UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Bilim Kurgu: Ne, Nasıl, Neden?

28 May 2013
Mehmet Sürücü

Philip K. Dick'in bir makalesi var elimde; "İki Günde Çökmeyecek bir Evren Nasıl Kurulur?" Burada bilimkurgu ile ilgili tartıştığımız bazı kavramlara açıklık getiriliyor.

Yarın da Stanislaw Lem'in "Şaklabanlar Arasında Bir İleri Görüşlü: PKD (Philip K. Dick)" adlı makalesini ekleyeceğim.

Kaynak: Başka Dünyalar Mümkün: Bilimkurgu, Siberpunk ve Siyaset, Der.: K. Murat Güney, Varlık Yayınları, İstanbul, 2007

Kategori:

Re: Bilim Kurgu: Ne, Nasıl, Neden?

Ben mi okuyamıyorum/yanlış okuyorum yoksa bu adamın da mı kafası pek net değil bilmiyorum ama gerçekten bu makaleden bilimkurgu ne/neden/nasıl'la ilgili pek bir şey çıkaramadım.

Belki de çok fazla meslek sırrı vermek istemiyor Philip K. Dick.

Anladığım, bilimkurgunun nasıl olduğundan çok mümkün olduğuyla ilgili okuduğum.

Adamımız, Heraklitos, Parmenides, Platon gibi ilk çağ felsefesinden temellendirdiği gerçeklik ve evrenin gerçekliği üzerine ihtimallerle "tek gerçek" i sorguluyor. (Bugün bayağı geliyor bu bana.) Daha sonra kendi fikrini de açıklıyor.

Bir Romanın Gerçeğe Dönüşmesi başlığından sonra kendi mistik tecrübeleriyle insan-evren-zaman(kurguların çakışması ya da uyumu) üzerine örnekler veriyor. İlginç örnekler.

""
Bütün bunların ana fikri duyularımıza ve belki de a priori mantığımıza güvenemeyeceğimizdir.

syf. 185

Olay bu sanki.

Velhasıl bilimkurgunun neliğiyle, nedeniyle ilgili "gerçek ve insan gerçekliği üzerine bir araştırma" kalıbından başka bir şey varsa metinde ıskaladım galiba.


Re: Bilim Kurgu: Ne, Nasıl, Neden?

osman dedi ki:
Velhasıl bilimkurgunun neliğiyle, nedeniyle ilgili "gerçek ve insan gerçekliği üzerine bir araştırma" kalıbından başka bir şey varsa metinde ıskaladım galiba.

Konu başlığını, bilim kurgu üzerine genel bir tartışma yürütülebileceği düşüncesiyle ben koymuştum. Mehmet Sürücü'nün paylaştığı yazı hakkında yanlış beklentiler oluşturabileceğini düşünemedim. Kusur benim.

Başlığı daha açıklayıcı br şekilde değiştirmek mi daha uygun olur, yoksa ileride tartışmanın genişleyeceğini umarak bu haliyle bırakmak mı, emin olamadım. Ne dersiniz?


Re: Bilim Kurgu: Ne, Nasıl, Neden?

Elimdeki kitaptan, bilimkurgu ile ilgili birkaç makale yüklemeyi planlamıştım. Bunların ilki "İki Günde Çökmeyecek bir Evren Nasıl Kurulur?" adlı makaleydi. Devamında bugün stanislaw lem'in bir makalesini yükleyecektim. Düşündüğümü yapamadım.

Dick'in makalesinde ayrı uçlarda gezinen saptamalar var. Eren'în de vurguladığı gibi yazarın bazı konularda kafası çok karışık. özellikle yazdığı romanın, sonrasındaki kutsal kitapla olan ilintisini anlattığı bölümler.

bilimkurgu türünün en donanımlı yazarlarından birisi olarak kabul ediliyor dick. Ama makalede yazdıklarında bunun ötesine, tanrı, evrensel kutsal ruh kavramlarına uzanan karmaşık bir yaklaşım buldum ben.

Bu başlıkta dilerseniz birkaç makale daha tarayıp yükleyeyim. Duruma ondan sonra karar veririz?


Re: Bilim Kurgu: Ne, Nasıl, Neden?

""
Bu başlıkta dilerseniz birkaç makale daha tarayıp yükleyeyim. Duruma ondan sonra karar veririz?

Bence de. Elinize sağlık yüklemeler için.


Re: Bilim Kurgu: Ne, Nasıl, Neden?

Merhaba ben aranıza yeni katıldım umarım bir hata yapmam. Eğer bir hata yaparsam şimdiden özür dilerim...
Bir P.K.Dick hayranı olarak makale için çok teşekkür ederim. Bir çok kitabını okuduktan sonra, kafasının nasıl çalıştığını görmek gerçekten keyif verici oldu benim için. Makale içinde de bahsettiği "Gerçeklik nedir?" ve "Hakiki insanı oluşturan şeyler nelerdir?" sorularını en açık şekilde sorduğu düşündüğüm "Gökteki Göz" kitabının anlamı benim için biraz daha değişmiş oldu. Kitapta da birbirinden farklı gerçeklikleri iç içe geçirerek sorularla dolu bir anlatım sunuyordu Dick. Bence olay biraz burada;makalede anlattığı garip tesadüfler,tırnak içinde "truth" kavramını araması (tek gerçeklik) ve Bırak Aksın Gözyaşlarım Dedi Polis kitabının yazım sürecinin başında ve sonunda yaşadığı, kesişen ve zamanın neredeyse gerçekliğini yitirdiği olaylarla beraber Dick'in kurgusunu nasıl bir düzleme oturttuğunu anlamaya çalışıyorum. Bence P.K.Dick kitaplarını yazarken, özellikle makalede bahsettiği Bırak Aksın Gözyaşlarım Dedi Polis için söyleyebilirim, Yüce bir Ruhun ona yardım ettiğini ya da yol gösterdiğini düşünüyor. Bu düşünceyi de Amel Kitabına bağlayıp hem o ruhani varlığı doğruluyor hemde zaman kavramını ortadan kaldırmış oluyor. Eğer bu çıkarımlarım doğruysa; P.K.Dick fazlasıyla mistik bir açıdan da olsa cevaplamış oluyor ne, nasıl, neden sorularını. Dick'in bu düşüncelerini kendimce temellendirmeye kalkarsam, zamanın çizgisel olmaması, maddenin birden fazla yerde aynı anda olabilmesi, toplumsal bilinç ve bilinçaltı kavramlarını, inançları doğrultusunda farklı okuyarak bunlar üzerinde kurgusunu oturtuyor. Yani konuyu ve zamanı gerçek zamandan uzak tutmadan, gerçek dünyayla kurgu dünyasını iç içe geçirerek, büyük şirketlerin, reklamcıların ve TVlerin insanlar için oluşturduğu gerçeklikle kurgusallık arasında arafta kalmış, geçişleri belli olmayan bir düzene atıfta bulunarak onların yaptığını yapmak istediğini söylüyor. Hatta George Orwell'ın 1984 kitabından örnekle gerçeklerin ne kadar manipülasyona açık olduğuna işaret ediyor. Sonra da Nixon örneğiyle gerçeklerin elbet ortaya çıkacağını söylüyor. Yani kurgularının içindeki henüz kendinin bile bilmediği gerçeklerin ortaya çıkacağını daha önce deneyimlediği olaylardan çıkarımla emin bir şekilde biliyor. Eski yunan filozoflarından da örnekler vererek insanların, evrenin, hatta tanrının da aynı maddelerden, temellerden oluştuğunu açıklayarak bir yerde yazdığınız hikayenin neresinin gerçek neresinin kurgu olduğunun öneminin olmadığını, bunun gerçekliğin filtresinden bir şekilde geçerek hikayenin içindeki hiç tahmin etmediğiniz şeylerin bile gerçek olabileceğini bunun karar mekanizmasının elimizde olmadığını,bunun bizim üstümüzde yüce bir karar mekanizması tarafından ortaya çıkarılacağını, bizim sadece hissettiğimiz gerçeklerle hikayelerimizi harmanlayıp yazmamız gerektiğini söylüyor ve bir yerde İlahi adalete inanarak yazdığını söylüyor gibi geldi bana...
Eklemek istedim, makalenin satır aralarında da şu tarihlerde dünyanın bir çok yerinde çıkan olaylara neredeyse gönderme yapılıyor. Çocukların yalanlar karşısında karşı konulmaz bir gerçek arayışında olduğunu ve hakiki insanın zorbalara her zaman hayır diyeceğini de ekleyerek, yeni neslin her geçen gün yalanları anlamakta ustalaştığını söylüyor. Şu andaki dünya medyasındaki yalanların içinden çıkarılmış doğrularla oluşan internet ve sokak hareketlerinin temellendirmek bile mümkün bence.
Ya da abarttım mı? Smile