UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Alphonse Daudet - Altın Beyinli Adamın Masalı

27 May 2010
Mehmet Sürücü

Eskiden, Türkçe ders kitabında beni çok etkileyen bir öykü vardı; “Altın Beyinli Adamın Masalı

Yıllar sonra o öykünün, Alphonse Daudet’in “Değirmenimden Mektuplar” adlı öykü kitabından alındığını öğrenmiştim.

Öykünün adının altında küçük yazılarla bir not vardı;

""
“Neşeli hikayeler isteyen hanımıfendi”ye – S.112.
Alphonse Daudet- Değirmenimden Mektuplar-Çev.Rabia Ergüven-İnkilap ve Aka-1969

Öykünün sonu beni çok etkilemiş, hayatım boyunca bunu hiç unutmamıştım. Şöyle bitiyordu masal;

""
“Dükkânının arka tarafında bulunan sahibi, bir iç çekişi işiterek hemen koşmuş, tezgâh başında, şaşkın gözlerle acı acı kendisine bakan birini görünce korkuyla irkilmiş. Adam bir eliyle kuğu tüyleriyle süslü, mavi, saten iskarpinleri tutuyor, kan içindeki diğeriyle parmakları ucundan altın zerreleri uzatıyormuş.” S117
Alphonse Daudet- Değirmenimden Mektuplar-Çev.Rabia Ergüven-İnkilap ve Aka-1969

O sonundaki, kafatasının içindeki tüm varlığını yitirmiş, yere yığılmış adam, yaşamım boyunca bende hep beni rahatsız eden, düşündüren, korkutan çağrışımlar yarattı.

Okumak benim için neden önemli oldu? Buna ne sebep oldu? Diye hep düşünmüşümdür.

Sanırım;
Çok çok eskiden, bir içgüdüyle, adamın (düşünüyorum da onu hiç altın olarak görmedim) beyninin parmak uçlarındaki son kırıntıları bende, kendi kafatasımın arasına her zaman kendime göre de olsa “altınlar(bilgi)” depolamam, bir tür altın olan beynimin hiç tükenmemesi için de ona sürekli bir kaynak bulmam gerektiğini düşünmüş, anlamış olabilirim.

Bu da beni kitaplara yöneltmiş olabilir.

***
"Altın Beyinli Adamın Masalı"
Değirmenimden Mektuplar içinde
Alphonse Daudet
Çev: Sabri Esat Siyavuşgil
MEB Yayınları, İstanbul, 1989,
s. 121- 126.

Kategori:

Re: Altın Beyinli Adamın Masalı

""
Neşeli hikayeler isteyen hanımıfendiye

Bu beni de etkiledi. Bir hanımefendi için şiir yazıldığı bilinir de ben hikâye yazıldığını duymamıştım ne hoş bir edim. Keşke öykünün kendisini okumak mümkün olsaydı. Zira, öykünün sizde yaptığı etki öznel, size ait, ben okusaydım ne hissederdimi de merak ediyorum elbette ama öykü (asıl) ne diyor bunu merak ediyorum.


Re: Altın Beyinli Adamın Masalı

Öyküyü Okuyabileceğiniz bir link var yazıda.


Re: Altın Beyinli Adamın Masalı

Fifre: Öyküde kullanıldığı bağlamdan da anlaşılacağı üzere bizdeki kavala benzeyen, altı delikli, üflemeli bir müzik aleti (kaynak).

"Altın Beyinli Adamın Masalı", benim anladığım kadarıyla, kişiliğinden taviz vererek yaşayanların "hazin sonu"nu anlatıyor. "Böyle insanlar, hayatlarında tutunabilecekleri hiçbir güvenilir dal kalmadığı için acı ve ıstırap içinde hayatlarının sonunu beklemeye mahkûmdurlar." gibi bir iletisi var hikâyenin.

Bunun ötesinde, Mehmet Sürücü'nün gündeme getirdiği "neden okuyoruz?" sorusunun önemli olduğunu düşünüyorum. Şimdi hâlâ neden okumaya devam ettiğimizden çok, nasıl olup da bir şeyler okumaya başladığımız sorusu ilgimi çekiyor. "Boş zamanlarınızda kitap okumalısınız çocuklar" diyen öğretmenlerimizin buyruğuna uyan uslu öğrenciler olduğumuz için mi başladık kitap okumaya? Yoksa okumanın iki anlamını birbirine karıştıran "oku da baban gibi eşek olma" lafının sık sık tekrarlandığı eğitim hayatımızda nedenini bilmesek de "iyi" bir şey olduğu öğretildiği, okumazsak işsiz kalacağımız, para kazanamayacağımız yollu telkinlere yenik düştüğümüz için mi? Sanırım herkesin başka türlü bir hikâyesi var. Ben kendi hikâyemi paylaşayım.

Ailem boş zamanlarımda kitap okumam için ellerinden geleni yapardı. Özellikle annem, türlü yöntemlerle bana kitap okuma alışkanlığı kazandırmaya çabalardı. Çok kez bir kitabı okuduktan sonra anneme sözlü olarak özetlediğimi hatırlarım. Bir "Can ile Canan" serisi vardı ki kitaplardan bir tanesinde Can ile Canan bacağı kırık bir ceylanı iyileştiriyorlardı Smile Ama anlatacağım olay daha sonrasına ilişkin.

İlkokul 4. sınıfta, yaz tatiline girmeden hemen önce sınıf öğretmenimiz yaz tatili boyunca en çok kitap okuyana gelecek eğitim yılının başında ödül vereceğini söylemişti. Ben de hem ödül kazanacak olmanın heyecanıyla, hem de -ödülün de ötesinde- bir konuda birinci olma hevesiyle (ve tabii ailemin de yönlendirmesi ve desteğiyle) o yazı kitap okumaya ayırmıştım. O yaz, sınıfımızın en çok kitap okuyan öğrencisi ben olmuştum. Ama gelecek yılın başında en çok kitap okuyanlara verilen ödüllerin hiçbirini alamamıştım, çünkü öğretmenimizin "özet çıkarmanız gerekiyor" tembihini, "okuduğunuz kitaplardan birinin özetini çıkarın" diye anlamıştım; oysa o okuduğumuz bütün kitapların özetini çıkarmamızı istiyormuş. Dolayısıyla (kitapları okuduğumu belgeleyemediğim için) benden daha az kitap okuyan arkadaşlarım ufak hediyeler alırken ben küskün küskün oturmuştum sıramda. Elimde okuduğum kitapların listesi ve onlardan birinin özetiyle yaşadığım hayal kırıklığını anlatamam.

Ondan sonrasını hatırlamıyorum. Sanırım o yaz, artık kitapların dünyasına girmiştim. Bir kere girdikten sonra çıkılamıyor o dünyadan, biliyorsunuz Smile (Matrix gibi maşallah!)


Re: Altın Beyinli Adamın Masalı

""
Bu dünyada beyinlerini harcıyarak yaşamaya mahkûm, öyle zavallılar
vardır ki, en küçük ihtiyaçlarını bile, özlerinin ve iliklerinin o halis altıniyle öderler.

Masalın alıntıladığım bu cümlesinde ne mesaj verilmek istendiğini düşünürken Eren'in yazısını okuyunca 'beyin'le 'kişilikten ödün vermek' in kast edildiğini anladım.
Şu sıra, güvende olma, temkinlilik, tedbir, garantiye alma gibi sözlerin içerdiği anlama hınçla dolu olduğumdan mıdır nedir, anlatılanı ya da verilmek istenen mesajı çok anlamlı bulmadım.

Mehmet Sürücü'ye ve Eren'e teşekkürler...
Eren'in okumaya nasıl başladığını anlattığı anısı(sanki daha önce de dinlemiştim, ya da Eren'nin yazdığı bir yazıda okumuştum), yaşadığı hayal kırıklığı, küskün küskün oturuşunu düşünüyorum da çok hoş... Sonra hırslanıp her okuduğundan özet çıkarmış olmalı. Tongue


Re: Altın Beyinli Adamın Masalı

Alphonse Daudet’in “Değirmenimden Mektuplar”ı "100 Temel Eser"den birisi ve ilköğretim öğrencilerinin okuduğu kitaplardan. Kalan 99'u için : bakınız

Öykü gerçekten de okuma aşkını ateşlemek adına çocukların, gençlerin ilgisini çekebilecek bir öykü. Bunun yanında ben de öyküden, yaşamını sadece bir değere, bir edime bağlayanların, alternatifsiz yaşayanların kötü sonunu da çıkarıyorum.