacaktır öykülerin. Nurten canın dediği gibi yeni soluk yepyeni bir doğumu gözlemek çok güzel. 5 yaşında olan babasının sevgilisi kısmında Barışın yorumuna Boxing diyorum


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

Sevgili Çağdaş,
Bizleri böyle güzel bir olaya dahil ettiğin için çok teşekkürler öncelikle Alkış

Şu "batan ilişkilerini su yüzüne çıkarmak" konusunda da bir diyeceğim var:

Google'dan aratarak bulduğum bazı örnek cümleleri paylaşmak istiyorum.

"Denizli'nin tarihi su yüzüne çıkacak."
"Niçin bazı bağımsız kaynaklar, gerçekleri su yüzüne çıkarmak için sığınakların ve bölge topraklarının incelemesini yapmıyorlar?"
"Anna görünürde buna kızmamaktadır; oysa intiharına yaklaşırken su yüzüne çıkarmak üzere içine, bilinçaltına gömmüştür bu kızgınlığını."

*** "Su yüzüne çıkarmak" deyimi saklı kalan bir şeyin görünür hale gelmesi veya farkında olunmayan bir şeyin gözler önüne serilmesi anlamında. Batan ilişkilerinin su yüzüne çıkarılması, sanki ilişkilerinin battığının yeni fark edilmesi anlamına geliyor. Ama orada başka bir şey demek istediysen... Islık

"Annemle babam, batmakta olan ilişkilerini tekrar su yüzüne çıkarıp on üç paranoyak yıl daha bir arada yaşadı."
"Batan ilişki" ile "su yüzüne çıkarmak" bir tezatlık içinde olduğundan, bana "batan ilişkilerini geçici bir süreliğine de olsa batmaktan kurtarmak" mı demek istedin acaba, diye düşündürdü. Zaten peşinden gelen cümlelerden görüyoruz ki, hasbelkader bilmem kaç yıl daha ilişkilerini yürütmüşler, ta ki annesi Fransa'ya taşınana dek, değil mi? Yani orada bu deyim yersiz kullanılmış gibi gibi... Düşünceli


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

"Su yüzüne çıkarmak" deyişi burada yanlış, doğru diyorsun kesinlikle.
Burada ikircikte kaldım, ilişkilerinin kötüye gidiyor olması ve geçici olarak kendilerine bir çeki düzen vermeleri...
"batmakta olan ilişkilerini tekrar su yüzüne çıkarmak" derken "su yüzüne çıkarmak"ı gerçek anlamında kullandığımı düşünmüştüm ben.
"Etekleri tutuştu" diyip de "kıyafetin yanması"nı kastetmek gibi...
Bu cümle için bir öneri gelirse seve seve kabul etmeye hazırım öneriyi, onu da söyleyeyim Crazy


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

"Annemle babam, batmakta olan ilişkilerini tekrar su yüzüne çıkarıp on üç paranoyak yıl daha bir arada yaşadı."

Senin kadar yaratıcı olamam ama, madem öyle bir "su" tezatlığı vermek istedin, aklıma şu geldi:

Annemle babam, batmakta olan ilişkilerine can yeleği giydirerek, on üç yıl daha paranoyak bir ilişki yürüttüler.
"Cool" oldu haha:D


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

öyküyü yazana, çevirene ve metnin altına yazan herkese bravo! Şuncacık metinden neler neler çıktı, neler neler. Bayıldım, bayıldım...
Çağadaş'ın sorusunu Eren yanıtlamış aslında ama ben yine de yazayım. Sözlüğe baktım, doğrusu 'had' .


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

""
elmyra yazdı;
Senin kadar yaratıcı olamam ama, madem öyle bir "su" tezatlığı vermek istedin, aklıma şu geldi:
"Annemle babam, batmakta olan ilişkilerine can yeleği giydirerek, on üç yıl daha paranoyak bir ilişki yürüttüler."

su metaforuna bağlı olarak iyi bir deneme bence, valla bravo Laughing out loud


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

Esasında "batan geminin malları"na karşılık gelecek bir şeyler söylenebilse çok daha güzel karşılayacak anlamı, ama kolay değil. Benim önerim basit:

""
Annemle babam, batmakta olan ilişkilerini kurtarıp on üç paranoyak yıl daha bir arada yaşadı.
Smile


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

şimdi o cümlenin aslına bakınca ("My parents salvaged their relationship")
aklıma şu daha iyi olabilir gibi geldi, su ve batmak tezatında niye ısrar ettiğimi anlayamadım Smile
"Annemle babam ilişkilerinin enkazını biraraya getirip on üç paranoyak yıl daha birlikte yaşadı."
"biraraya getirmek" yerine başka bir öneri gelirse sevinirim ama...

çağdaş


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

Ben uçmaya karar verdim:

""
Annemle babam kırılan ilişkilerini kaynatıp on üç paranoya dolu yılı daha birlikte yaşadı.

İkinci bölümde "on üç paranoyak yıl" ifadesi bana "paranoyak yıl" nedir sorusunu sorduruyor (hani bir sözcüğü üst üste tekrarlayıp durursanız anlamını yitirir ya, biraz öyle oldu sanırım Smile). Bir de yaptıklarının o kadar yıl birlikte yaşamaktan çok o kadar yılı birlikte yaşamak olduğunu düşünüyorum. Çünkü yalnızca çocuklarının üniversiteye gitmesi için aynı evin içinde yılların geçmesini birlikte beklemek yaptıkları anladığım kadarıyla. Huh!


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

eren dedi ki:
Ben uçmaya karar verdim:
""
Annemle babam kırılan ilişkilerini kaynatıp on üç paranoya dolu yılı daha birlikte yaşadı.

-aboovvvv! Shock aklıma şu karikatürü getirdi bu öneri: http://www.resimler.tv/data/media/422/sokup-takamiyorum.jpg
en son sarf edilen lafı kastetmiyorum tabii :!:

eren dedi ki:
İkinci bölümde "on üç paranoyak yıl" ifadesi bana "paranoyak yıl" nedir sorusunu sorduruyor (hani bir sözcüğü üst üste tekrarlayıp durursanız anlamını yitirir ya, biraz öyle oldu sanırım Smile). Bir de yaptıklarının o kadar yıl birlikte yaşamaktan çok o kadar yılı birlikte yaşamak olduğunu düşünüyorum. Çünkü yalnızca çocuklarının üniversiteye gitmesi için aynı evin içinde yılların geçmesini birlikte beklemek yaptıkları anladığım kadarıyla. Huh!

-"paranoyak" yıl tamıtamına ingilizceden apartılmış bir tamlama olsa gerek. biz çok duyduğumuz için bana normal geliyor. ancak sen hatırlatınca durup düşünebildim. "ön üç yılı daha paranoyakça birlikte yaşadılar" demeli belki. "yıl" yerine "yılı" güzel bir anlam farkı veriyor bize. ne güzel öneri...


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

Annemle babam, batmakta olan ilişkilerine can yeleği giydirerek, on üç yıl daha paranoyak bir ilişki yürüttüler.

Ben de Eren'e katılıyorum. "Paranoyak yıl" askıda kalıyor; bu yüzden "paranoyak bir ilişki" önerisinde bulunuyorum.


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

"paranoyak bir ilişki" daha iyi oldu, ama "ilişki yürütmek"te sorun var bence.


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

Eren: "Annemle babam kırılan ilişkilerini kaynatıp on üç paranoya dolu yılı daha birlikte yaşadı."

Eren'in önerisindeki "kırılmak-kaynatmak" tezatına ilişkin:
- "Kaynatmak" değil "kaynak yapmak" desek anlam yerini bulabilir.

- Üstelik "kırılan ilişki" denince, ben ilişkinin "kalbi kırılmış" gibi algılıyorum! Laughing out loud:D:D Parçalanan olsa daha hoş mu ne?


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

acarcagdas dedi ki:
-aboovvvv! Shock aklıma şu karikatürü getirdi bu öneri: http://www.resimler.tv/data/media/422/sokup-takamiyorum.jpg
en son sarf edilen lafı kastetmiyorum tabii :!:

Bok ettik desene Smile


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

aman, yok, onu kastetmedim tabii, yukarda da onu söylediydim :oops:

"kırıp kaynatmak" diyince "söküp takmak" geliverdi sadece.

ah bu mizahcılar, olmadık yerde, bak şimdi Laughing out loud


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

elmyra dedi ki:
Eren: "Annemle babam kırılan ilişkilerini kaynatıp on üç paranoya dolu yılı daha birlikte yaşadı."

Eren'in önerisindeki "kırılmak-kaynatmak" tezatına ilişkin:
- "Kaynatmak" değil "kaynak yapmak" desek anlam yerini bulabilir.

- Üstelik "kırılan ilişki" denince, ben ilişkinin "kalbi kırılmış" gibi algılıyorum! Laughing out loud:D:D Parçalanan olsa daha hoş mu ne?


Kırılan kemik kaynadığında (kaynatıldığında, kaynak yapıldığında) eskisi gibi görünür, ama asla eskisi gibi olmaz. Anneyle babanın asla eskisi gibi olmayan ilişkisini tanımlıyor diye düşünüyorum. Ama elmyra'nın da dile getirdiği gibi söyleyişte bir sorun oluşuyor. Yine de ben burada bir benzetme yapmak gibi bir zorunluluk olmadığını düşünüyorum. Orijinalinde de kurtarmak sözcüğünü (gemi kazasından kurtarmak, enkazdan kurtarmak anlamında) kullanıyor.


Re: Ateşi Tattım - Brenda Nicholas

acarcagdas dedi ki:
aman, yok, onu kastetmedim tabii, yukarda da onu söylediydim :oops:

"kırıp kaynatmak" diyince "söküp takmak" geliverdi sadece.

ah bu mizahcılar, olmadık yerde, bak şimdi Laughing out loud


Laughing out loud Yok canım, sen içini ferah tut Smile