UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

26 Oca 2011
Barış Acar

Süreyyya Evren'in Sıcak Nal için hazırladığı, bizim de Uzun Hikâye'de devam ettirdiğimiz Başka Bir Öykü Mümkün soruşturması açtığımız başlıkta süredursun, bu başlıkta da yazarların/ okurların bu sorulara verdiği cevaplar üzerine düşüncelerimizi/ yorumlarımızı aktarıp, bunlar üzerine tartışabiliriz.

Kategori:

Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Barış Acar dedi ki:

3. Türkiye öykü evreninde neleri değiştirmek isterdiniz?

Geriye neyin kalacağını iyice görelim diye, isimlerin üstünü apak bir tülbentle örtmeyi isterdim.

güzel bir cevap olmuş bu. ingilizler "author" diyorlar ya yazara, böylece yazar "authority" sahibi kılınıyor. otorite, yazarın yazdıkları üzerinedki otoritesine işaret ediyor böylelikle. Yazar söylediklerine önsel bir konumdan, metni yazarak (kurarak) ahkam kesmeye başlıyor. Ne söylediğini bildiğini sanan bu tanrı bozması kartezyen yazarlar ve onların tebaları nasıl da şaşkoloza dönerdi "metni kaleme alan" kişi bilinmese. otobiyografik okumalar, psikanalitik okumalar, içrekçi ve derine dalan okumalar nasıl da "oyun oynamaya" mahkum edilmiş ihtiyarlara dönerlerdi. bundan da bana güzel oyun olurdu doğrusu, epey gülerdim böyle bir şey olsa.. "80'lik nineleri" oyun oynarken görmek..

hem isimlerin üstleri kapatılınca, isimler açıkken "metinden geriye kalanlarla" yetinmek zorunda olan okurlara karşı da savaşmak zorunda kalan okur-yazarlar a da "eğlence" olurdu..


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Soruşturmayı yanıtlayanların yorumlarını toplu olarak değerlendirdiğimiz zaman neler çıkıyor ortaya bunu dillendirmek için biraz daha beklemeli.

Onun yerine, tek tek öykücülerin cevapları üzerine düşüncelerimi yazmaya başlayayım ben.


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

İbrahim Halaçoğlu dedi ki:
Benim soyağacım aşılanmış dallarla dolu, kafası çok karışık.

Halaçoğlu'nun yukarıdaki ifadesi dönem için çok tanımlayıcı aslında. Nietzschegil bir soykütük çıkarma (arkeoloji) girişimini kaçı kaldırır bugünün öykücülerinin. Aşısız, karışmamış, "saf" kaç tane dal bulunur sormak lazım. Tabii, bunun gerekli olup olmadığıyla birlikte...

Uğur Büyüktezgel dedi ki:
Ben öykü sevmiyorum, ben dert seviyorum.

Uğur Büyüktezgel'in ifadesine ise bayıldım. "Öyküyü sevmiyorum" deyişimdeki cesarete öncelikle. Bir alanda ürün verebilmek için ille de onu sevmek gerekmediğini, onunla kavgalı olunabileceğini, bütün dünyayla kavgalı olduğu için onunla da yüzleşmek zorunda olduğunu söyleyen bir yaklaşım gibi geliyor bu sözler bana.

Uğur Büyüktezgel dedi ki:
Öykü yazmanın ya da aslında bir şeyler yazıyor olmanın hiç bir şeyi değiştirmeyeceğine dair beslenen açık, yarı açık veyahut gizli taassubu değiştirecek bir öykü yazmanın mümkün olduğunu gösteren bir öykü yazabilmek isterdim.

Sanatçı eğer ki böyle düşünmüyorsa neden yapıt vermeye devam eder ki? Büyüktezgel, "güngörmüş/ çokbilmiş" yazarların kibirli duruşlarını hedefe koyup, turnayı tam gözünden vuruyor.

Uğur Büyüktezgel dedi ki:
...hayatımı kalıplı görüşlere değil, öykülere ve dahası anlatılara göre kuruyorum diyebilen genç okurlarla örgütlenmek isterdim.

Uğur Büyüktezgel dedi ki:
...canlıyız, kendi anlattıklarımızı daha biz cümleyi bitirmeden sokakta çırılçıplak görebiliyoruz tüm faal olasılıkları ile…

Öykünün sokağa çıkan ruhunu çok seviyorum.


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Kendi cevaplarımız dışındaki cevapları sevmiyor muyuz, onları önemsemiyor ya da onlarla ilişki kuramıyor muyuz acaba? Bu da, dönemimizi anlatan bir şey mi yoksa?

Beni kendi cevaplarımızdan çok, ötekinin cevapları üzerine düşüncelerimiz, anlayış/ tahammül sınırlarımız ilgilendiriyor aslında.

Yok mu kimselerin vakti, durup ince şeyleri anlamaya? (G.A.)


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Barış Acar dedi ki:
Kendi cevaplarımız dışındaki cevapları sevmiyor muyuz, onları önemsemiyor ya da onlarla ilişki kuramıyor muyuz acaba? Bu da, dönemimizi anlatan bir şey mi yoksa?
Başkalarının düşüncelerini kendimizinkiler kadar önemsememek, göz ardı etmek dönemimizi anlatan bir şey bence de. Öte yandan ben kendi verdiğim cevapları da önemsemiyorum. Neden bilmem, pek kaynaşamadım bu soruşturmayla. Sorular önemli olmadığından değil elbette, ama bir kan uyuşmazlığı oluştu bir yerlerde...


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Bense, aksine, -bu başlığa tuttuğum ilk notlardan da anlaşılacağı gibi- kimi cevapların içinde kanımı kaynatan, katılacağım ya da reddedeceğim, tartışılabilecek pek çok şey buldum (Örneğin, Büyüktezgel'in "Ben öykü sevmiyorum, ben dert seviyorum." sözü yankılanıp duruyor hâlâ aklımda). Soruşturma hedeflerine çok iyi ulaşmış ve ulaşıyor diye düşünüyorum bu yüzden.

NOT: Kendi cevaplarını önemsememeni anlıyorum. Aslolan benim onları önemsemem. Smile


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

eren dedi ki:
Öte yandan ben kendi verdiğim cevapları da önemsemiyorum. Neden bilmem, pek kaynaşamadım bu soruşturmayla. Sorular önemli olmadığından değil elbette, ama bir kan uyuşmazlığı oluştu bir yerlerde...

Ne yalan söyleyeyim ben de pek kaynaşamadım bu soruşturmayla. Bu metnin diline mi, bunca söylenecek sözün üç soruyla çevrelenişine mi bilmiyorum, bir şeylere takıldım. Yine de yargılarımı esneterek soruları yanıtladım.Diğer forum kullanıcılarının gönderilerini okumaya çalışıyorum.Belki bir süre sonra bu yanıtlar üzerinden daha doyurucu bir sohbet oluşabilir. Önce bir doygunluk gerek gibi geliyor bana.


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Kaynaşma-kaynaşmama durumlarını bir yana bırakıp ince ince devam etmek en iyisi olacak sanırım.

Melida Tüzünoğlu dedi ki:
Su gibi öyküler seviyorum. Bulunduğu kabın şeklini alan öyküler. Kap nedir? Kap, zaman ve deneyimdir. Bozulan öyküler seviyorum. Çünkü ben bozuluyorum, insanlar da bozuluyor, nesneler de, bunların oluşturduğu bütün de.

diyor.

Güçlü bir imgedir "su"; saydamlığı ferahlık verir ama sarıp sarmalayıcılığı ürkütücü de olabilir. Tüzünoğlu, bunu görüyor. Kabın bozuculuğunun farkında. Bunu böyle kabul etmeyi söylüyor. Öte yandan,

Melida Tüzünoğlu dedi ki:
Her şey yeni bir formda yine her şeyliğini koruyor aslında. ‘Intrusive’ öyküler seviyorum.

sözleri, yargımda aceleci mi davrandığımı düşündürüyor bana. "Davetsiz" değil, "intrusive" öyküler. Bir yerlerden okunmuş -derslerden öğrenilmiş- bir kavram kullanımı gibi tınlıyor kulakta. Okudukça bu tınlamanın peşimi bırakmadığını fark ediyorum:

Melida Tüzünoğlu dedi ki:
Nakaratları ve burguları olan yazılar. İmgelemi güçlü, realite algısına açık, bir yerlere hapsolmamış yazıları seviyorum.

Aşağıdaki kafa karışıklığı kaygılarıma tercüman oluyor sanki:

Melida Tüzünoğlu dedi ki:
Dönemsel şeyleri de seviyorum. İncil ve Shakespeare'i aynı yere koyuyorum. Kuran da buna eklenebilir.

Amacım yargılamak değil; ama içimi acıtan şeyleri de not almaya özen gösteriyorum.

Melida Tüzünoğlu dedi ki:
Füzyonu seviyorum.

Melida Tüzünoğlu dedi ki:
Edebiyat akümülasyonu açısından fena değiliz bence...

Çok uzatmadan bu yazardan son olarak aşağıdaki ifade üzerinde durayım.

Melida Tüzünoğlu dedi ki:
‘Taste'i geliştirmek ise sadece edebiyatla mümkün değil; sanat ve sosyal bilimlerden haberdar olmak lazım, diyorum. Yani edebiyatçılar aynı zamanda bilim adamı olsunlar.

Bu ifadeler, yine derste öğrenilmiş cümleler izlenimini pekiştirirken, bana şunu düşündürüyor: 19. yy. için avangard olan, "saf sanat" yaklaşımına karşın, ileri görüşlü birkaç yazar ve sanatçı tarafından kullanıldığında büyük tepki toplayan bu ifadeler şimdilerde gücünden neler yitirmiş? Ne kadar sıradanlaşmış? İçeriğinden neler kaçıp gitmiş? Kavramların ve konumlanmaların bu hızlı kabuk değiştirişine karşı bir panzehir bulunabilir mi? Ne yapmalı da sıradanlaştıranın zulmünden kurtulmalı?


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Umut Y. Karaoğlu'nun soruları cevaplama tarzı tam da benim katılacağım cinsten; oyunlu, yabancılaşmış, ucundan şizofrenik.

Umut Y. Karaoğlu dedi ki:
Kendi kendini bir cümlede anlıyor insan

Bu cümle üzerine düşünüyorum.


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Umut Y. Karaoğlu dedi ki:
Gençliğini özleyen, ya benim başıma gelseydi diyen, sulu göz insanların güdümünde sanki Türk edebiyatı.

Öyküde "duygu sömürüsü"nü sevmediğini, oysa etrafta bunun yığınla örneğini gördüğünü söyleyen Karaoğlu'na katılmadan edemeyeceğim.

Umut Y. Karaoğlu dedi ki:
Feyza Hepçilingirler gibi yazan 20 yaşında kızları, Füruzan gibi yazan genç adamları gördüğüm zaman üzülüyorum. Neyse… Yenilik deyince de bir ekşisözlük cinliğine, ironisine kayma oluyor sık sık, o da canımı sıkıyor.

Yukarıdaki satırlar ise bu durumun iki ucunu da sezebildiğini gösteriyor. Eleştirisinden zekâ kıvraklığı gösterileri de payını alıyor:

Umut Y. Karaoğlu dedi ki:
Böyle olacağını bilseydi, yazmazdı belki Oğuz Atay.

Son olarak, Eren'in soruşturma için hissettiği sıkıntıya benzer bir duyguyu dile getirmesi de hoşuma gitti yazarın:

Umut Y. Karaoğlu dedi ki:
Kendimi okuyabilsem kendimi de beğenmezdim muhtemelen. Yani zaten beğenmiyorum da, başka bir şeyi kastediyorum, anlamışsındır.


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Umut Y. Karaoğlu dedi ki:
Kendi kendini bir cümlede anlıyor insan

Bu cümle üzerine düşündüğümü söylemiştim.

İnsanın kendini bir cümlede anlaması demek ne demek? Zaman zaman, bir cümlenin sokağına girip günlerce orada yaşayabilen biri olarak bunu şöyle anlıyorum: İnsan, kendini bir cümle içinde tanıyabiliyor aslında. Hatta, sanırım, cümle bile biraz fazla uzun. Öyle ya da böyle, kendimizi tanımanın dilsel bir altyapısı var. Birkaç sözcük ya da ses parçası, zaman zaman çeşitli cümleler içine girip çıkan; böyle bir şey insan ya da insanın kendini tanıması denen.


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Ilgın Yıldız dedi ki:
Dil ve üslubun çok yoğun bir biçimlendirmeden geçtiği bir evresinde olduğumu sanmıyorum öykü yazma pratiğimin.

Ilgın Yıldız'un tertemiz ifadesini sevdim.

Ilgın Yıldız dedi ki:
Fakat tematik anlamda, basit bir tabirle, gündeliğin altındaki groteskin hoşuma gittiğini, bu aralar onu arzuladığımı söyleyebilirim.

Gündelik olanın altında grotesk var mı? Ben olsam bir adım daha ileri giderdim: "Gündelik diye adlandırdığımız grotesk" derdim mesela. Dünyanın gerçek şeklinin modellenmesi üzerine çalışmaların kapısını aşındırdığım bir ara "geoit"in ne demek olduğunu öğrenmiştim. Karşılaştığım yamru yumru taş parçası, groteski anlamama yardımcı olmuştu:

geoit.jpg

Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Makbule Aras dedi ki:
Yazar, yeni şeyler söyleyemese de (yeni şeyler söylemek çok iddialı bir tanım çünkü bence, söylenmedik bir şey kalmış mıdır diye soruyorum sıkça kendime) yeni söyleme biçimleri icat etmeli. İşte edebiyatın ve yazarın yolunu bence bu çaba açabilir. Bu yeni söyleme biçimi icat etme çabası bir tek şeyi yok etmemeli o da sahicilik. Okurda illa ki sahici bir duygu/düşünce/sorgulama vs yaratmalı öykü. Edebi metnin yarattığı etkinin kalıcılığı bu sahicilik denen şeye bağlı değil midir?

"Sahicilik"/ "sahihlik" Türk edebiyatında belki üzerinde en çok durulması gereken şey. Hakikatin belirli bir tür hakikat olarak dayatılması ve hakikat sandıklarımızın hakikiliği en büyük sorunlar bana kalırsa.

Makbule Aras dedi ki:
Tiyatronun yaptığını edebiyat ya da öykü yapamadı bana göre. Fazla sakil, fazla değişimden korkan, ürkek ve titrek adımlarla, çoğu kez tekrarlarla giden bir edebiyat görüyorum baktığım yerden.

Tiyatroyu performans sanatını da kapsayacak şekilde ele alırsak bu yargıya katılıyorum. Sinemadan plastik sanatlara uzanan bir dönüştürücü etkisi var tiyatronun. Tabii, şu soruyu saklı tutmak lazım: Tiyatronun ne kadarı sahne ne kadarı edebiyattır? Özellikle 20. yy. tiyatrosunu düşününce (Brecht'ten Beckett'a) edebiyatı anlıyorum ben. Smile


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Mehmet Sürücü dedi ki:
İlk başladığında “yazarak düşünmek” olarak tanımlayabileceğim bir şeydi. Daha sonra “sözcük oyunları” na dönüştü.

Derrida'nın kastettiği gibi sözcüklerin tümüyle oyunlu bir biraraya geliş olduğunu düşünürsek, "yazarak düşünmek" sözcüklere karşı girişilmiş en cesurca müdahale gibi geliyor bana. "Söz"e karşı "yazı" kurallarını hakimiyet altına almaya çalıştığımız yeni bir dil gibi geliyor bana. Peki, öykü "söz"de mi "yazı"da mı gerçekte; bu soruyu tartışmak, tartışmak, tartışmak gerekiyor.


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

"öykü "söz"de mi "yazı"da mı gerçekte"

Bunların hangisi öykü başka bir dile çevrildiğinde daha az değişerek kalır? Bence düşünmeye bunu da eklemek gerekebilir.


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Mehmet Sürücü dedi ki:
"öykü "söz"de mi "yazı"da mı gerçekte"

Bunların hangisi öykü başka bir dile çevrildiğinde daha az değişerek kalır? Bence düşünmeye bunu da eklemek gerekebilir.

"Başka bir dile çevrilme"yi "aktarma/ iletme" olarak anlıyorum burada. Her ikisi de değişir bana kalırsa. Söz de yazı da başka başka diller olarak her aktarma çabasında yeni bir kılığa bürünür. Öykünün dokusunun hangi dile daha yakın olduğu konusunda bu ayrım temel soruya cevap vermiyor bana kalırsa.


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Melike Şenyüksel dedi ki:
...insana dair hasarları dillendiren öyküler.

Buradaki "hasar" sözcüğü ne güçlü!

Melike Şenyüksel dedi ki:
Türkiye öykü evreninde neleri değiştirmek isterdiniz?

Bu, hayata dair değiştirmek istediğim pek çok şeyle paralel.

Smile


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Egemen dedi ki:
Yazarın gölgesini gördüğüm ama gözüme nanik yapmayanını... seviyorum.

Yazarın gölgesi uzundur, derler. Buna ne çok katılıyorum. Oysa Egemen, nasıl arkasından dolanıp güzelleştiriyor bu ifadeyi. Sonra, nasıl da, yapıştırıyor "nanik"leyerek ifadeyi uzun gölgeli yazara.

Egemen dedi ki:
Yolda dalgın giderken yüzüme gülümseyerek bakan kahramanları olan hikayeleri seviyorum. Gece yarısı uyandıran beni uyku tutmadı kalk diyen hikayeleri, yaşama tutkuyla bağlı, muzip hikayeleri seviyorum. Anlatıcısı zorla anlatmayan hikayeleri seviyorum. Birilerine armağan olarak bırakılabilecek, mektupta bahsi geçecek, üzerine düşünüp kadeh tokuşturulacak, kahramanını, kendini yatırıp didikler gibi didikleyebildiğim hikayeleri seviyorum.

Bu ifadelerden hangisi üzerine, nasıl hakkını vererek dursam diye okuduğumdan beri kara kara düşünüyorum. En son "armağan" sözcüğünde karar kıldım. Bir öykü için seçilebilecek en güzel ifadelerden biri sanıyorum.


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

eren dedi ki:
Öte yandan başka edebî türler için pek mümkün olamayacak bir şeyin hiç olmazsa öykü ve şiir için daha kolay başarılabileceği düşüncesindeyim: köklü edebiyat atölyelerinin öyküye, öykünün yenilenmesine katkı sunacağını düşünüyorum.

Atölye (işlik) sebat işidir. Türkiye edebiyat çevrenin de -en küçük örneklerde bile- bunu yürütebilmek kolay mı?


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

oktay dedi ki:
...“öyküye” olan arzumun yeniden ve yeniden doğuşu “öyküyü de aşarak” vucuda gelir...

Öyküyü "aşan" olarak öykü, sevilesi bir şey.


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Büşra B dedi ki:
Sırf öykücülük için değil, genel itibariyle Türk yazını için, kaliteli eleştirmen eksikliğinden yakınıp bunun değişmesi arzum ilk sırada yer alıyor.

Eleştiri geleneği bu topraklarda hep sorun oldu sanırım. Bir süre daha bu böyle süreceğe benzer. Uzun Hikâye de bile (ki kuruluş amacı budur neredeyse) en çok eksikliği duyulan şey, diye imlesem ayıp etmiş olmam.


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

hasanparlak dedi ki:
Bana tabi olmayacak, aksine zorlayacak, kendisiyle mücadele ettirecek ve serüveni tamamlanıncaya kadar yakamı bırakmayacak bir isyankardır bana göre öykü.

Kavgacı değildir, ama yeri geldiğinde sıkı dövüşür öykü.


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Başka Bir Öykü Mümkün soruşturmasına Sıcak Nal'da 7 öykücü katılmıştı. Uzun Hikâye'den de 25 Ocak'tan bu yana 10 öykü yazarı kendi cevaplarını ekledi. Yeni cevaplar gelir diye de ümit ediyorum hâlâ.

Bununla birlikte her yorum üzerine, ince ince okuyarak düşüncelerimi iletmeye çalıştım. Bunun bir faydası var mı? Ben olduğunu sanıyorum. Kendi adıma. Hepinize teşekkür etmek isterim. İyi ki varsınız cevaplarınızla.


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Barış Acar dedi ki:

Bununla birlikte her yorum üzerine, ince ince okuyarak düşüncelerimi iletmeye çalıştım. Bunun bir faydası var mı? Ben olduğunu sanıyorum. Kendi adıma. Hepinize teşekkür etmek isterim. İyi ki varsınız cevaplarınızla.

Ayırdığınız zaman ve incelikli değerlendirmeleriniz için teşekkürler sevgili Barış Acar. Elbette faydalı oldu ve olacak. İyi ki siz de varsınız.


Re: Başka Bir Öykü Soruşturması Üzerine Yorumlar

Laf olsun diye değil, gerçekten teşekkürler.. Bizlerin yanıtlarını ele almanız da hoş. Hele, kendim için rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu konuda okuyucu olarak izlemekle yetinirken, elinize sağlık diyorum.