UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Bir Film Setinden Notlar: Kostüm Provası

13 Mar 2015
Mehmet Sürücü

Yelek

Adam düzgün giyimli. Koyu lacivert takım elbise, ekose gömlek, kravat. Saçlarda sık sık berbere gidildiğinin izleri, modaya uygun; kısa kesim. Hafif parfüm kokusu.
Zorunlu konuşmalar, kısa cümleler. Adam sıkılgan. Ama tutuk değil.

- Hoş geldiniz.
- Hoş bulduk.
- Nasılsınız?
- Teşekkürler. Siz nasılsınız?
- Size pantolon, gömlek ve yelek veriyorum. Bunları giydikten sonra hazır olduğunuzu bildirir misiniz? Karşı odadayım.

Biraz sonra kapı açıldı. Giyinmiş.

Kostümcü kadın odaya girdi.

Adamı baştan aşağı, uzun uzun inceledi.

Adam tırnağıyla masanın kenarındaki boya kabartısını kazıdı bir süre. Bir eli cebinde. Bu uzun, tartan bakışlardan rahatsız.

- Biraz geride, duvara yakın durur musunuz.

Tutuk-kesik adımlarla geriye çıktı. Omuzu neredeyse duvara değecek.
Kostümcü kadın yaklaşıp, gömleğin yakasının yeleğin altında kalan kısmını düzeltti.
Adam başını istemsizce geriye doğru egdi. İrkilir gibi. Birkaç saniye sol el parmakları hafifçe titredi.

- Yeleğin düğmelerini de ilikler misiniz. Duruşunuza daha ciddi, resmi, soğuk bir etki katmalı.

Düğmeleri ilikledi. Alttaki hafifçe sarkıyor. Kopacak gibi. Adam parmağıyla sağa sola yatırdı. Düğmeye, salık, gevşek duruşuna baktı. Bedenindeki belli belirsiz dalgalanma, bir kızarıklık olup yüzüne yerleşti. Bakışlarını düğmeden alıp, odanın uzak bir yerine iliştirdi. Öylece kaldı.

- Şimdi bu duruşunuzu hiç bozmayın lütfen. Birkaç fotoğraf çektikten sonra işimiz bitecek.

Fotoğraf makinesinin kalın objektifi, mekanik bir iniltiyle, yavaşça uzadı.

Adamın omuzları biraz daha düşerken, kaşlarının arası iyice daraldı. Yüzü dalgalı, morumsu bir renk aldı.

- Tamamdır. Çok teşekkürler. Sizi daha sonra arayacağız. İyi günler. Şimdi üzerinizi çıkarıp üzerinizi giyinebilirsiniz.

Kadın çıktı.

Az sonra giyinen adam kapıyı açıtı.

Avucunda siyah bir düğmeyle koridorda uzaklaştı.

Bere, Eldiven

Çocuğun giyimi salaş, dağınık. Kol uçları kirli, dirsekleri tarazlanmış, koltukaltı sökük, diğerlerinden daha çok sevildiğini bilir gibi şımarıkça dökümlü örme kazak. Dizlerdeki bir iki yırtığın –moda böyle-giyilir yaptığı ruhsuz kot pantolon. Anne zoruyla giydirilmiş, soğuk havanın dayatmasıyla çıkarılamamış, saçların karizmasını, cool havasını sıçıp atan iğrenç bere ve atkı. Özellikle bere.
Eller sanki fazlalık gibi. Sağdaki, birkaç saniye içerisinde birkaç kez cebe girip çıktıktan sonra-cep içleri dar, sıcak- sol yanaktaki sivilcelerden birinin kenarlarında duraksadı. Uygun yerde değildi el -sivilce,iğrenç- çekti. Yana saldı kollarını. Yanda, olduğu yere yabancı, uzak durdular. İki yana dökük sicim gibi kuru, fazla, yer’siz.

- Merhaba Çınar, hoş geldin.
- Hoş bulduk.
- Nasılsın?
- Eh işte!
- Biliyorsun prova yapacağız. Bunun için sana giyecek bir şeyler veriyorum. Üzerindekileri çıkarıp verdiklerimi giyer misin lütfen. Ben dışarı çıkıyorum. Hazır olduğunda haber verir misin?
- Tamam. Ayakkabılarımı da çıkarayım mı?
- Yok onlar kalsın.

Biraz uzunca aradan sonra kapı aralandı. Başka gözlerle karşılaşmaktan kaçınan iki ürkek göz etrafa bakındı.

Kostümcü kadın odaya girdi.

- Tamam mı? Çok güzel. Gömleğin kolunu biraz kazağın dışına çıkaralım. Biraz daha..! Tamaaam! Böyle daha iyi. Rol gereği biraz dağınık, boşvermiş, uyumsuz, aykırı görünmen gerekiyor. Giyimin şu iğrenç dünyaya sanki bir küfür gibi durmalı. Pantolonun kemerini biraz gevşetir misin. Biraz dökük dursun.

Kemeri çekiştirirken, pantolonun fermuarının açık olduğunu fark etti. Yüzü kıpkırmızı kesildi. Kadına baktı. Gözgöze geldiler. Gözlerini kaçırdı. Kapatmaya çalıştı. Elleri titriyor, parmakları beyninin komutlarına uymuyordu.

- Bir saniye. Yardım edeyim. Şöyle az dön bakalım yana doğru. Şöyle! Tamam! Oldu. İşte böyle.

Kadın fermuarı kapattı.

- Şimdi şu sandalyeye oturur musun lütfen. Bu halinin birkaç fotoğrafını alalım. Ama son bir eksiğimiz kaldı. Şunları da tak lütfen.

Soluk, eprimiş bir bere ile parmak uçları kesik bir çift eldiven uzattı.

Etek

Geldi.

Heyecanlı ve telaşlıydı. Hızlı hızlı soluk alıp veriyordu. Geç kalmıştı biraz. Özür diledi uzun uzun. Kısa, kesik cümlelerle tanışıp, hal-hatır sordular.

Kostümcü kadın askılıktan giysiler çıkardı. Masanın üzerine koydu.

Gelen hızlıca masanın üzerindeki hırkaya, başörtüsüne baktıktan sonra, gözleri çiçekli, köylü işi eteğe takıldı kaldı.

- Kusura bakmayın, ben bunları giyemem.

Nefes alışı düzelmişti. Sakindi. Kalktı. Çantasını aldı.

Gitti.

Kategori:

Re: Bir Film Setinden Notlar: Kostüm Provası

İnanılmaz. Üç öykünün üçünü de ayrı ayrı çok sevdim. Biraradalıklarını daha çok sevdim.

Okuyucuya sufle vermeyen, ne diyorsa doğrudan onu söyleyen, samimi öyküler bunlar.

Daha büyük bir bütünün parçası olduklarını da hemen hissettiriyorlar. Mehmet Sürücü'ye bir süredir söylüyorum, tekrar edeceğim. Kitap boyutunda düşünmeli artık yazdıklarını, o boyutta yazıp yayımlamalı. Keza kendisinin aslında yaptığı da bizim beklentimiz de budur.


Re: Bir Film Setinden Notlar: Kostüm Provası

Barış Acar'a katılıyorum. Çadır'dan, Kardeşim Deniz'den sonra bu öykülerle bir kat daha arttı temennim.


Re: Bir Film Setinden Notlar: Kostüm Provası

Beğenmenize sevindim.

Doğru, Çadır'dan bu yana çok zaman geçti.

Bu geçtiğimiz film çekiminde olanları defterime yazıyorum. Yoksa tanık olduğum o bir çok ilginç-şaşırtıcı-güzel şeyler unutulup gidecek. Birkaç sayfa gibi başladığım şey, 150 sayfayı geçti. Çok farklı bir dünya "film yapan zanaatçılar-sanatçılar" dünyası. her biri farklı bir tutku, umut kuyusu. Umarım sözcük yetirebilirim.

Sanırım deftere not etme işi bittikten sonra Kardeşim Deniz ile 5-6 ay uğraşırım.

Sonrasını bilemiyorum.


Re: Bir Film Setinden Notlar: Kostüm Provası

nesnelerin dünyası...keşke anlatıcı da gözden kaçırılmış bir nesne olsaydı dedim içimden. mesela kostümcü kadının saçındaki kemik tarak? takıldığım tek yer "cool havasını" yerine "cool havasının içine" ya da "cool havasına" olabilir miydi? diye düşündüm. Selamlar Mehmet.