UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Ah!

13 May 2013
Mehmet Sürücü

Kitaplar bazen lambur-lumbur, beklenmedik zamanlarda dalarlar (yaşadığımız) güne. Sabah kitabın adını bile duymamıştım.

Adı da bir tuhaftı zaten; Ah!

Çok fazla anlatacak kadar anlamadım. Sadece bana çarptığı yerleri hazmetmeye çalışıyorum. Yorumlamadan defterime alıntıladıklarımı ekliyorum. Ve bir de iki sayfa.

""
Arzusunu tüketmiş bir bedenden söz edilebilir mi? (23)
…tekrarlanmış tanrılar.
Neden her yerde dağınık gölgeler var?
…kalbimi temiz aklımı cahil tutmaya çalışırken.
…bir hayvan şaşkınlığıyla
bir insan yersizliği.
…sahici annelerin sahici babalara sokulduğu…

(Aklıma geliverdi, bende babayım, ne kadar sahiciyim, ne kadarım sahici, nerem sahici, ne kadar sahici?)

Gece ne yapar? Neleri örterken neleri açar?

""
…baştan pişman cinayetler(32)
Sözün uğursuz tuzağı
Dilsiz bir yalınlık
Hem senin aklın merkezkaç.(33)
Rüya köpeği-bakışlı834)
Sesin gerisine. Eksi-ses alanına (35)
köpeksi şeyler
köpeksi şeylerin görünmezliği(35)
içimin boşuna çalkantıları.
Burası uzun ve güzel bir bölüm;
…dünyaya bir yerleşme, bir kendini yerleştirme zorluğuyla.(37)
…sabaha az kala.
… bir kedigil ivmesi.(38)

Sözcükler yoğun. Dağıta savura okutmuyor. Örgüler bir yerlere çıkarıyor okudukça. Okuyorsunuz. Ölüsüz, daha önce sevdikleriyle ölmeyen insan olur mu?
“Her şey yanlış, çünkü! Ölüler havada uçmalı, karışmalılar havaya!”(38)

Daha kitabın yarısındayım. Hep’i-top’u 76 sayfa. Daha çok var sonuna. Uzun bir alıntıyla sonlandırayım izninizle.

""
“ Ben fena halde sıkılmaya başladım! Bönlükten/kısılmış bakan gözlerinizden/meraksızlığınızdan/dertsizliğinizden/düşkünlüğünüzden/ klişelerinizden/ köşelerinizden/ konumlarınızdan/ sağlamcılığınızdan/ yerleşimlerinizden/ paralarınızdan/…

Alıntılar: Ah! Defne Sandalcı. Metis Yayınevi.2013.İstanbul.

Kategori:

Re: Ah!

Kitabın yayınevindeki tanıtım parçası;
http://www.metiskitap.com/catalog/text/82187


Re: Ah!

Kitap bittiğindeki düşüncelerini de paylaşacaksın sanırım değil mi? Tuhaf olanın peşinde olmak lazım.


Re: Ah!

Ben de Birgül Oğuz'un Hah'ını okuyorum. İsimlere bakınca öykülüğümüz temel dilsel kökenlere geri dönüyormuş gibi görünse de, içerik tümüyle lirik ve yerel kalıyor gibi bir izlenim git gide ağırlık kazanıyor bende.