UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Başlamak

17 May 2009
hasanparlak

Kahvaltıdan önce her sabah, caddeye bakan bu pencerenin önüne gelir. Tül perdeleri özenle aralar. Dışarıya bile bakmadan sadece, cam kenarına dizilmiş küçük saksılarıyla ilgilenir. Diplerine su döker. Varsa, kurumuş çiçek ya da yaprakları ayıklar… Pembe, mor ve kar beyazı sevinçleri, dolgun, kadifemsi, yeşil yapraklarıyla; çiçek çiçektir pencere kenarı. Müşfik bir dikkatle, kendine dönük bu doğal sunumu, o güzelim hercai menekşeleri hayranlıkla seyreder.

Bu nazlı menekşeler, neredeyse saksıdaki toprağı bile göstermeyen sıklıkta öbeklenmiş, kökleşmişlerdir. Hayata ve birbirlerine sımsıkı tutunmuş bir halleri vardır. Bunu da hep böyle koruyacakları izlenimini vermektedirler. Onlar; burada sergilenen güzellik, renk ve vefa duygularının resimleştiği canlı tablolardır. Kim bilir? Belki yaşlı adamın çiçeklerine böylesine bağlanmasının sebebi de, bu hissediştir.

Sade bir emeklilik hayatı yaşayan Hamdi Bey'in bu günkü düşünceleri sadece bunlardan ibaret değildi aslında. Yıllar öncesinde kalmış, unutulmuş sandığı o eski meseleyi hatırladı yine. Gönlünde; gençliğinden bugünlere uzanan bir ukdesi, gerçekleştiremediği idealinin çaresizliği, hatta kırgınlığı vardı… Bir Pazar gününün öğleden sonrasında dalgın bir tavırla, evinin bir odasından diğerine dolaşırken; sanki o eski tutku ve idealinin izini sürmekteydi.

Neticede, son durağı yine çalışma odası oldu. Burası, evinin en özel köşesiydi ve sadece kendi kullanımına mahsustu. Oradaki tek pencere, arka taraftaki komşu binayla arada kalan küçük bir alana bakmaktaydı. Apartmanın bu en sessiz ve sakin tarafı, düşünceli zamanlarında sığınabileceği sırdaş bir mekândı. Burada gerçek hayat, ancak hayallerin arka planında yaşanabilir; İlham perisinin önceliği, baskın hâkimiyeti ve etkinliği asla yok edilemezdi.

Raflarda dizili duran, hepsi değişik renk ve boyutta kapaklar arasına ciltlenmiş kitaplara gelince… Çoğunluk itibariyle eski yayınlardan olup, sır vermeyen, ketum ve bir o kadar da gizemliydiler. O kitapların her biri, yazarının gizli dünyasından kopup sayfalara sığınmış duyguların, anıların, fikirlerin belgesiydiler. Duyarlı ruhlara aralanan büyülü kapı, sanat vadisine uzanan zorlu yolun başlangıç noktasıydılar. Ve baktığında, kendi hayallerinin yansımasını gördüğü boy aynasıydı karşısındaki kitaplık.

Bu küçük ve özel mekânda yaşadığı ikilemleri de vardı Hamdi Bey'in... Birçok kez “Edebiyat Ülkesinin” geçit vermez kapısına dayanmış; fakat her seferinde kırılan hayalleriyle, başarma ümidini yitirmişti. İçindeki yazma arzusunu, bu zorlu yolun engebelerinde rehin bırakıvermişti.

Ama bu defa durum, eskisine nazaran farklıydı. Yazma arzusunun davetine artık icabet edecekti…

Konusunun ne olduğunu bile düşünmediği bir hikâye vardı önceliğinde. Nereden başlayacağını, nasıl tasarlayacağını ve hangi sonuçla noktalayacağını henüz belirlemediği bir ilk yazı. Durum, göründüğü kadar kolay değildi. Ama Hamdi Bey bu an itibariyle, geçmişteki zaaf ve vazgeçişlerin barınamayacağı bir kararlılık içersinde görünmekteydi. Çalışma masasının üstünde duran ajanda tipi bir defter ile tükenmez kalemini aldı. Dışarıya çıkacak, hayatın akışına karışacaktı.

Oturma odasında olan eşine,

" Hayriye hanım ben çıkıyorum!" diye seslendi.

" Nereye Bey?"

Aslında olmaması gerekirdi ama beklenen bu soruya hazırlıksız yakalanmıştı yaşlı adam.

"Beyaz kâğıdımın öksüzlüğünü, kaleme olan hasretini bitirmeye; hayallerimi vererek bir hikâye satın almaya gidiyorum."

Diyemedi tabii ki.

" Üsküdar tarafına"

" Gecikmezsin değil mi?"

" Hayır, merak etme."

" Güle güle Bey, işin rast gelsin."

Kategori:

Re: Başlamak

Ben öyküyü çok sevdim. Hasan Parlak'ın ellerine sağlık...

Öykü kişisinin ruh halinin doğrudan değil de mekân tasvir edilirken verilen ayrıntılarla anlatılması çok başarılı geldi bana.

""

Bu nazlı menekşeler, neredeyse saksıdaki toprağı bile göstermeyen sıklıkta öbeklenmiş, kökleşmişlerdir. Hayata ve birbirlerine sımsıkı tutunmuş bir halleri vardır. Bunu da hep böyle koruyacakları izlenimini vermektedirler. Onlar; burada sergilenen güzellik, renk ve vefa duygularının resimleştiği canlı tablolardır. Kim bilir? Belki yaşlı adamın çiçeklerine böylesine bağlanmasının sebebi de, bu hissediştir.

Öykü kişisinin yaşadığı mekânın anlatılışını da çok başarılı buldum.

""
Ama bu defa durum, eskisine nazaran farklıydı. Yazma arzusunun davetine artık icabet edecekti…

Öyküde, bu defa durum neden farklı ben merak ettim.


Re: Başlamak

Elif hanım, güzel değerlendirmeleriniz için çok teşekkür ederim. Sitemizin öyküye teşvik eden, öyküyü yaşatan bir atmosferi var. Bu güzel ortama emeği geçen yönetici ve kalem erbabı kardeşlerime sevgilerimi iletmek istiyorum.
Hamdi bey; başlanmayan hiçbir eylemin gerçekliğe kavuşamayacağını anlamıştır. En iyi savunmanın hücum olduğu kararına varır ve...


Re: Başlamak

Öyküyü genel olarak beğendim; ama ne yalan söyleyeyim "Islık" ı daha keyifle, hevesle okumuştum. Öyküleri yarıştırark yazarına haksızlık etmek değil niyetim; ama öyküyü gene yazarın kendi öyküsüyle kıyaslamak geldi içimden. İlk öyküdeki yoğunluk, sadelik ve sıcaklık yok bu öyküde.
Bana eksik gelen noktalardan:

""
Sade bir emeklilik hayatı yaşayan Hamdi beyin bu günkü düşünceleri sadece bunlardan ibaret değildi aslında.

Hangi düşünceleri bunlardan ibaret değildi? "bunlar" denilen düşünceler hangi düşüncelerdir?
""
İçindeki yazma arzusunu, bu zorlu yolun engebelerinde rehin bırakıvermişti.
Bırakıvermek eyleminin, paragrafı başından itibaren değerlendirdiğimizde, uygun kulanılmadığını düşünüyorum.

Hasan Parlak'a teşekkür ediyorum, paylaşımı için.


Re: Başlamak

Bazı yazım yanlışları :

""
Hayriye hanım

""
Güle güle bey


Re: Başlamak

Nurten Hanım, sizlerin değerli yorum ve katkılarınız beni çok sevindiriyor ve öykü alanında daha da gelişmeme fayda sağlıyor. Öncelikle emek ve ilginiz için teşekkür ederim. Dediğiniz gibi, öykü kısa tutuldukça daha bir yoğunluk ve etkinlik kazanıyor. İki öykü arasındaki farklılık hissi, sanırım seçilmiş olan anlatım tarzından kaynaklanıyor. Öyküye dönüştüreceğim düşüncelerimi de öncelikle bu bakış açısıyla değerlendireceğim.

Barış bey, o yazım yanlışları "bey" ve "hanım" sözcüklerinin küçük harfle başlamasından kaynaklanıyor herhalde? Değiştirme yetkisi olan arkadaşlarımız düzeltebilirlerse sevinirim. İlginiz ve katkınız için teşekkür ederim.


Re: Başlamak

hasanparlak:

""
İki öykü arasındaki farklılık hissi, sanırım seçilmiş olan anlatım tarzından kaynaklanıyor. Öyküye dönüştüreceğim düşüncelerimi de öncelikle bu bakış açısıyla değerlendireceğim.
Ben aslında iki öyküyü beni etkilemesi açısından kıyasladım; yoksa eleştirim direkt olarak anlatım tarzına değildi. Elbette her öykü farklı bir anlatım tarzını, farklı bir dili gereksinir ve okuyucularda farklı etkiler bırakır. Tekrar teşekkürler paylaşımlar için.