UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Bernard Shaw - Gülen Düşünceler

15 May 2010
Mehmet Sürücü

Kitap bir seçki. Bu nedenle içlerinden bu şekilde bir şeyler seçmek çok zor. Geçtiğimiz günlerde ölen eserin derleyicisi, Sayın Şakir Eczacıbaşı’nı saygıyla anmak isterim.
Alıntılar biraz uzun. Umarım yormaz. Parça parça eklemeye çalışacağım. Kitaptan sayfa numaralarını eklemeye çalıştım. Bu nedenle yavaş ilerliyor.

""

Ermişler kendilerini dinamitçilerle ve suikastçılarla, hırsızlarla ve ahlaksızlarla aynı amacı paylaşır bulmaktan utanmışlardır hep. S.23

Hiç düş kırıklığına uğramayanlar, hiç umut beslememiş kişilerdir. S.23

Özveride bulunmak bir erdem değil, sağ duyunun alçaklığa egemen olmasıdır sadece... S.24

Erdem, kötü alışkanlıklardan kaçınmak değil, onlara istek duymamaktır. S.24

Budalalar ulusunda dahiler tanrılaşır; Herkes ona tapar, ama kimse onun dediğini yapmaz. S.25

İlkel insan taştan tahtadan yapılmış putların, uygar insansa etten kemikten yapılmış olanların önünde eğilir. S.25

İlkel insan dualarına karşılık almazsa tahtadan putu yere çalar; uygar insan , istekleri yerine gelmezse , etten kemikten putun başını keser. S.25

Sevdiklerinize kendinizi verirseniz, kendinizi verdiklerinizden nefret edersiniz. S.27

İnsanların ölmesiyle yaşamın gülünçlüğü nasıl değişmezse , insanların gülmesiyle de yaşamın ciddiliği değişmez. S.28

Size yapılmasını istediğiniz şeyleri , başkalarını yapmayın sakın. Onların istedikleri sizinkilerden başka olabilir. S.29

İnsanların büyük şeyler yaparak büyük olduklarını sanmayın . Büyük oldukları için büyük şeyler yapar onlar, yapılacak büyük şeyler bulununca. Gerçekten onlar, hep büyüktürler, yapılacak büyük şeyler bulunmasa da . S.29

Kahramanca can vermek , yeteneksiz kişilerin ünlü olabildikleri tek yoldur. S.30

Komşumuzu kendimiz kadar sevmeyin! Kendinizle aranız iyiyse arsızlık, değilse acımasızlık olur bu. S.31

Komşunuza kötülük edecekseniz işi yarım bırakmayın sakın… S.31

Kralını öldürenle , kralı için ölen, birbirinin eşi iki putperesttir. S.33

Gülen Düşünceler - BERNARD SHAW – Derleyen Şakir Eczacıbaşı
İyişeyler Yayıncılık

Kategori:

Re: Gülen Düşünceler - BERNARD SHAW

""
-Nasıl sevebilirseniz bir yalancıyı ?
Bilmem orasını. İyi ki seviliyor. Yoksa sevgi diye bir şey kalmazdı bu dünyada. S.35

İnsan soyunda yurt severliği söküp atmadıkça sakin bir dünyaya kavuşamazsınız. S.35

Suskunluk, aşağılamanın en iyi anlatım biçimidir. S.35

Ne korkunçtur, sonsuza dek kendinle baş başa kalma düşüncesi. Sizi seviyorum; ama kendimi sevmiyorum. Değişmek istiyorum; daha iyi olmak istiyorum; yeniden, yeniden başlamak istiyorum; tenimi değiştirmek istiyorum, yılanlar gibi . Bıktım artık kendimden. Bir gün değil, günlerce değil, sonsuza dek kendime nasıl katlarım? Bunu düşünmek bile korkutuyor beni. Karamsar, kin dolu, susmuş oturmuşum bu nedenle. Siz hiç düşünürümsünüz bunları? S.37

Adem’i küçümsemişimdir; bilgi ağacındaki elmayı, yılanın baştan çıkardığı Kadın’ın zoru ile kopardı diye... Ben olsaydım sahibi arkasına döndüğü an, ağaçtaki elmaların tümünü yutardım. S.38

İki şeyden biri kesinlikle gerçekleşecek; Ya şu karanlıktan yepyeni bir yaratık çıkıp yerimizi alacak, tıpkı bizim hayvanların yerini almamız gibi yada gökler ateş püskürerek başımıza çöküp insan oğluna ortadan kaldırılacak. S.39

Ahlaka aykırılık, ille de uygunsuz davranış anlamına gelmez; Uygun yada uygunsuz, günün geçerli ideallerine uymayan davranışlar anlamına gelir. S.45

Ölümcül yedi: Yiyecek, giyecek, ısınma, kira, vergi, saygınlık ve çocuklar.... Paradan başka hiçbir şey bu yedi değirmen taşını insanın sırtından kaldıramaz ve bunlar kalkmadıkça da insanın ruhu yücelmez. S.46

Çıplak bedenler bizi şaşırtmıyor artık... Çıplak kafaların korkunçluğudur dayanamadığımız.
S.47

Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır keyif almayı değerli kılan. S.52

Tüm gününü özgürce geçireceklerine insanlar ve de dürüst olduklarına sananlar budaladır; Özgür yaşamak için paylarına düşen verimli çalışmayı başkanlarına yükleyenler hırsızdır. S.52

İmreniyorum size, hayır deme gücümüzden ötürü... S.52

Namusluluk, namussuzluğun gizlilikle el birliğinde bulunmasıdır. S.53

Yanılgılarla tüketilmiş bir yaşam, hiçbir şey yapmadan tüketilmiş yaşamdan daha onurlu olduğu aldığı gibi, daha yararlıdırlar da... S.56

Gerçeğin, eğer gerçek varsa, kahraman ölülere gereksimi yoktur. S.58

Özgürlük hakkı yirmibirinci, yaşta değil, yirmibirinci saniyede başlar. S.61

Özgürlük sorumluluk getirir. İnsanların çoğunun özgürlükten korkması bundandır. S.61

Yasalarımız adaleti olanaksız kılıyor; bağımsızlığımız özgürlüğü ortadan kaldırıyor; malımız mülkümüz, düzenlenmiş bir soygunculuk; törelerimiz ,küstahça ikiyüzlülük; aklımız bilgisiz ya da görgüsüz budalaların yönetiminde; gücümüz korkakların, yüreksizlerin elinde; onurumuz ise, sahtecilikten başka bir şey değil. Yürürlükteki düzene bu nedenlerle düşmanım işte. S.62

Her türlü ilerleme topluma karşı savaşı gerektirir. S.62

Askerler işin içinde bulunmadan yürütülemeyen hiçbir siyasal düzen sürekli olamaz. S.62

Bürokrasi memurlardan, aristokrasi putlardan, demokrasi putperestlerden oluşur. S.64

Demokrasi, düzenbaz bir azınlık tarafından atanma yerine, yetersiz bir çoğunluk tarafından seçilmeyi getirir. S.65

Orduda ve başka her alanda komuta edebilmenin sırrı, altınızdakilere bırakabileceğiniz hiçbir işle zaman yitirmemektedir. S.69

Başarılı bir devrimin yapması gereken bir ilk işin tüm devrimcileri vurmak olduğunu öğrendim. S.75

Suikastların en kötüsü darağacında yapılanıdır; çünkü, bu tür suikast toplumun onayıyla gerçekleşir.

Gülen Düşünceler - BERNARD SHAW


Re: Gülen Düşünceler - BERNARD SHAW

Teknik bir sorun nedenle iki kez çıktı alıntılar. Başlığında "Server...." yazan uyarılarla. Bakınca iki kez çıktığını gördüm. üzgünüm. Düzeltilir umarım.


Re: Bernard Shaw - Gülen Düşünceler

""
Bir başkanın yurttaşını öldürmesine “idam”, bir yurttaşın başkanını öldürmesine “suikast” diyoruz. S.76

İnsanoğluna cennet ve cehenneme inanmayı öğretmişler; oda inceleyip inanılmaz bulduktan sonra bir yana iteceğine bu inançları, sosyalizmim ve kapitalizmim dönüştürüvermiş. S.77

En kötü hizipler, tek kişiden oluşanlardır. S.80

Şu dünyada yükselmiş her insan bir devrimci olarak başlamıştır işe. En çok sivrilenler yaşlandıkça daha devrimci olurlar; onların daha geleneksel görünmeleri basmakalıp reform yöntemlerine inançları yitirmiş olmalarındandır. S.82

Byron‘ın dediği gibi, “Ölmek zor değil”; gerçekte zor olan, yaşamaktır. Barışın savaştan daha iyi olması kadar, daha çok çaba istemesinin temelindeki neden de budur işte. S.87

Budala ile para uzun süre bir arada duramaz. S.99

Para kullanmayı bilmeyen birini yok etmenin kesin yolu, ona biraz para vermektir. S.99

Ben bir eşkıyayım, zenginleri soyarak geçiniyorum.
Bense bir centilmenim, yoksulları soyarak geçiniyorum. S.99

Gelir dağılımı yöntemleri arasında en yaygın olanı, rulet masası yöntemidir. S.101

Hırsızın kusurları, bankerlerin nitelikleridir. S.104

Dürüst olursam, yoksul bir insan kalırım. Kimse saygı göstermez, kimse hayranlık duymaz, kimse selam bile vermez bana. Ama atılgan, açgözlü, acımasız, başarılı ve varlıklı olursam, herkes saygılı davranır, değer verir, yakınlık gösterir, önünde eğilir... Ancak o zaman, dürüst olma lüksünü göze alabilirim işte! S.104

En yüksek mahkeme, en yoksul kişinin girişimiyle harekete geçemiyorsa, adalet bir komediye dönüşür ancak... S.109

Attığınız tokada karşılık vermeyen kişiden sakının: O hem size bağışlamaz hem de kendinizi bağışlamanıza olanak bırakmaz. S.109

İnandığınızı bulamıyorsanız, bulduğunuza inanın. S.109

Ağır ceza düzenimiz, karaya kara katarak beyaz elde etmeye yönelik bir örgütlenmedir. S.111

Ceza evleri varoldukça, hangimizin içinde bulunduğu hiç önemli değildir. S.111

Dua etmekle, sadaka vermekle geçirilen bir yaşam, lanet etmekle, para yürütmekle yitirilen bir yaşam kadar çılgınlıktır. S.114

Birbirine aynı iki bilinç yoktur. Birbirinin aynı iki sevgi yoktur. Birbirinin aynı iki evlilik yoktur. Birbirinin aynı iki hastalık yoktur. Birbirinin aynı iki çocuk yoktur. Birbirinin aynı iki insan yoktur. Biri için doğru olan, öteki için yanlıştır. Yinede yasasız bir arada yaşamıyoruz. Yasa ise, her kişiyi aynı şeyi yapmaya zorlar ancak… S.115

İngiliz kibar sosyetesi, gerçekte, zenginliğin kutsandığı bir tapınak ve bakirelerin satıldığı bir pazardır. S.120

Başınıza açabileceği dertleri düşünerek oğlunuzun ahlakı üstüne öylesine düşersiniz ki onu Milo Venüsü’nden uzak tutayım derken, mutfaktaki hizmetçi kızın ya da çok daha kötüsünün kollarında buluverirsiniz. S.138

Analar bir süpürge sopası yada cennette bir güneş gibidir... Varlığı bilindikçe ananın ne olduğu önemli değildir o kadar: Süpürge sopası da orda, güneş de ordadır; çocuk dövülüp sövülse de, sevginin sıcaklığını duyup aydınlığa erse de, bunu doğanın bir gerçeği sayar ve anın da bir gençlik yaşadığını, tutkuları, zayıflıkları bulunduğunu, hala büyümeyi, öğrenmeyi sürdürdüğünü, özlemler, acılar duyduğunu anlamaz bile. S.139

Korkaklık evrenseldir: Yurtseverlik, kamuoyu, aile sorumluluğu, disiplin, din ve ahlak insanları sindirmek için kullanılan güzel kavramlardır. Acımasızlık, açgözlülük ve safdillilik ise, korkaklığın onaylanmasını sağlıyor. S.140

Bernard Shaw - Gülen Düşünceler


Re: Bernard Shaw - Gülen Düşünceler

Bernard Shaw gerçekten ilginç bir kişilik. Gülen Düşünceler'de yer alan sözleri de çağı için onu neredeyse Nasrettin Hoca gibi bir figür haline getirmiş; büyük bir kahkaha, daha büyük bir hicivci. Bugüne dek hep yanında yöresinde dolaşmış, ancak sokağına hiç uğramamıştım. Bu notlardan sonra bir ziyaret kaçınılmaz oldu.

Teşekkürler. Thumb Up

bernard-shaw-gulen-dusunceler-sakir-eczacibasi.jpg

Re: Bernard Shaw - Gülen Düşünceler

Sözlerin birçoğu üzerine uzun uzun düşünmek gerekiyor. Belki her biri için ucundan tutan birileriyle tartışmalar yapmak, kavgalar etmek...

""
Şu dünyada yükselmiş her insan bir devrimci olarak başlamıştır işe. En çok sivrilenler yaşlandıkça daha devrimci olurlar; onların daha geleneksel görünmeleri basmakalıp reform yöntemlerine inançları yitirmiş olmalarındandır.

Dün gönderdiğim Kafkas Tebeşir Dairesi üzerine iletide yukarıdaki soruna benzer bir şeyler gevelemiştim. Şimdi Shaw'da karşılaşınca yeniden düşünmeme vesile oldu. Yazarın "cennet ve cehennem" ile "sosyalizm ve kapitalizm" arasında kurduğu ilişki de aynı yere odaklanıyor kanımca. Daha derin bir dönüşüm beklentisi mi ya da dönüşümünün sürekliliğine dair bir temenni mi bu; tam olarak anlayamadım. Belki de -dünkü başlıkta da belirttiğim gibi- çalınmış bir minare için kılıf arayışı tüm bu gevelediklerim.


Re: Bernard Shaw - Gülen Düşünceler

Sözlerin arasından seçilecek beş-on tanesi etrafında doğaçlama bir toplu sohbet oluşturulabilse, sanırım çok zevkli olabilir.


Re: Bernard Shaw - Gülen Düşünceler

""
Kötülük nedir bilmemek bir erdem değil, ahmaklıktır: Buna hayranlık duymak, saat kullanmadığınızı bilmeyen birini saatinizi çalmadı diye ödüllendirmeye benzer... Erdem, kötülükle iyilik arsında seçim yapabilmek demektir ve bilgili olmadan seçim yapmak olanaksızdır. S.141

Demokratsak kadınlara oy hakkı tanıyalım; ama demokrat olduğumuza göre, neden ayrıcalıklı bir saygı göstermek zorunda kalalım kadınlara? S.148

Kadınların köleliği, despotluğudur gerçekte… Hiçbir çekici kadın, cinsinin özgürlüğü peşinden koşmaz. Kadının amacı, gücün erkeğin elinden toplanmasını sağlamaktır; çünkü, erkeği yönetebileceğini bilir. Erkeğin sözde üstünlüğünü, bindiği atın gücünü ya da hızını kıskandığı kadar kıskanır. S.148

Aşk denilen şeyin bir tür iştah olduğu, her tür iştah gibi doyuma gelindiği an yitirildiği ve o durumun etkisi altında söylenen hiçbir sözün, yapılan hiçbir vaat yada önerinin kimseyi aldatmaması gerektiği ve fahişelik sayılsa da yasal yada yasa dışı kişisel doyum için zor kullanma girişiminde bulunulan bir günah gibi görülse de, aşkın gerçekte her bireyin, hatta her kuşağın kişisel çıkarlarının üstünde, büyük bir doğal amacının olduğu öğretilmelidir gençlere. S.150

İyi şeylerden bıktım artık; Saygınlıktan ve uygunluktan! Kadının bir uğraşı yoksa, para ve saygınlık, hiçbir girişiminde bulunmasına olanak verilmez anlamına gelir. İyi de olmak istemiyorum, kötü de: İyiliklerle kötülüklerle uğraşmak istemiyorum. Yerinde duramayan bir eylemci olmak istiyorum. S.152

Yaşam boyu birinin kalbini kırmasını bekledi, kadın. Sonunda kırılacak bir kalbi bulunmamasından korktu. S.153

Sakin kadın dikişi, kızgın erkeğin öfkesinden uzun sürer. S.154

Kadın yada erkeğin yetişme düzeyi, kavga ederken gösterdikle davranışla ölçülür. S.156

Erkekler yarım düzüne plağı bulunan bir gramofon gibiydiler. Kısa süre sonra bu plakların tümünden bıkarsınız; ama her yeri konuk geldiğinde masada oturup onları bir daha dinlemek zorunda kalırsınız. S.157

Güzel bir kadınla ömür boyu mutluluk beklemek, tadını seviyoruz diye ağzımızı hep şarapla dolu tutmaya benzer. S.160

Evlendikten sonraki ilk altı ay içinde öğrendiklerini, nikahtan bir gün önce bilebilmiş olsaydı, ne güç olurdu bir kadını evlendirmek! S.162

Evlilik yapılan en büyük özveri, yaşama karşı serüvenci tutumundan özveride bulunarak, durulup oturmaktır. Doğuştan yorgunlar yerleşmeye can atarlar; oysa, canlı ve güçlü ruhlar için yerleşmek, kendi canına kıymak demektir. S.163

Bir erkek karısına düşkün olabilmelidir, kendisini budala durumuna düşürmeden… S.165

Bir sorgu yargıcının kâtibiyle, bir başbakanın ana muhalefet partisi lideriyle yakınlığı kadar karısına yakın olan bir adam on binde birdir. Evli çiftler birbirlerini hiç tanımazlar; aynı evi, aynı çokçukları, aynı geliri paylaşmaya alışırlar, yakınlıkla hiç ilgisi bulunmadan. S.165

Ahlak, başkalarının evli olup olmadığını üstüne başka duymaktan başka nedir ki? S.165

Ana babalık önemli bir meslektir. Ne var ki, bu meslekten olanlara, çocuklar yararına bir uygunluk sınavı konulmamıştır bu güne dek. S.167

Bütün eşleşmeler akılsızlıktır; Doğmak akılsızlıktır, evlenmek aklısızlıktır, yaşamak akılsızlıktır; ama ölmek akıllılıktır. S.169

Ömür boyu mutluluk mu? Buna kimse dayanamaz. Böylece bir yaşam, dünyada cehennem olurdu! S.171

Mutluluk ve güzellik yan ürünlerdir. S.171

Yaşam nedir ki, esinle yapılan bir dizide çılgınlıktan başka? Kolay değil onları bulup yaşamak... Hiçbir fırsatı kaçırmayın, her gün karşınıza çıkmaz onlar... S.174

Yaşamınız boyunca gözünüzün önünde duran bir gerçeği açıklarsanız, bütün dünya kalkıp öfkeyle ile yalanlar sizi... Ama budalacasına büyük bir yalan söylerseniz, herkes onun yalan olduğunu bilse de, sizi onaylayan sevinçli sesler gelir dünyanın dört bir yanından… S.179

Bir matematikçi için “onbirinci” yalnızca bir birim anlamına gelir; on parmağından fazlasını sayamayan bir, Buşman içinse bu, hesaplanamayacak büyüklükte bir sayıdır oysa. S.180

Yanıtı çok kolay olan bir soruyu yanıtlamak kadar güç bir şey yoktur. S.180

Akıl için, nadasa bırakılmak, ekim zamanı kadar önemlidir. Bedenler de aşırı ekilmekten tükenir. S.180

Din inanç sızılığının anası, bilim ise inancın anasıdır. S.180

İnancın bulunmadığı yerde ikiyüzlülük uyumluluk olur; bilginin bulunmadığı yerde ise, bilgisizliğin adı bilim olur. S.183

Tanrı, kendi budalalığımızdan başka hiçbir şeyin cennete dönüşmesini engelleyemeyeceği bir dünya verdi bizlere. S.185

Tanrı’yla konuşmak istediğimizde bunu her zaman kullandığımız dille yapmalıyız, başkalarının bizim için hazırladığı hazır dualarla değil; onunla paylaşmak istediğimiz şeyler için bir tapınağına gereksinmemiz yok. S.185

İnsanın siyasal gücü ve yüreği, kendisini zorlayan sorunların büyüklüğü ve karmaşıklığı karşısında açıkça yenilgiye uğrar; en kaygılı anında daha yüce bir akıldan yardım istemek için yukarıya baktığında, göklerin boş olduğunu anlar. S.185

Bernard Shaw - Gülen Düşünceler


Re: Bernard Shaw - Gülen Düşünceler

""
Tanrıya yalvarıp yakarmakla geçen bir ömür, gerçekte sövmekle, saymakla yitirilen bir ömür kadar anlamsızdır; herkesin böyle yaşamaya kalkması ise, aynı ölçüde acıklı sonuçlar doğurur. S.191

Ruhun beden, bedenin de ruh olduğunu hepimizle biliyoruz artık.
Onların birbirinden ayrı olduğunu söylüyorlar; çünkü, bedenimizi köle yapmalarına ses çıkarmazsak, ruhumuzu kurtarabileceğimize inandırmak istiyorlar bizi… S.192

İsa’nın annesinin kocasız gebe kaldığına elbette inanırım, senin annenin de kocasız gebe kalabileceğine inandığım gibi. S.193

O dinsizlik inancı ki, uğruna şehit düşenlerin sayısı, öteki inançların tümü için ölenlerden daha çoktur. S.197

Tanrıtanımaz, dini bulunmayan bir kişi anlamına gelmez, tıpkı, birisinin Hıristiyan olduğunu söylemesinin ille de dindar olduğu anlamına gelmeyeceği gibi… S.198

Hıristiyan bir ulus olası değildir, o ulus İsalardan oluşamadıkça… S.200

İçimdeki katedralin yolunu ancak ben bilirim. S.200

Sağlığımızı tüketinceye değin kulanın. Sağlık bunun içindir. Neyiniz varsa bitirin ölmeden önce ve sakin aşmaya kalkmayın yaşam sürenizi. S.239

Doğal ölüm diye tamamlanabilecek bir şeyin var olduğu kanıtlanmamıştır; yaşamdır, doğal ve sonsuz olan... S.240

İnsanlar birbirlerini severlerse dünyada hiçbir sorunun kalmayacağı öğretilmişti bana çocukken. Bu, çok doğal ve insancıl görünmüştü o dönemde; ama uygulamaya kalkınca sevilecek insanın çok az bulunduğunu; kendimin bile pek sevilecek biri olmadığını anladım. S 245

Mutluluk yaşamın bir amacı değildir; yaşamın bir amacı yoktur; yaşam kendi başına bir amaçtır ve mutluluğu, yaşamın niteliklerini daha yoğun duymak uğruna feda etmeye gönüllü olmak bir yürekliliktir. S 274

Barış Bakanı, savaş çıkarsa vurulmalıdır. S 277

Bir borç alırsan, bir dost satarsın. Bir dostu iki sterlin gibi bir fiyata satmak gülünç olur. Dostlarına iki bin beşyüz sterlinin altında elden çıkarmamayı kural edinirsen, bu işte bir gelecek bulabilirsin. S 279

Din hep doğrudur; her birimizin karşı karşıya kalacağı o büyük sorundan korur bizleri. İnsanoğlunun bir yaratısı olan bilim ise, hep yanlıştır. On yeni sorun daha ortaya çıkarmadan tek bir sorunu bile çözemez bilim. S 286

Yaratıcı yazar kömürü alır, elmas yapar; sonra eleştiriciler o elması alır kömüre çevirirler. S 306

Kağıt çağı… Günümüzün tanrıları, gazetelerin yarattığı kâğıttan tanrılardır. İyi biliyorum, bunu; çünkü bende onlardan biriyim. S 306

En iyi nükte, yığınların sadist dürtülerine karşı bir savunma silahı olarak yapılanıdır. Güldürmesini beceremeseydim, çoktan çarmıha gererlerdi beni. Oysa, yeryüzünde benden fazla seyircisi bulunan yazar yok ve istediğimi, diledim zaman söyleye bilirim. Ne kadar ciddi olsam, o kadar gülüyorlar artık. S 307

Sonsuz değildir hiçbir şey… Hele gerçeğin ve güzelliğin sonu çabuk gelir. Bir yalanı ortaya attınız mı, onun yayılmasına engel olamazsınız artık. Ama doğruya söylemek isterseniz, ölümü göze almanız gerekir. İyi ki, bilmediğimiz bir gerçekten söz eden biri ancak ikibin yılda bir çıkıyor. Yarı gerçekler ise, yalana öylesine benziyorlar ki, kimseyi tedirgin etmeden geçip gidiyorlar. S 310

London Evening News’un steği üstüne önerdiği kitabe:
Burada Bernard Shaw yatıyor.
Kimdi o Allah’ın Cezası?
S 314

Bernard Shaw - Gülen Düşünceler

Bu kadar alıntılar.


Re: Bernard Shaw - Gülen Düşünceler

Belki de bu notları kimi temalar etrafında gruplayarak ele almakta, değerlendirmekte yarar var. Böylece bir tartışma filizlendirmek daha kolay olabilir. Örneğin son ileti Shaw'ın kadın sorunu üzerine tuttuğu notlara ağırlıklı olarak yer vermiş.

""
Kadınların köleliği, despotluğudur gerçekte… Hiçbir çekici kadın, cinsinin özgürlüğü peşinden koşmaz. Kadının amacı, gücün erkeğin elinden toplanmasını sağlamaktır; çünkü, erkeği yönetebileceğini bilir. Erkeğin sözde üstünlüğünü, bindiği atın gücünü ya da hızını kıskandığı kadar kıskanır.

Nietzsche'nin kitaplarına yayılmış kadın temasına da çok yakın düşüyor bu satırlar. Ancak, beklenenin aksine, Nietzsche bundan olumsuz bir şey olarak bahsetmiyor. Kadın doğasıyla bağlantılandırıyor bu durumu ve doğa olan her şeyi olumladığı gibi bunu da olumluyor. Benzer bir yorumu yıllar önce Ester Vilar'ın Kölenin Mutluluğu kitabında okumuştum. Erkek egemen bir toplumda/ dünyada kolayca sömürülebilecek bir konu, ancak feminizmle tartışması içinde pek çok değerli şey söylemiş gibi hissetmiştim o zamanlar.


Re: Bernard Shaw - Gülen Düşünceler

Kitap zaten temalara ayrılmıştı. Alıntıları temalara bölseydim sanırım daha iyi olurdu. Bilemiyorum; daha yayarlı olacaksa temalarla ayrılmış olarak tekrar forma yükleyebilirim??


Re: Bernard Shaw - Gülen Düşünceler

Mehmet Sürücü dedi ki:
Kitap zaten temalara ayrılmıştı. Alıntıları temalara bölseydim sanırım daha iyi olurdu. Bilemiyorum; daha yayarlı olacaksa temalarla ayrılmış olarak tekrar forma yükleyebilirim??

Bu iletiler nasıl yeniden düzenlenebilir orasını kestiremiyorum; ama bundan sonra yapacağınız alıntılarda böyle bir temalaşma çok işe yarayabilir gibi geliyor bana. Örneğin "Bernard Shaw'da İktidar ve Demokrasi" ya da "Sallinger'da Çocuk İmgesi" gibi bir başlığın altında bu alıntılar yer alsa ve yazarın yaklaşımı üzerine yorumlarınızı da ekleseniz, en azından kendi açımdan söyleyebilirim ki, ben çok daha yoğunluklu bir biçimde söze katılma ihtiyacı duyardım. Benzer durumu başka forum kullacılarının da yaşayacağını düşünürsek buradan bir tartışma uç vermesi çok daha büyük bir olasılık olurdu, diye düşünüyorum.


Re: Bernard Shaw - Gülen Düşünceler

""
Ben bir eşkıyayım, zenginleri soyarak geçiniyorum.
Bense bir centilmenim, yoksulları soyarak geçiniyorum. S.99
sözünü pek anlayamadım.

""
Dürüst olursam, yoksul bir insan kalırım. Kimse saygı göstermez, kimse hayranlık duymaz, kimse selam bile vermez bana. Ama atılgan, açgözlü, acımasız, başarılı ve varlıklı olursam, herkes saygılı davranır, değer verir, yakınlık gösterir, önünde eğilir... Ancak o zaman, dürüst olma lüksünü göze alabilirim işte! S.104
sözünü ise çirkin buldum.

""
Güzel bir kadınla ömür boyu mutluluk beklemek, tadını seviyoruz diye ağzımızı hep şarapla dolu tutmaya benzer. S.160
sözünü çok sevdim.


Re: Bernard Shaw - Gülen Düşünceler

""
"Ben bir eşkıyayım, zenginleri soyarak geçiniyorum.
Bense bir centilmenim, yoksulları soyarak geçiniyorum. S.99"

Sözlerinden benim anladığım şöyle bir şey;
Geleneksel toplum yargıları ve adalet sistemi, zenginleri soyanlara eşkiya, fakirleri soyanlara ise centilmen gözüyle bakıyor.

Tabi ki burada yargının doğruluğu veya yanlışlığı farklı bir olgu. Bernard Shaw herkese aykırı gelebilecek sözleri söyleyebilmiş, aykırı bir insan. Bazı yargıları, sözleri anladığım kadarıyla toplumdaki olmaması gerekip de uygulanan, yaşanılan yanlışlar üzerine. Dolayısıyla ;

""
Dürüst olursam, yoksul bir insan kalırım. Kimse saygı göstermez, kimse hayranlık duymaz, kimse selam bile vermez bana. Ama atılgan, açgözlü, acımasız, başarılı ve varlıklı olursam, herkes saygılı davranır, değer verir, yakınlık gösterir, önünde eğilir... Ancak o zaman, dürüst olma lüksünü göze alabilirim işte! S.104

sözlerini ben doğruluğu önerilen bir felsefe gibi değil de toplumda olagelen bir yanlışın dile getirlişi olarak algılamıştım.


Re: Bernard Shaw - Gülen Düşünceler

Tabi, bunun bir önerme mi yoksa olanı yerme mi olduğunu şu alıntılardan anlayamayabiliriz. Yazarın hayat görüşü ya da metnin ilişkili olduğu diğer alıntılara ihtiyaç var.


Re: Bernard Shaw - Gülen Düşünceler

Daha önceki iletimde verdiğim, yazarın yaşantısı ve dünya görüşüne ilişkin wikipedia linki bu konuda epey aydınlatıcı. Wink