UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

02 Tem 2008
Barış Acar

Başlık kendini o kadar anlatıyor ki, fazla söze ne hacet!

Gerçekten bir bilimkurgu öyküsü okumak isteseniz, T. Yücel'in Gökdelen'indeki gibi bir durumda kalmamak için, ondan ne beklersiniz?

NOT: Lütfen yorumlara yer, zaman, kişi (ya da canlı mı demeli), yerçekim yasaları vb. gibi konuları ekleyiniz ki, anlatacağınız soyutu okuyucu somut üzerinde görebilsin.

Kategori:

Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Bilim kurgu, merakla okudugum bir tur olmadi hicbir zaman. Fakat Douglas Adams'i (Otostopcunun Galaksi Rehberi) buyuk bir heyecan ve mutlulukla okumustum. O nedenle, benim acimdan bilim kurgu edebiyatinin nasil olmasi gerektigi bu basyapit tarafindan halihazirda (hal-i hazirda, hali hazirda) belirlenmis durumda. Bu nedenle yapilmasi gerekenin Douglas Adams gibi yazmak oldugunu hemen soyleyebilirim.

Lakin, sorun burada basliyor. Nasil yazilir Adams gibi? Douglas Adams'in unlu evrimcilerden Dawkins'in yakin arkadasi oldugunu biliyoruz. Eserlerinde evrim ve kuantum fizigi konusunda onemli bir birikim sahibi oldugu da acikca goruluyor. Bunun ustune bir de "Ingiliz mizahi" denen sey eklenince tadindan yenmez bir sentez cikiyor ortaya. Sanirim bu mizahin kendisini en cok gosterdigi yerler bilimsel paradokslarin ustalikla kullanildigi, hatta yazarin kendi uydurma teorileriyle bu yolla dalga gectigi yerler.

Zaman makinesini ele alalim. Adams, zaman makinesiyle ilgili bolumde, bu makinenin tarihin butun zamanlarinda eszamanli olarak icat edilmis oldugunu soyler. Cunku soz konusu olan, bir zaman makinesidir ve tarihin herhangi bir aninda varsa, simdi de var olmalidir, der (o, tabii benim gibi soylemiyor).

Bilim kurgunun en onemli sorunlarindan bir tanesi, gelecege dair yaptigi ongoruler. Bu herkesce biliniyor. Insanligin birkac onyilda bir evlerindeki, isyerlerindeki, sokaktaki davranisini belirleyen donusumlere tabi oldugu biliniyorken, bundan yuz yil sonra insanlarin hala kol saatini zamani ogrenmek icin bir arac olarak kullanmalarini beklememek gerekiyor muhtemelen. Ya da, bugun bile surucusuz araclardan soz ediliyorken, 50 yil sonrasinin insanlarinin araba kullanmalari cok "gercekci" gelmiyor okuyucuya. Dolayisiyla bilimsel ve teknolojik gelismeleri yakindan izlemeyen bir yazarin basarili bir bilim kurgu yazari olabilecegini sanmiyorum.

Gokdelen'in asil sorununun da bu oldugunu dusunuyorum. Tahsin Yucel, cumhuriyetin kurulusunun 150. yilina denk getirdigi anlati zamanini, ne yazik ki gerekli teknolojik atmosferle besleyemiyor. Aslinda, soz konusu romani, bilim kurgu kategorisine koymanin pek mumkun olmadigini dusunuyorum. Bunun iki nedeni var: 1. bilimsel ongorulerinin "gercekci" olmamasi, 2. kurgusu ve anlatimi dolayisiyla bir distopyayi andirmasi.

Ilkini simdi orneklerle aciklayamayacagim (kitap yanimda degil). Belki kitap hakkinda yazdigim bir notu daha sonra bir yerlere ilistiririm. Ikincisinin de buyuk olcude acik oldugunu dusunuyorum. Orwell'in 1984'unde de bilimsel tutarsizliklar ya da ongoru hatalari vardir, ama zaten butun roman "izlenme" (Big Brother) uzerine kurulu oldugundan, bu cok fazla rahatsiz etmez. Dahasi, roman, bu haliyle turunun en basarili ornekleri arasindadir.

Yer, zaman, canli, vb. konularinda kisir kalan bu yorumumu bir ilk yorum olarak kabul edelim. Belki zaman icinde uzerinde konusulabilecek bir kurgu ortaya cikar, biz de egleniriz Smile


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Yani, işin içinde kesin ekşın olsun diyorsun. Böyle zaman makineli falan... Azıcık kuantum, paralel evrenler, sonra biraz maymunlar cenehhemi; pembeleşinceye kadar çevir. Tadından yenmez.

Ben, böyle, nasıl diyeyim, daha mütevazı, çayırda çimende geçen, Tarkovski tadında bir şey düşünmüştüm ama...

Saat mevzunu da, Cüneyt Arkın artık tarihi filmlerde saat kullanmasın, şeklinde yorumluyorum.


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Tabii, neyi anlatacagimiza gore nasil anlatacagimiz cesitlilik gosterir, ama mesela bundan 200 yil sonra insanin yasadigi mekani tasavvur etmeden nasil bilim kurgu yazabiliriz? Adamin sabah kacta kalktigini, nasil kahvalti yaptigini, nasil bir mekanda yasayip calistigini bilmeden nasil onun yasamina dair yazdigimiz seylerin "gercekci" oldugunu savunabiliriz. Evet, hala insanin dogasina iliskin cikarimlar yapabiliriz, yeni kurdugumuz dunyada sorularimizi arka arkaya siralayabiliriz, fakat isin o gunun sartlarindaki aktuel yasamla iliskisini kurmadan yazdigimiz sey nasil icimize sinecek?

Ama su yapilabilir pekala: Adam sabah kalkar. Odasinda oturur. Oyku boyunca da o odadan cikmaz. Ongorude bulunmamiz gereken alanlari sinirlamis oluruz. Yine de o oda nasil bir odadir? Nasil mobilyalar vardir o odada? O adam sevgilisiyle hangi araclari kullanarak haber alir? Dostlariyla nasil haberlesir?

Ya da hadi bu adam bir sekilde Allah'in unuttugu bir adaya dusmus olsun. O adada gorduklerine ve yasadiklarina nasil tepki verir? O adaya dustugunde yanina almadigina hayiflandigi 3 sey nedir? Ilk kez gordugu, benim zirhli bir tanka benzetecegim bocegi neye benzetir? (Tahsin Yucel gibi, "yillar oncesinde Hurriyet diye bir gazete vardi, bu Kure adindaki gazete de ona benziyor," mu der?)

Ozetle, karakterleri yasatmadan, roman yazmanin mumkun olmayacagini bildigimize gore, bunun bilim kurguda gecerli olmadigini savunabilir miyiz?

Yine de sormadan edemiyorum: kafandaki nedir? ("Sac", "sapka" ve benzeri yanitlar "kotu espri" muamelesi goreceginden ozenle kacinilmasini salik veriyorum).


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Aslında kafamda çok fazla bir şey yok.

Bir zamanlar düşünmüş olduğum bir kurgu var ama o da çok önemli değil. Daha çok bir merak benimkisi. Belki bir düşünce ve yazma antremanı...

Ama şaka yollu söylediğim Tarkovski yöntemini ciddiye alıyorum. Stalker filmi tümüyle çayır çimen içinde geçiyor ve yine de bir bilimkurgu filmi olarak tarif edilebilir. Özellikle Mühürlenmiş Zaman'da buna dair müthiş açıklamaları var yönetmenin.

Demeye çalıştığım, teknolojik öğeleri çok zorlamadan da bir bilimkurgu yazılabileceği.


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Kurguladigin gelecekte cayir cimenin hala varolacagini dusunuyorsan neden olmasin? Ben de aslinda teknolojiye takilmis degilim. Sadece eger adamin bir kentten baskasina gittigini soyluyor ve nasil gittigini de anlatiyorsan, o zaman bunun gercekci olmasi gerektigini soyluyorum. Yoksa adamin oradan oraya nasil gittigini aciklamak zorunda birakmak istemem kimseyi...


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Barış, ben bilimden ziyade kurgu kısmıyla ilgilenirdim. Zaman makinesi, uzayda yaşamak gibi tasarılar günümüz teknolojisine eklemlenince -ki sanırım yüzyılımızda ilk önce bir şeylere şaşırmayı kaybettik. Her şeyi olgunlukla, olabilirlikle karşılıyoruz.- bu tür kehanetlerin cazip bir tarafı kalmıyor.

Kurguyla da daha çok insanların dilden, iyinin kötünün tarifine kadar yaşam anlayışlarına dair ne varsa değişmesine yönelik birtakım tasarımlarını kastediyorum. Düşünüş biçimlerinin kökten bir şekilde değişmesi çok ilginç geliyor bana. Daha da somutlamak gerekirse Romalıların Hıristiyanlığı kabul etmeden önce diğer bir dünya, yaşam anlayışına sahip olmadıklarını öğrendiğimde çok şaşırmıştım. İleride böylesi dönüşümlerin ne olabileceğine dair tasarımları işlemek enfes eserler yaratabilir.

Umarım bu uykusuz gözlerle derdimi anlatabilmişimdir.

Ayrıca dün Gökdelen romanına başladım ve beğenerek okuyorum. Sanırım birkaç iletide taşlama türünden yorumlar bulunmakta. Shock Bunu etraflıca konuşuruz. -En azından eren'in şu kısa yazısından sonra-


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Aslında Abdullah'ın bahsettiği gibi iki yapıt geliyor hemen aklıma: Edwin A. Abbott'un yakın zamanda tam çevirisi de yayımlanan Düzülke'si ve Italo Calvino'nun inanılmaz uçuk tasarımlar yaptığı Görünmez Kentler.

duzulke.jpg calvino.jpg

Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Robert A. Heinlein ve Philip K. Dick uzun zamandır okumayı istediğim ancak bir türlü okumak için zaman ayıramadığım bilim-kurgu yazarları. Bir itki oluşmadığı sürece, sanırım vakit ayırmada üşengeç davranacağım.

Acaba forumda Barış, bu başlık yoluyla bir şeyler mi çevirecek? Laughing out loud
-Belki bu vasıtayla bu alana adım atmış oluruz-


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

hayatımızda bilgisayari sanal ortamlar, network, networke bulaşan virüs, ekranlara yansayan tırtıl resimleri olmasa ben işsiz kalırdım. Bununla birlikte, ne yalan söyleyeyim ki hayatımda ilk defa forum okuyorum. nasıl okunur bilmiyorum, nasıl katılırım emin değilim. (bodoslama diye birşey varsa o hariç onu yapabiliyorum sanırım)Ama bu bilim kurgu dediğimiz şeyi, Amasya'da dört tepe arasında geçen çocukluğumdan beri düşünürüm. dahası hayal ederim. "Jules Verne"llemiş ve yumuşatmış olabilir beynimizi kimbilir?
bilim kurgu dedeğimizde ben başka birşey, başka bir dünya, başka bir aşk, başka bir insan düşünemiyorum. yine yalnızlık, yine mutluluk, yine aşk, yine aynı hisler. acaba uçan kaykaylar olur mu? ya da artık evlerimize kapanıp bir sayım memurunun bizim hatrımızı saymasını mı bekeleriz? hatta en güzel giysilerimizi giyer ona kahve ikram eder miyiz? sonra gidince defterimize kitabımıza özgürlüğü yazar mıyız? hani baz istasyonlarına karşı olanlar gibi RF-ID okuyucularına karşı olabilir miyiz?
ben biraz buralardayım. sanki bilim kurgu öyküde bir 50 olmasa bile 20 yıl sonrasını anlatabilir miyiz? bunu yaparken bilgisayar oyunlarından fırlayan karekterlere yer vermeyip, yine insanı anlatabilir miyiz?
geçenlerde birileri ile konuşuyordum çok nefis bir laf etti: refah toplumlarında insanların temel kaygısı sağlıkmış. gözlemlerim bunu doğruluyor. az gelişmiş/gelişmekte/rüştünü (kalecimiz daha ne kadasr ıspatlayacak bilmiyorum) ıspatlamaya çalışan ülkelerde ise insanların temel kaygıları gelecekmiş. e bu da doğru. Peki RF-Id ile sayılmaya başladığında kaygılar değişecek mi?
benim oğlum dağhan 5 aylıkken albert gibi dil çıkarıyor. peki benim oğlum ışık hızına erişip, lorentz efendinin meşhur denklemlerindeki gibi zaman büzüşmesini yaşayacak mı? zamanı büzüştürürken benim gözlerimin altındaki kırışıklıklar ne olacak?
gelin hadi kurgulayalım? ben 50 yıl sonrasını nasılsa meleklerin kanadından izlerim Laughing out loud


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Aykutu'nun mesajının ardından olası yazılacak bilimkurgu öyküsünün Amasya'da geçmesine karar verdim. Bilimkurgu için süper bir mekan bence. Belki Aykutu bir iki görsel de yükler şehrin görünümünü anlatan.

Sanırsınız ki uzaylıların ilk iniş yaptığı vadi! Yeşilırmak önünden kral mezarlarına bakan Osmanlı padişahları da ayrı bir kurgu bilim konusu zaten. Laughing out loud

NOT: 50 yıl nedir ki, sadece 80'leri sürüyor olacağız. Hedef 92. Unutmayalım lütfen! Vivre Picasso!


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Buraya nasıl resim ekleniyor? öyküm zamanın mekanın olmadığı ama bol kıvrımlı bir yerde geçecek/geçiyor. bi de buraya nasıl resim ekleneyiiii Shock


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Resim yukleme: Cevaplari yazdigimiz formun altinda Eklenti yuklemesi diye bir sekme (link) var. Ona tiklayinca cikan "Browse" butonuna tiklayarak yuklemek istedigin dosyayi bilgisayarinda bulup Dosya Ekle butonuna bastiginda resim yuklenmeye baslar. Yuklenince de "Yuklendi" gibi bir mesaj veriyor.


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Merhaba,

Bilim kurgudan sonra başka konularda da yazacağım artık bu son. Alkış sadece sizle bir metni paylaşayım istedim Here bu forum işinde çok cahilim umarım eklenmiştir. Sinirli


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

""
Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

bilim kurgu adı üstünde bir "bilim" kurgulamanı. bence de bilim kurgulamak gerektiği için kişi hali hazırda bilimadamlarının laboratuvarlarında kurguladıkları bilimi biliyor ise yazdığı bilimkurgu "yahu bunun neresi kurgu" ya da "yahu bunun neresi bilim" sorularını aşabilir. [ gökdelen i okumadım ama; adam gerçekten bi hüriyet vardı işte onun adı küre olmuş bi zaman gelmiş dediyse, burda bilimden öte bir kurgu sorunu da var. hürriyetin aynından varsa nerde bunda yeni olan ne belli değil. kitabı okumadan daha fazla uzatmayayım tabi ] ha o ileri bilimi biliyor ve daha ilerisini bizi inandıracak kadar ustaca uydurabiliyor (kurgulamak da desek olur) ise işte bilimi de kurgusu da tadından yinmez. buna eren in dediği gibi mizahı ya da akla hayale gelmeyecek bir durumu ekleyebiliyor o duruma ilişkin daha büyük etik, politik, varoluşsal sorular (solaris misal...) sordurabiliyosa daha da mis olur yani kastım ben severek okurum o zaman Laughing out loud

dipsos: hehe dilbilgisini unutup kendinden geçercesine yazmanın dayanılmaz gerginliği, biri narincir şurda ne bozuk cümle kurmuş diyene kadar gider bu galiba..


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Narincir, şu üstte ne bozuk cümleler kurmuş!


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

Belki bu basligi da (baslik "Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?" idi, animsatirim) bir oyku odevine donusturebiliriz. Ne dersiniz? Bu konuda bir cerceve cizmeye gonullu kimse var mi?


Re: Bilimkurgu Öyküsü Yazmaya Teşebbüs Etsem Ne Önerirsiniz?

bu ne be.. ben öss mağdurlarına bu kadar ödev vermiyorum.
olmaz canım kaçar bu çocuklar okuldan bakın uyarayım. yazık tembel öğrencilerde bizim canımız ciğerimiz değil mi ya...


Deli

Moderassyon notu: Bundan sonraki mesajlarin bir kismi "Deli" oykusuyle ilgili tartismadan tasinmistir.

""
aykut dede dedi:
50 yıl sonra saat ve teknolojiyi insanın yaşam tarzıyla birleştirsek ve bunu yarın forumda yazmış olsak

Kast ettiğin ödevi yapmak isterim ama tam olarak anladığımı söyleyemeyeceğim. Saat ve/veya teknoloji zaten insan yaşamıyla birleşmiş bir durumda değil mi?

Bu arada, foruma toplam 10 ileti göndermiş bir üye olarak, bugünden yarına ödev vermiş olmana bayıldım doğrusu. Bu ne hız azizim! Alkış


Re: Deli

barisacar dedi ki:
""
aykut dede dedi:
50 yıl sonra saat ve teknolojiyi insanın yaşam tarzıyla birleştirsek ve bunu yarın forumda yazmış olsak

Kast ettiğin ödevi yapmak isterim ama tam olarak anladığımı söyleyemeyeceğim. Saat ve/veya teknoloji zaten insan yaşamıyla birleşmiş bir durumda değil mi?


Benim Aykut'un soylediginden anladigim, 50 yil sonrasinda icinde saat gecen bir oyku yazmak gibi bir sey. Ama daha buna gelmeden sunu konusabiliriz, 50 yil sonra insanlar zamani ogrenme ihtiyaclarini nasil gideriyor olacaklar? Bu guzel bir zihin egzersizi olurdu, dahasi, benim bilim kurgu turunde dikkat edilmezse eseri cok yaralayacagini dusundugum sey de burada. 50 yil sonrasinda icinde zamani ogrenmekle ilgili bir oyku yazmaktansa, bunu futuristik bir soru olarak degerlendirerek uygun bir cevap bulmaya calisacagim.

Saat kullanmiyorum. Cunku zaten cep teledonumda tasidigim bir seyi -zaman bilgisi- bir de kolumda tasimak bana fazla geliyor. Daha dogrusu, salt bunun icin saat tasimak fazla geliyor. Bu ne zaman sorun oluyor? Ucaga binildiginde, hele bir de uzun bir yolculuk yapacaksaniz, kolunuzda saat olmayinca, yaninizda ya da arkanizda oturan insanlarin saatlerine gore kafanizi egip onlara caktirmadan zamani ogrenmek gerekiyor. Cok buyuk bir sorun degil, ama var.

Simdi, 50 yil sonra butun toplu tasima araclarinda -artik adi ucak mi olur kacak mi, bilmiyorum- cep telefonlarinin acik tutulabilecegini varsayabiliriz. Bugun bile bu mumkun. Ustelik zaman, telefon, fotograf makinesi -hatta kamera-, bilgisayar, ajanda, GPS, walkman, vb. teknolojik araclarin gittikce daha cok birleserek cep telefonunun icine girmekte oldugunu (bu saydiklarim bugun bile ust seviye bir telefonda bulunabilir) dusunursek esas neye benzeyecegini kestirmemiz gereken seyin cep telefonu olacagini dusunuyorum.

Bu konuda fikir yurutelim: Cep telefonu, katlanabilir, renk degistirebilir, suya dayanikli bir malzemeden olacak ve aslinda insanlar artik bu nesyeni -hala uzerlerinde tasiyacaklarsa- bir aksesuar olarak tasiyacaklar -tipki bugun kol saatlerinin esas islevinin aksesuarlik olmasi gibi. Sac bandi, kunye, kol dugmesi gibi bir nesne olacak cep telefonu. Ya da mesela ayakkabinin icine konabilecek ve kulagimizin, agzimizin ve gozlugumuzun icine yerlestirilecek ufak cipler yardimiyla bizimle etkilesimi saglanacak. Belki de saat her zaman gozumuzun onunde olacak. Gozlugumuzun sag ust kosesine bakmamiz yeterli olacak. Boyle bir tasarimi yapmak zor degil, elli yil sonra bunun harcialem olacagini varsaymak da mumkun. Ama simdi benim yaptigim bu varsayimlara bile ne itirazlar yukselecegini merak ediyorum. Benim dusunemedigim, bugunun teknolojisini gormezden gelerek kurguladigim neler var kimbilir?


Re: Deli

Merhaba,

bende tam erenin yazdıklarını söylemeye çalışıyorum. ne yazık ki aynı sektörde çalışıyor ve servis geliştiriyoruz. bu nedenle evden çıkarken, cüzdan, kimlik belgesi, anahtara almaya gerek kalmasın her işi telefonuyla çözsün istiyoruz. mobil ödesin, mobil nitelikli imza atsın, mobil imzasi ile kapısını açsın falan filan. bir de elbette müzik dinlesin, saati görsün, fotoğraf çeksin, amuda kalksın. ama saat derken hangi saat. ben akrep yelkovanın başına ne gelecek aşağı yukarı tahmin ediyorum ama bir de mesela biyoljik saatimizde bir yerilerimizde duracak ve mesela benim oğlum babamın ölmesine 15 yıl 11 ay kaldı diyebilecek mi? zamanı nasıl kullanacağız? takvim 2050 olduğunda saat dediğimiz şey başka bir birimimi gösterecek?hani bunları tartışıp kurgulayalım. deniz altında yirmibin fersah olur mu derken deniz altı kavramına ulaşmak gibi. belki saatten bir yeniliğe ulaşırız.


Re: Deli

aykutdalyan dedi ki:
ben akrep yelkovanın başına ne gelecek aşağı yukarı tahmin ediyorum ama bir de mesela biyoljik saatimizde bir yerilerimizde duracak ve mesela benim oğlum babamın ölmesine 15 yıl 11 ay kaldı diyebilecek mi? zamanı nasıl kullanacağız? takvim 2050 olduğunda saat dediğimiz şey başka bir birimimi gösterecek?hani bunları tartışıp kurgulayalım. deniz altında yirmibin fersah olur mu derken deniz altı kavramına ulaşmak gibi. belki saatten bir yeniliğe ulaşırız.

Bu biyolojik saat sorusundan ilginc seyler cikabilir. Belki gercekten de kaza ve hastalik gibi durumlar disinda biyolojik omrumuzun ne kadar kaldigini hesaplayan bir sistem kurulabilir. Ancak bu, mutlaka, beraberinde etik bir tartismayi da getirecektir. O zaman boyle bir teknolojinin kullanildigini varsayiyorsak, bunun hangi kosullar altinda insanlar tarafindan kabul edildiginin ipuclarini da dusunmeli. Bu bir dunya diktatorlugu mu olur, yoksa artik isverenler calisanlari ise alirken kalan omurlerini CV'lerinde gormek mi isterler, onu bilmiyorum. Boyle bir biyolojik omur hesabi yapilirsa sunu da dikkate almak lazim: bijolojik omur sabit bir sey olamaz. Iyi (dengeli, saglikli) beslendigimiz zamanlarda artan, kotu beslenip kotu kosullarda yasadigimiz, hasta oldugumuz zamanlarda azalan bir sey olmali. Bugun yaptigimiz seyin toplam omrumuz uzerinde bir etkisi olmali. Yoksa bir insan icin daha bastan kurulmus bir omur oldugunu sanmiyorum. Evet, bununla ilgili genetik bir bilgi vardir, ama bu cevresel faktorlerin etkisiyle cok degisir. O zaman reklamlarda da siklikla omur uzatan urunlerin tanitilmasina sasirmamak gerek. "Keseterol'u bir hafta kullandim, omrum tam 6 ay uzadi. Herkese oneriyorum." ya da "Kalbim Benecol, hergun mutlaka" gibi. (Bu ikinci zaten var galiba, sacmaliga bak Smile) Bu durumda bu urunleri kullanmayi reddeden, "Yok arkadas, ben kebabimi da yerim, birami da icerim, varsin omrum 5 yil eksik olsun," diyen adam aykiri bir adamdir. Iste ben o adami seviyorum Friends

Saatte potansiyel bir degisim soyle gerceklesebilir: Artik saatlerimiz 11'i yirmi gecmez de 654'u gosterir mesela. Ama saat farkindan bagimsiz olarak dunyanin her yerinde saatler 654'u gosterir. (Bu esasinda Swatch'un bir onerisiydi, ama fazla kabul gormedigi icin rafa kaldirildi bildigim kadariyla, ama tekrar gundeme gelmesinin onunde bir engel yok elbette) Boylelikle saat farki dolayisiyla kacirilan toplantilar, bulusmalar ortadan kalkmis olur. Turkiye'de insanlar 330'da uyaniyorsa Ingiltere'de 530'da, Kuba'da 1030'da uyanirlar. Ingiltere'deki bir adamla Turkiye'deki bir adam 730'da video konferans yapmaya karar vermislerse Turkiye'deki uyandiktan 4 saat sonra, Ingiltere'deki 2 saat sonra cihazin basina gecer. Ne dersiniz, hos olmaz mi?


Re: Deli

Evet, benim için de belki hoş olacak anlayabilsem 654 mantığını! 8 saatte bir antibiyotik alması gereken biri örneğin, nasıl hesaplayacak ilaç içeceği saatleri, kaç saat bir diye sormayacak da, ne diye soracak? Bi daha okusam anlar mıyım demedim kendime. Sonra okuyacağım, şu öyküyü bitirdikten sonra.
Not: Pek iddialı bir ileti yollamıştım. Yetiştiremedim. Barış'ın kullandığı Kanlı klavye ifadesine ihtiyiyacım olacak. Öykü zorladığından değil, kimilerinin kaşlarının fena çatıldığını düşündüğüm için. Sadece bir iki gün...


Re: Deli

elif cinar dedi ki:
Evet, benim için de belki hoş olacak anlayabilsem 654 mantığını! 8 saatte bir antibiyotik alması gereken biri örneğin, nasıl hesaplayacak ilaç içeceği saatleri, kaç saat bir diye sormayacak da, ne diye soracak?

8 saatte bir antibiyotik almasi gereken birinin bunu bilmesine gerek olacagini sanmiyorum soz konusu zamanlarda. Ya nanoteknoloji boyle seyleri gereksiz kilacak kadar gelismis olur, ya da yine bedene takilabilen bir cihaz zaten 8 saatte bir, saniye aksatmadan, o ilaci verir hasta bunyeye. Ama yine de "2 saat sonra bulusalim" lafinin bugunku gibi bir seyler ifade edecegini varsayacak olursak 654 ile 854'un arasi tam iki saat olacak sekilde tasarlanabilir. Hatta, tarihsel nedenlerle, 659'dan sonra 700 de gelebilir (Swatch'un bu isi nasil tasarlardigini pek iyi animsamiyorum, ama ihtiyac olursa bir bakinabilirim). Saat, dakika gibi kavramlar o gun de insanlar icin bir sey ifade etmeye devam edebilir. En azindan boyle varsayabiliriz. Ancak zaman kavraminin algilanisini butunuyle degistirecek bir donemden de gecebilir insanoglu. Dogada degismeyen tek seyin isik hizi oldugunu -simdilik- bildigimize gore, gelisen teknolojinin -belki 50 yil sonra degil ama daha sonra- insanlari zaman bukulmelerini dusunmeye zorlayabilecegini de dusunuyorum. Lafi donrudup dolastirip oraya getirmem ne kadar hos karsilanir, bilmiyorum, ama Otostopcunun Galaksi Rehberi bu konudaki parodileriyle gonulleri fethetmistir.