UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Amerika Dersleri

14 Eyl 2010
Mehmet Sürücü

Gelecek Binyıl İçin Altı Öneri

Calvino’nun, 6 Haziran 1984’te Harvard üniversitesinde verilmesi düşünülen altı konferanslık, “gelecek bin yılda korunması gereken bazı yazınsal değerler” altında sunduğu metinlerden oluşuyor Amerika Dersleri adlı deneme kitabı.

Konferans için hazırlanan altı değerle ilgili metinlerden, sonuncu bölüm, Consistency, (Tutarlılık), kitapta yer almıyor.

Bu altı değer şöyle sıralanmış;

Lightness - Hafiflik
Quickness - Hızlılık
Excatitude - Kesinlik
Visibility - Görünürlük
Multiplicity - Çoğulluk
Consistency - Tutarlılık

Günümüz yaşamının her alanında, yukarıdaki saptanan başlıkların etkisini, varlığını görebiliyoruz. Yazın da kendini zamanın doğrularına uydurmak zorunda. Bilimin yıllar yılı aradığı, tüm evrenin yapısını, işleyişini açıklayacak ana formül gibi, yazın alanında da, insanların karmaşıklaşan yaşamlarında, her şeyi kapsayacak, betimleyecek “Bir epigramın boyutlarına sığdırılabilecek” kitaplıklar dolusu anlatının peşinde olmalı.

Aşağıdaki alıntı kitabın, “Hızlılık” adlı bölümünden alıntıdır.

""

Yirminci yüzyılda, bizim de tanığı olduğumuz son büyük edebiyat buluşunu (yeni bir yazınsal tür), kısa anlatıların ustası Borges gerçekleştirmiştir. Borges’in buluşu, bir öykü yazarı olarak kendi kendisini yaratmak olmuştur; bu buluş, bu “Kolomb yumurtası”, yazarın neredeyse kırk yıllık bir süre boyunca önünü kesen bir engeli aşmasını, deneme yazarlığından öykü yazarlığına geçmesini sağlamıştır. Sanki kendi yazmak istediği kitabı, kimsenin bilmediği varsayımsal bir yazar (başka bir dil ve kültürden bir yazar) yazmıştır da, Borges’e bu varsayımsal kitabı tanımlamak, özetlemek, eleştirisini yapmak düşmektedir. Borges efsanesinin bir parçasını oluşturan anekdota göre, bu yöntemle yazdığı ilk olağanüstü anlatı El aceramiento a Almotasim 1940’da Sur dergisinde yayımlandığında, yazının Hint’li bir yazarın kitaplarından biri üzerine yazılmış bir eleştiri yazısı olduğuna inanmış okurlar. Benzeri biçimde, bütün Borges eleştirmenlerinin değinmek zorunluluğunu duydukları noktaya göre de, her Borges metni düşsel ya da gerçek bir kitaplığa ait başka kitaplar aracılığıyla, klasik yapıtlardan, ya da uzmanlık kitaplarından veya yalnızca uydurulmuş metinlerden alıntılar aravılığıyla kendi uzamını ikiye katlar ya da çoğaltır. Asıl vurgulamak istediğim nokta, Borges’in sonsuzluğa uzanan açılımlarını en küçük bir yığmaya başvurmadan, son derece arı, yalın ve saydam bir üslupla gerçekleştirmiş olmasıdır; kısa, özlü anlatım dile bir kesinlik ve somutluk kazandırır. Böyle bir dilin yaratıcı gücü ritimlerin çeşitliliğinde, sözdüzümsel düzenlemelerde, her zaman şaşırtıcı, beklenmedik sıfatlarda kendini gösterir. Borges’le birlikte karesi alınmış bir edebiyet doğar, aynı zamanda kendisinden kare kökü çıkarılmış bir edebiyattır bu. Daha sonra Fransa’da kullanılacak olan bir terimi kullanmak gerekirse, bir “potansiyel edebiyat” söz konusudur burada, ancak “potansiyel edebiyat”ın ilk işaretleri Ficciones’de, Herbert Quain adlı varsayımsal bir yazarın yapıtlarına dönüştürülecek olan ipuçları ile formüllerde bulunabilir.

Kısalık ele almak istediğim konunun yalnızca bir yönü, size şu kadarını söylemekle yetineceğim: Bir epigramın boyutlarına sığdırılabilecek uçsuz bucaksız kozmolojiler, sagalar, destanlar düşlüyorum. Bizi bekleyen daha kalabalık, daha hızlı çağlarda edebiyat, şiirin ve düşüncenin en üst düzeydeki yoğunlaşmasını hedef almak zorundadır.

Borges ve Bioy Casares kısa, olağanüstü öykülerden oluşan bir antoloji düzenlemişlerdi (Cuentos breves y extraordinaros, 1955). Ben bir tümceden, hatta bir satırdan oluşan bir alıntılar derlemesi oluşturmak isterdim. Ancak şu ana kadar Guatemala’lı yazar Augusto Monterrosso’nun metnini aşabilecek bir metne rastlamadım:

“Cuando desperto, el dinasuro todavfa estaba alli.”
“Uyandığımda dinozor hala oradaydı.”

İtalo Calvino-Amerika Dersleri-Can Yayınları. Sayfa:68-69

Kategori:

Re: Amerika Dersleri

"yazın kendini zamanın doğrularına uydurmak zorunda" ve "betimleme ile özdeşleşmek durumunda" ise sahiden de ona gerek var mıdır? dahası "yazının dinamikleri" tam da bu durumun ötesinde hareket etmek durumunda olduğu için -olabildiğince- bir yazının varlığından bahsedebiliyor değil miyiz? zaten "bir epigramın boyutlarına sığdırılabilecek uçsuz bucaksız kozmolojiler, sagalar, destanlar" şeklindeki yazın, daha başından "herşeyi açıklayacak ana formülü" "kendisinden" dışlamakta mıdır? demek istediğim, bir epigramın "çoğulluk potansiyeli" onun herhangi bir ana ilke fikrinden azad edilmişliği ile olanaklı değil midir? bu bağlamda son bölüm olan "tutarlılığın" kitapta yer almaması isabet olmuş.